CİNNET...
- CİNNET-
Büyük bir homurtu yokluyordu kulakları.rüzgar ; ağaç ve martılardan sekerek yüzümüzü parçalıyordu .Sert bir kışa gebeydi semt ama insanlar daha hülyalı bir işle ilgiliydiler ben de dahildim bu duruma.
Şimdi ulu bir karşılama töreni hazırlığındaydık .Bir inanca ya da bir gerçeğe tapar gibi kulduk bu olaya.Sanki ölü bir yakınımızın eve dönüşünde onun nasıl dirildiğinin travmasını şimdiye taşımanın, heyecan ve korkuyla alaşımlı görgüsünü taşıyorduk içimizde.Bir çok zorluktan geçerek kutsal bir hacı olmanın ibadetini kazıyorduk kılcal damarlarımıza kadar.
Geliyorlardı .o ikisi bir gelinciğe dokunur gibi ya da bir bebeği sever gibi bakıyordu bizlere.öyle zavallı görünüyorlardı ki..Yüzleri ilk defa yeryüzüne yağacak bir bulut gibiydi dokunsak sağanak sağanak ineceklerdi üzerimize..
Uzun boylu olanın kamburu vardı ama duruşundandı. Saçları önden tamamen dökülmüş ,arkasında kalan bir tutam saçın da saçları gürken kıvırcık olduğu anlaşılıyordu.Gözlerinin altı mosmordu, kanı çekildiği birkaç gündür yemek yemediği belliydi.
Diğeri ise ondan daha zayıftı .Saçları ise hiç yoktu .O korkmuş olduğunu daha belli ediyordu.Bu minibüsün kendilerini acıklı bir finale taşıdığını daha derin hissediyordu eminim.Bizden bile heyacanlı olduğunu göğsünün davul gibi şişip indiğinden anlıyorduk.Ara sıra ağlaması gözümüzden kaçmıyordu.
Nihayet semtimizin meydanındaydılar.Oraya getirileceklerini önceden duyan yaşlı kadınlar insanlıktan çıkana kadar ağlaştıktan sonra beklemeye başlamışlardı. Üstünü başını yırtan anneler sanki saatli bir bomba olmuştu.Her yer öldürmenin onları parçalamanın en çoğul haliydi sanki.Getirildikleri aracın tavanı yumruklanmaktan nerdeyse dümdüz olmuştu o ikisinin tarafında bulunan buzdan cam çoktan indirilmişti içeriye öfke ve taş yağıyordu.İçeriyi sıcak nefes ve tükürük kaplamıştı ..Şu bir saat içinde en beş kilo vermişlerdi. Elleri bağlı olduğundan sürüne sürüne aracın en arka koltuğunun altına kaçmaya çalışıyorlardı .Bu arada yere sürtünmekten adamların yüzü kan ve sidik bulamacı olmuştu pelte halindeki suratlarına taşın değdiği de artık belli olmuyordu. Biraz da olsun öfke dinmiyordu gittikçe köpüren tsunamileri andırıyordu halk.Bu arada uzaktan polis ekiplerinin siren sesleri aceleci ve kesik kesik sızıyordu manzaraya.
İnsanlar , güvenlik ekiplerini görünce daha da kudurdular hatta bu kez onları hedef görür gibi bir şeyler de fırlatıyorlardı .Arka planda koca bir uğultu içimizde köpürüp duruyordu ,bayılanlar yüzüne taşları sürtenler, elbiselerini yırtanlar ....Kıyamet şimdi indi dedim kendi kendime.Artık insanlar kimi suçlayacaklarına kime çatacaklarına karar veremiyorlardı.Bir tanesi durun demişti ve insanlar onun aşağıya alıp ezmeye başladılar ki araya giren polis otosu engelledi.Yüzlerindeki yorgunluk , kızgınlık ve durumsuzluk sanki terle yere düşüp yeniden kanatlanıp içlerindeki o haklı acıya çarpıyordu.Artık hedefe sürülmüş kızgın bir namlu gibiydi herkes.
Kalabalık bir polis ekibi kalabalığı yarmaya çalışıyordu ,ilerlediler bir tanesi yakındaki evlerden birinin balkonuna çıktı elindeki mikrofonla telkine çağırıyordu cılız bir ses duyuldu
-acınızı anlıyorum çocuklarınızın katilini adalete teslim etm..demeye kalmadan yuhlamalar ,taşlar sopalar...içlerine dalan polis ekibini de linç etmeye başladılar olayın başından beri aynı hız ve güçteki öfkelerini polisin üzerinde de gösteriyorlardı .Güvenlik görevlileri de o masum çocukların, seri katillerinin kaderini paylaşmıştı. Birazdan yağmur başlayacaktı gök gürledi ve insanlar bağırıyordu.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.