sokağın köpeği
Özellikle metropol dışında kalan kasaba diyebileceğimiz yerleşim yerlerinde insanların hayvan sevgisi artış gösterir. Bunda en büyük etken küçük yerleşim yerlerinin hayvan bakmaktaki insanlara sunduğu olanaklar olsa gerek. Bahçeli bir eviniz varsa oraya bir köpek kondurmanız çok mantıklıdır. En azından hırsızlara zor anlar yaşatmak için buna değer. Fakat bu köpek sevgisinin yarattığı sıkıntılar sadece kasaba gibi nüfusun az olduğu yerlerde değil metropollerde de hissedilmekte. Sabah işe çıktığımda onlu gruplar halinde gezen köpek çeteleri yüzünden yolumu değiştirmeye alışmışımdır. Ne kadar hüzünle bana bakan bir ayağı sakat sokak köpeklerini sevsem de bir evin duvarını aşamadığı için beni parçalayamayan sahipli köpeklerden nefret ederim. Bu köpeklerden nefret ettiğim kadar bol dişli yaratıklarını sokağa gezmesi için salan ve o sırada yoldan geçmekte olan kişilerin köpeğin saldırganlığı yüzünden rahatsız olmalarına sebebiyet veren hayvan sahiplerinden de bir o kadar nefret ederim. Kardeşim, senin köpek ısırıyor, tuttu mu koparabildiğini yanında götürüyor, neden bırakırsın bu hayvanı sokağa? Bir gece tasmalı bir pitpulla aynı yolda uzun bir yürüyüş yapmak zorunda kaldığımı hatırlıyorum da iyi ki o anda parçalayıp öğütme güdüleri çalışmıyordu hayvancağızın diye tanrıya minnettarlık duymuştum. Ya da karşı komşumun aldığı büyüyünce azman olacağı çok belli ve en büyük hobisi bizim bahçenin çöplerini karıştırmak olan küçük köpeğiyle dost olmaya çalışmamdaki en büyük sebep, köpek kısa zaman sonra büyüyünce beni tanıyıp bana zorlu anlar yaşatmasını şimdiden engellemektir. ( ileri görüşlü olduğumu anlamışsınızdır.) bunları yazdıktan sonra köpeklerden çok korkan bir insan olduğumu düşünmüşsünüzdür. Oysa aksine benim onlardan değil onların benden korkması için çok sebep var. Hastanelerde kuduz tedavisi gören insan listeleri çok kabarıktır. Bunlar sokak köpekleri tarafından ve hatta sahipli köpekler tarafından ısırılan masum insanlardır. İşin ilginç tarafı ısırılan mağdur insanlar büyüklük göstererek boyunlarını bükmekte ve tebrik edilecek bir tefekkürle tedavinin tüm sıkıntılarına katlanmaktadırlar. Ancak pek çok insanın bir köpek katili olmak için ısırılmayı beklediğini biliyorum. ( biri de benim) en sonunda birinin canına tak edebilir ve kaptığı pompalıyla gördüğü tüm köpekleri fişek yağmuruna tutabilir. Sokak köpeği sıkıntısına, böyle üzücü bir olayın yaşanmasını istemediğimden bir çözüm getirilmesini en çok dileyenlerdenim. İstanbul’un kalabalık yerlerinde aslan ebatlarında köpekler gezinmektedir. Her ne kadar belediyenin bu hayvanlar için bir takım çalışmaları olsa da sonuçta hayvandır ve ne yapacakları belli değildir. Gazetelerde, çok üzücü ki annelerinin gözü önünde cinsi yasak köpeklerce parçalanan çocukların, ısırılan insanların ve hatta sahibini sakat bırakan köpeklerin haberleri devamlı yazmaktadır. Zaten sokak köpeği kavramı da eski zamanlara ait bir niteleme olarak saedece belleğimizde var olmalıdır. Sokağın köpeği mi olur?
YORUMLAR
.edebiyatdefteri.com/index.asp?istek=tum_yazilar&k=detay&yazi_id=32172
ilkay m.
"sokağın köpeği"
Bahçeli bir evde doğduğuma şükrediyorum...
Evimizin bahçesinde kedi, köpek, tavuk ve horoz vardı.
Bahçemizde çeşitli meyve ağaçlarından birer- ikişer kök vardı.
Yukarıda yazdığınız bilgilere ben de şâhid oluyorum... Sırf kendi isteğine hizmet olsun diye, doğal hayattan kopararak eve tıkılan canlılara çok üzülüyorum.
Bakacak doğal yeri olmadan evine canlı hayvan alanları; Kendi arabasının çekebileceği yükü düşünmeden, aracını, durduğu yerde istiap haddini aşacak kadar yükleyen ve inişte- çıkışta, aracına hükmetmekte zorda kalan, acemi ya da açgözlü şoförlere benzetiyorum.
Bir dostun dediğine bir de bu konuyu ekleyerek bitiriyorum:
“Silâhları ruhsatlandırdıkları gibi, benzinli/ elektrikli seyyar ağaç kesme motorlarını da ruhsatlandırsınlar” … insan sağlığını tehlikeye sokacak cins hayvanların yurda sokulması, kontrolü, aşılanması ve tâkibi yapılmalı ve bu hayvanları edinmek isteyenlere ruhsat karşılığında izin verilmelidir.
Selâm ederim.
Kadir Yeter.
04.02.2009 Çarşamba. TRABZON.