- 848 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
HAKEDİLMEYEN ÖZLEMLER
HAK EDİLMEYEN ÖZLEMLER..
Şimdi ne isterdin diye sorsanız birisine çoğu geçmişte yaşadığı, hiç unutamadığı şeylerden bahseder. Ahh diye başlayan cümlelerin ardı arkası kesilmez. Ahh şimdi memleketimde olsaydım, sabah dinlenmiş kalksaydım, uykuya doyabilseydim, kalkınca şöyle güzel bir kahvaltı yapabilseydim, bizim zamanımızda bayramlar şöyleydi gibi cümleleri duymadığımız bir gün yoktur.
Ailesine ve kendisine ayırması gereken uzun kış akşamlarını insafsızca uzatıp gece yarılarına kadar renkli camlı kutuların esaretine kendini teslim etmiş ruh ve bedenlerden ne akşama ne sabaha hayır gelmeyeceği, ne de o çok istediği memleket kokulu kahvaltılara kavuşamayacağı bilinen ama inanılmayan, daha doğrusu inanılmak istenmeyen gerçektir.
Göz ardı edilen ve inanılması istenmeyen gerçeklere rağmen birçoğumuzda serzenişler, şikayetler hiç kesilmiyor. Ama hiçbirimiz insafsızca harcadığımız zamanımızdan biraz olsun fedakarlık etmeyi tercih etmiyor, aksine tercihimizi şikayet ve serzenişten yana kullanıyoruz. Sonra da tühh’ler, ahh’lar ve vahh’lar. Sanki bu zamanları bizden zorla alıyorlar, özlemini çektiğimiz memleketimizde sabah var, başka yerde yok, sanki bayramlarda, seyranlarda iller arası sınırları kapatıp, sadece tatil beldelerine, deniz kenarlarına v.b. eğlence mekanlarına gidişleri serbest bırakıyorlar. Buralara da gidilmeli fakat önceliklere dikkat edilerek. Hem fırsat bulunca tercihinizi başka mekanlar cihetinde kullanacaksınız, sonra da aman memleketimi çok özledim diye hayıflanacaksınız. Buna herhalde bir isim vermek gerekse “Hak edilmeyen özlem” denebilir herhalde..
Asıl kapanıp, açılan kapılar bizim içimizde. Tıpkı hem özlemi hem de ihmali içimizde taşıyıp yaşadığımız gibi bu iki zıt şeyi de taşıdığımızı zannediyoruz. Ama şu ayrıntıyı çabuk unutuyoruz, zira kalbimiz çok büyük ve geniş olsa da iki zıt şeyin ikisini birden bulundurma özelliğine sahip değil maalesef yok. Biri var varsa diğeri yok, yani ya il sınırlarını başkaları kapatıyor, ya da biz beynimizde ve kalbimizde memleket özleminin çok fazla olduğunu zannedip bu duygunun aslında özlem değil, ihmal olduğundan bihaberiz. Peki ya ihmal etmeyenler. Bu insanlar memleketlerini ve oranın güzelliklerini, tatlarını, düğünlerini, derneklerini, kahvaltılarını özleyemezler mi?.
Kalbindeki keyfi ihmalleri silip mümkün olduğu kadar memleketiyle bağlarını koparmamış insanların bu defa yeni hakları, yeni özlemleri ortaya çıkıyor…
“Hak edilmiş özlemler…”
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.