- 856 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Yaşadığım onca heyecan!
Düğün hazırlıkları olanca hızıyla devam ediyordu, düzen düzmek için öz mesture ve tesettür giyim ismi ile çalışan mağazalardan ihtiyaçları aldık, mütevazı olarak elimizden ne geliyorsa karşılıklı konuşarak düzen işini anlayışla hallettik.
Davetiyeleri bastırdım, çerezleri aldım, her işe ben koşturuyordum, mali yönden son derece kısıtlı bir bütçem vardı.
Öyle ki, gelin konvoyu için tuttuğum taksilerin parasını ödeyecek durumda değildim, onun için gün evveli taksi durağına giderek ön anlaşmamı ve ödeme programını konuşmuştum.
Hülasa eğer ben evlenirsem, evlenemeyecek hiç bir insan tanımıyorum demiştim, daha zorunu görmediğim için.
Çünkü yük tamamen benim üzerimdeydi, o günlerde Cenabı Hakkın yardım ve inayetini her zaman gördüm.
Düğünde yemek verilecekti, onun hazırlıkları ve malzeme alımları yapıldı, nihayet her bir hazırlık tamamlanmış, yeni çıkan sorunlar son derece hızlı biçimde çözüme kavuşturuluyordu.
Düğün herhangi bir salonda değil, evimizde yapılıyordu, yemeklerde arka bahçemizde dizilen masalarda ikram ediliyordu.
Bacılarım, yakın akrabalarım mutfak işlerini gayet güzel götürüyorlardı, seri olarak yemeklerini yiyenler kalkıyor, diğer misafirler oturuyorlardı.
Kına gecesi dini motiflerle yapılıyordu, karşı komşumuz Ağırnaslı Ahmet amcaların evine misafirler alınmıştı.
Hacı kılıç cami imamı Veli hoca ve düven önünden hastane caddesine dönüşteki solda bulunan cami imamı Mehmet Gacır hoca ile beraber ilahiler, kasideler ve sohbetlerle devam ediyordu.
Bizim evde hanımlara tahsis edilmiş, orda da benzeri uygulamalar yapılıyordu, sülalemizde ve mahallemizde ilk defa böyle farklı bir düğün olgusu gelen misafirler tarafından görülüyordu.
Alkol yoktu, çalgıcılar bulunmuyordu, nara atmak, güç gösterisi yapmak, bay, bayan karışık oturmak ve oynamak imkânı yoktu, oldukça sakin ve sükûnetli geçiyordu.
Kınalar geldi dualarla yakıldı, sağdıç ve arkadaşlarım sağ olsunlar görevlerini ihmal etmediler, her zaman fedakârlık gösterdiler.
Nisan ayının dokuzuncu gününde, düğün konvoyu hazırlıklarını tamamlamış olarak ayrılmışlardı, ben evde kalmıştım.
Bacılarımdan büyük olan Hayriye ablam, gelininin koluna girerek ve babasından teslim alarak şehir turu yaptırmışlar.
Nihayet konvoyun korna sesleri uzaklardan duyulunca, annem ve diğer yakınlarım karşıladılar ve gelinlerinin koluna girerek içeriye aldılar.
Ben bahçenin kenarında duruyordum, pür dikkat bir vaziyette etrafı, oluşumları kolluyordum.
Aynı zamanda uzaktan bakarak, orda bulunmanın heyecanını, keyifli bir şekilde deruhte ediyordum.
Cenabı Hakka şükürler olsun ki, düğünümüz huzurlu bir şekilde, vukuatsız ve dualarla nihayet bulmuştu.
Babamın bir oğlu olduğum için, babamlarla beraber kalıyorduk, dolayısıyla aynı evi paylaşıyorduk.
Mütevazı, huzurlu ve hayatı dolu olarak yaşamaya başlamıştık, boş vakitlerimizde bahçemizi belliyor, ekiyor, sitil yapıyor, çapalıyor, ayrık otlarını temizliyor ve çaylarımızı yudumluyorduk.
Mustafa CİLASUN
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.