YALNIZLIĞIN SUSKUN ÇIĞLIĞI
Damarlarıma şırınga ile vurulmuş yalnızlık. Kanımda dolaşan ince bir sızıdır Bütün vücuduma yayılırken sessiz, sedasız. Ben üşürüm hasretin doruklarında, bir kum fırtınasına dönüşür yokluğun, gönlümün çöllerinde. Söyle sen giderken ben yokluğunda nasıl mutluluğu avuçlarım. Benim yalnızlığım senin suretindir duvarlarımda, içimi eriten mum ışığında tutuşan sensizliktir. Yalnızlık, yokluğunun tırnaklarımla kaldırımlara kazıdığım ismidir. Yalnızlık, suskunluğun ateşten gömleğidir ve yar giderken susmanın en acı bedelidir.
Şimdi acı bir ağıta dönüşür türküler.
Akar gözyaşım seller gibi
Yanar yüreğim küller gibi
Kanar ellerim güller gibi
Susar sazımda türkülerim
Geceler hasreti tetikler, ay düşerken saçlarıma yorgun bir şarkı gibi. Sigara küllerinde biterken ömrüm, karanlığın sesi duyulur ruhumun dehlizlerinde. Hayallerim kar taneleri gibi erirken, yağmur sonrası bir akşam vaktinde. Saatleri sensizliğe ayarladım, suskunluğa kilitledim dilimi. Anahtarını sende bırakmışım, kilitlediğim kapıların. Sen gelmeden açılmaz dilim. Gelde konuşsun dilim, ağzımda paslanmadan kelimeler.
Şiir yüzündür, suretindir
Bakışın sudan daha serindir
Yalnızlık yaram kanar derindir
Ağlar gözümde türkülerim
Şimdi düşünüyorum da gecenin yalnızlığa çalan mavisinde, yıldızlara bakarak açılıyor gönlümün kapıları. Sende bir yıldız gibisin. Hani yıldızları sevmezsin yıldızlar hep sana yaklaşır. Sanki onlar gökyüzünde değil, pencerendedir. Elini uzatsan tutarsın yıldızların saçlarını. Ama bir gün gelir yıldızları seversin, tutmak istersin bir yıldızın elini. Elini uzatırsın ama sen elini uzattıkça yıldızlar senden uzaklaşır, kaçıp giderler ansızın. İşte sende onlar gibi sevmediğin müddetçe sana yakın, sevince sana uzak bir yıldız gibisin. İçimdeki acının sebebisin.
Yıldıza benzer hayallerim
Geceye düşer susmak şimdi
Bir eylüldür mor güllerim
Şafağı bekler uykum şimdi
Doğmamış kelimelerim kirpiğimde asılı kalırken, dilimde dağların yükü. Mısralarda kan var, Gün aşırı yorgunluğum sığınır karanlığın kuytusuna. Kuşlar dallarında uyurken ben uyanırım yokluğunun ayazında. Pencerem açık duruyor hala bir gün rüzgâr niyetine odama sen girer misin? Karanlık ne kadar koyu olursa olsun güneş olacağım doğmamış yarınlarıma. Sensiz olmama rağmen güleceğim. Ve ufuklara adından önce şunu yazacağım:
’’Ve öyle bir doğ ki, güneş gibi yalnız kendini değil, tüm âlemi aydınlat.’’
Vakit yürek adlı güneşi uykusundan uyandırmaktır. Öyleyse doğ yüreğim sevdanın karanlığı aydınlansın.
20 EKİM 2008
HÜSEYİN ÖZBAY