- 1827 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
YASTIĞIMDA KALMIŞ KOKUN
Sabrım doldu, saat ise gece yarım. Ne kokun burnumda kayıp ne de öpücüğün yanağımda garip. Bir gülüşün, kahkahan uzak; bir “an”ımız var hayalimde tutsak. Radyonun müziği bir ateş gibi yakarken yüreğimi, camdan giren hava buz etti gözlerimin tanesini. Rüzgârla müzik ancak, bu kadar sarılabilirdi sana adadığım mırıldanmalarımda.
Otogar, bir körük gibi doldurup boşaltıyor insanları; kimi kavuşma kimi kaçma telaşında belli. Ama hepsi tedirgin, hepsinin gözlerindeki yaş akıvermeye meyilli... Hasrete hasret onca insan uykudayken hasretler satılıyor koltuk numaralarında. Kimi hasretini bekliyor kimi hasrete gidiyor. Bahara budanmış körpeler asker, öğrenciler ana kucağı, hastalar şifa, gönlünün filizleri kopartılanlar ise fizan yolunda. Kimileri gözlüyor gelenleri, gözlerinden akıyor uykuları ve sevgileri. Her gelen otobüse ilgiyle bakıyorlar, kimi nerden geldiğine kimi firmanın ismine. Sarılmalar gecikince elem dolu gıcırdıyor banklarda. Onların derdi ise sırtlarına basılan sigaralardan belli ki.
Ve gece ve ben… Bizde güneşlerimizi bekliyoruz, yok olmaya beş kala; karanlığın kucağında. Üzerine oturmuş yelkovanın, ilerletmeye çalışıyorum zamanı. Ama at değil elbet yelkovan, üzerine oturanları ancak ihtiyarlatıyor durmadan. Ne bir dakika ilerliyor ne de bir saat geri kalıyor; keyfi yettikçe ancak bir nefeslik gidiyor.
♥ ♥ ♥
Daha fazla arabada bekleyemeyip dışarı çıkıyorum. Birkaç volta da ben atıyorum, “han duvarları” misali koridorlarda. Gözüm her yaklaşan ışıkta, ayaklarım ise yere mi basıyor yoksa boşlukta mı yürüyorum muallâkta. Gidenlere bakıyorum; boynunu büküp gidenlere. Bazen diyorum, geceleri uykum kaçınca umutsuzca yuvarlanmak yerine gelip otogara; kendisine sallanacak bir el bulamayanlara moral olsam. Hiç tanımadıklarıma el sallasam, bir daha görmeyeceklerimin yüzlerinde neşe olsam…
♥ ♥ ♥
Kaç zaman oldu, ay yarımı kaç geçti bilmem ama cananım belirdi karşımda. Ben; gözüm, kulağım, elim, ayağım, aklım, sabrım… Olmayan sabrım… Hepimiz canan olduk, canana sarıldık. Onun kollarında tekrar canlandık. Aşk, ana babadan çok sevgiliye yakışıyormuş meğer işte kollarında onu anladık.
♥ ♥ ♥
Bu rüya, bu sarılma çağlar mı sürdü yoksa yok mu oldun kavuştuğumuz gecenin sabahında bilmiyorum ama uyandığımda bir kokun kalmıştı yastığımda birde birkaç tel saçın. Bir süre zamanı kaybettim fakat bir “alo”na bağlıymış takvim yapraklarım. Şimdilerde sesin her ne kadar telefondan gelse de evimin her yerinde sana rastlamaktayım.
BEKİR CEVİZCİ-28 Mayıs 2008
*Lütfen alıntı yaparken kaynak gösteriniz.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.