- 948 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
HASSAS ALARM
Başım uğulduyor ve her şey sisler içinde bulanık,karmakarışık görünüyordu!..
Mahkeme koridoruna doğru,mübaşir:
“ Hamzaaa Mangırrr!” diye bağırınca,karımın meşhur dürtüğünü kolumda hissettim. Başıyla sesin geldiği tarafı gösterip:
“Uyuma!” dedi.“Kalk,çağırıyorlar!”
Günlerdir sinirden ve yaşadığım gerginlikten kendimi bilmez bir halde oradan oraya savrulduğumdan olsa gerek,beynim cılk yumurtaya dönmüş,anlama kıtlığına uğramıştım. Boş bulunup:
“Kimi?” deyivermişim.
Hay dilim tutulsaydı da,sormasaydım. Bir dürtük daha yedim.Hem öyle yedim ki bu sefer,dirseği karın boşluğuma girdi! Sözde kemik erimesi var!Mazallah,ya olmasaydı?..
“Kimi olacak?Seniii!” deyince,ayılmış oldum. Öyle ya, ‘Hamza Mangır’ bendim! Olmaz olasıca ben!
Koridoru adımlayıp salona girdik.Mübaşir azarlar gibi,bana:
“Önünü ilikle!” demesin mi?
Hemen elimi pantolonuma attım.Mübaşir,bu kez:
“Ceketini! Ceketini!” dedi,kafasını sağa sola sallayıp.Gösterdiği yere oturduk.Mahkeme
başladı.
* * *
Mübaşir bir kağıt bıraktı hakimin önüne.Mahkeme heyeti kendi aralarında ‘fıs fıs’ bir şeyler konuştular. Yüreğim sıkışıyor,öfkem kabarıyor;ama kararlıyım.Metin olacağım, dik duracağım!Şu başıma gelenler,başka kimin başına gelmiştir acaba? Söyleyeceğim! Bir bir anlatacağım olanı biteni. Hakim Bey,ne geldiyse başıma bir hassas alarm yüzünden geldi. Her şeyin sorumlusu odur. Yoksa ben!..
Hakim de insan evladı.Belki,belki değil mutlaka,onun da arabası vardır.Hırsızların cirit attığını bilmez mi?Hem de nasıl!? Her gün yüzlerce hırsızlık davası önüne geliyordur.O bilmeyecek de kim bilecek alarmın önemini?
Davalı yerine çağırıldım,ayaktayım.Bu kez karımın yerini mübaşir aldı.Mahkemede nasıl durulur,bildiğimiz mi var?Elimi öndeki korkuluğa koymuşum,balkondan aşağıyı seyreder gibi!Önce başıyla,kaşıyla azarladı.Ben durmuş ona bakıyorum ama,anla anlayabilirsen.O başını sağa sola yıktıkça,ben de sağa sola sallayıp:
“Ne var?Ne diyorsun?” demeye getiriyorum.
En nihayet geldi,elimin üzerine bir şaplak indirdi:
“Elini indir!”
Haydaaa! Sanki ben değil de elim mahkemeye çıkıyor!Ama istersen indirme! Demek, hakim ters biri.Mümkün olsa,kaçsam!Kaşlarını da kötü çatıyor:
“Söyle bakalım,Hamza Mangır! Bir de senden dinleyelim meseleyi!”
Başladım anlatmaya...
Hakim,kürsünün önündeki daktilo kıza:
“Yaz kızım!”dedi. “Davalı,Hüsamettin oğlu Hamza Mangır...”
Aman,ben anlatıyorum daktilo yazıyor...Ben anlatıyorum,daktilo yazıyor!Dilim çözüldü ki, ne çözülüş!Tutana aşk olsun!Arada bir hınzırlığım tutuyor,hızlanıveriyorum,bakalım kız yetişebilecek mi diye...Şıllığın on parmağında on marifet,bana mısın demiyor: “Dakkidi dikkidi cırttt!..Dakkidi dikkidi cırttt!..” yine yetişiyor her lafıma.Bizimki de arkada,ağzımdan çıkanların noktasına virgülüne kadar yazıya geçtiğini gördükçe,kızın daktiloyla nameler döktürüşünden fena oluyordur mutlaka.Elleme olsun!
Ben kaptırmış gidiyordum.Hakim:
“Geç!”dedi. “Oraları geç!Nasıl evlendiğini de anlat istersen!”
Emir,yüksek yerden.Mademki Hakim Bey istedi,onu da anlatırım.Yaz kızım!..
“Biz karım Nevbahar’la...”
Kız,durmuş kocaman kocaman bana bakıyor.Daktilo durdu.Hakim:
“Bana bak,koskoca adam dalga mı geçiyorsun benimle?” diye kükredi.
Abov ki abovvv!Hakimin öfkelenmesi de bir başka olurmuş.Rengim uçtu,keyfim kaçtı,yaprak gibi titremeye başladım.Şimdi daktilo kıza der mi?!
“Yaz kızım!Yüce mahkemenin manevi şahsiyetini tahkir ve tezyif maksadıyla...”
Yutkundum:
“Ama!”dedim, “Siz...”
“Geç yerineee!”dedi. “Bir de savunma yapıyor,utanmadan!”
Halbuki,dalga geçmek kim,ben kim? Karakoldan,mahkemeden oldum bittim korkarım, bilirsin.Baktım,iş kötüye gidecek;
“Ulan Mangır oğlu Mangır,bir çuval inciri berbat ettin!”dedim içimden. “Karının önünde yediğin bu zılgıt var ya,kalan ömrüne yeter artık.” Anlayacağın,süt dökmüş kedi olup yerime oturdum.
Netice çabuk alındı.Mübaşir elime bir makbuz tutuşturdu:
“Git şu vezneye cezanı yatır! dedi,alay eder gibi.Sonra da gülerek ekledi:
“Duydun Hakim’i.O alarm sökülecek,anladın mı?Bir daha bu suçtan buraya gelirsen,iki sene yatarsın,unutma.”
* * *
Ter içinde uyanmışım.Bu “mahkeme rüyamı” sabah olup hanıma anlatınca,güldü:
“Arkan açıkta kalmış,anlaşılan!” dedi. “Herkesin arabasında var alarm.”
Ben,rüyalarımdan hep korkmuşumdur,çoğu çıkar. Israr ettim:
“Ama...” dedim.“Dün takılmış,mahalleyi ayağa kaldırmıştı,unuttun mu?”Nevbahar kararlı,dikine dikine konuşuyor:
“Unuttum!” dedi. “Sokakta bulmadım o arabayı ben,elbette önlem alacağım.”
Bu alarm meselesi rüyalarıma girdi ya,kaygılıyım büsbütün:
“İyi ama...”diye üsteledim. “Ya bizim evde olmadığımız bir zamanda yine çalar, mahalleli şikayetçi olursa...”
“Olursa,olur!”
“Hani diyorum ki,alarmın ayarını yaptırsak...Üstüne yaprak düşse çalıyor;çok hassas!”
Karımın dirseği böğrümü yokladı yine:
“Yeter artık,değiştir bu kafayı.” diye söylendi. “Hassas olan sensin,alarm değil. Mıymıntı lığı bırak.Bu toplumun senin terazin gibi tartan hassas terazisi yok,anladın mı?”
* * *
Hikâyenin sonu mu? Anlatayım...
Gördüğüm rüya çıktı ama,biraz farklı şekilde!
Karım haklıymış.Emekli tazminatıyla yeni aldığımız arabamızın başına gelmedik kalmadı.Önce,boydan boya çizdiler,aynasını kırdılar,çok yakın yanaşıp dışarı çıkmak için kapıyı zorladılar,kaportası çöktü ve daha kötüsü bir gece de sırra kadem bastı sevgili, biricik arabamız.Karakola bildirdik:
“Bulunur,merak etmeyin” dediler.
E,koskoca emniyet teşkilatı!Bulunur diyorlarsa,bulunur elbet.Güvendik,merak etmedik. Tam bir yıl oldu,sorduğumuzda,hâlâ:
“Merak etmeyin,bulunur!”demiyorlar mı,kan beynimize sıçrıyor!Bir saç telinden yola çıkıp cinayetleri aydınlatan teşkilat,resmi kayıtlı kocaman arabayı bulamıyor!
Karım da diyor ki:
“Buraya bir mim koyalım o zaman!”
Öfkesini benden çıkarır gibi:
“Gördün mü?” diyor. “Kasko yaptıramadık,bari güvencesi olur diye taktırdığımız ‘hassas alarm’a rağmen,arabamız çalındı!”
Toplum mu?Farkında bile değil soyulduğunun,soyulduğumuzun!
O yüzden diyorum ki,karım haklıymış!
“Toplum,hassas alarmdan rahatsız olduğu kadar bile haksızlıktan,hırsızlıktan rahatsız olmuyor!”
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.