- 367 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
IŞILDAK MANGASI (6)
SAHNE ALTI
(DEKOR: Aynı… Gece… Ay ışığı var. Galip omzunda tüfekle dolaşmaktadır, bazen bir şey görmek ister gibi eğilerek, yükselerek, bir elini gözlerine siper ederek, kum torbalarının üstüne çıkarak çevreyi gözler. Ozan nöbet kulesinde elinde ışıldakla beklemektedir.)
GALİP: Gelen giden var mı Ozan?
OZAN: Valla Boğaz’ın suları kalın bir kara yılan gibi uzayıp gider. Bir karartı görürüm o kadar… Ay biraz daha parlak olsaydı bir şeyler görülürdü ama…
GALİP: Aman, ağzından yel alsın!.. Zifiri karanlık olsun da Boğaz’a giremesin kefereler!..
OZAN: Boğaz’ın karşısındaki ışıldaklardan biri yandı Galip.
GALİP: Fark ettim ben de, bir parıltıdır görülüyo, sen de yak Ozan, sen de yak. (Telâşla kum torbalarının üstüne çıkar.)
OZAN: (Işıldağı yakar, Boğaz’ın sularını tarıyormuş gibi sağa sola hareket ettirir.) Yakaladım Galip, yakaladım. Aha sana bir filika!..
FONDAN SES: (Top atışları… Sahne boyunca zaman zaman top ve silâh sesleri duyulacaktır.)
GALİP: (Telâşla Ozan’ın yanına gidip kuleye çıkar.) Kim atış yapıyo Ozan? Bizimkiler mi?
OZAN: (Sevinçli) Bizimkiler, bak bütün ışıldaklar filikanın üzerinde…
GALİP: Görüyom görüyom… Bak bak, top mermilerinden biri denize düştü.
(Top sesleri artar.)
GALİP: Galiba onlar da atış yapıyolar. Ozan, şu Boğaz’ın her tarafını tara bakalım. Tek bir filikayla Boğaz’a girmiş olamazlar.
OZAN: Aha, arkada bir tane daha var. Bu daha büyük Galip. Trol gemisi dedikleri bu mu acep? Bak bak, güvertesinde topları da var.
GALİP: Gördün mü? Top’un ağzından çıkan ateşi gördün mü? Onlar da başladı ateşe…
OZAN: Başladılar ama hep karavana!.. Vurduk onları Galip, filika batıyo…
GALİP: Gördüm gördüm, tam ortadan vuruldu. Nasıl da batıyo! Helâl olsun topçulara be!... Aslanlarım benim!.. Ben gidiyom arkadaş.
OZAN: Nereye gidiyosun Galip?
GALİP: Aşağı inicem. Sahile yaklaşıp birkaç mermi de ben sıkıcam. Filikadan atlatıp karaya çıkanları yakalıycam…
OZAN: Sen delirdin mi Galip? Buradan ayrılamazsın.
GALİP: Bal gibi de ayrılırım.
OZAN: Komutan sana hangi görevi verdiyse onu yap.
GALİP: Böyle bir cümbüş kaçırılır mı Ozan?
OZAN: Ya birkaç düşman askeri gelip beni vurursa? Ya ışıldağı alırlarsa? Zaten koca ordunun beş tanecik ışıldağı varmış. Sakın ayrılma buradan! Çalılara, ağaç diplerine iyice bak, kimseyi buraya yaklaştırma!..
GALİP: Tamam tamam, sen işine bak.
(Çok şiddetli bir patlama duyulur.)
OZAN: (Işıldağı kapatır.) Fark ettin mi? Top mermisi tam üstümüzden geçip arkalarda bir yere düştü.
GALİP: Fark ettim… Hele birkaç saniye böyle kal, sonra tekrar yakarsın.
(TOP SESLERİ…)
Ozan: (Işıldağı yakar.) Eyvah, gemilerden biri aşağı doğru kaçtı Galip!..
GALİP: Üstüne tut, üstüne tut; sakın kaçırma!.. (Tekrar kuleye çıkar.)
OZAN: Karşıdaki ışıldaklardan biri de benim hedefimi aydınlatıyo. Kıstırdık onu Galip!...
GALİP: Haydi be topçular, haydi be oğlum!.. Nerdesiniz be koçum? Vurun şunu!
OZAN: Hah, isabet aldı…
GALİP: Aslanlarım be!.. Helâl olsun size!..
OZAN: Tam kıç tarafta patladı mermi.
GALİP: Artık iflâh etmez bu gemi!.. Güvertedekilere bak, nasıl da kaçışıyolar!..
OZAN: Bak bak, bazıları denize atladı.
GALİP: Düştünüz mü şimdi Bican babanın kucağına? Sizi gidi kefereler sizi!...
(Top ve mermi sesleri.)
(Işıklar yanar, perde iner. Hemen ardından ışıklar söner ve perde açılır.)
(Devamı var)erturanelmas.megabb.com
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.