Aşkım Yastığımın Altında
Yıl 1987 yılı, aylardan Temmuz. Yer Güneydoğuda bir şehir. Yirmi bir , yirmi iki yaşlarında, esmer,orta boylu bir genç otobüsten iniyor ve görev yapacağı sınır ilçesine giden minibüse biniyor. Sıcak bir gün. Öylesine sıcak ki asfaltan buharların çıkışı çıplak gözle görülüyor.Minibüsün içinde ter-kir karışımı ağır bir koku hakim.Genç etrafına bakıyor, yolcular arasında bu pis kokudan şikayetçi birisini pek görmüyor. Millet devamlı aynı kokuyu ala ala alışmış diyor içinden.
Önünde motorun üstünde oturan, yüzü kendisine dönük yaşlı bir amca gözüne ilişti genç adamın. Amcanın yüzü kırışıklıklar içindeydi. O cehennem sıcağına rağmen adam kat kat giymişti. Uzun kollu gömlek, üzerine bir yelek ve en üstte ceket. Başını da tülbent sarmıştı. Biraz sonra yaşlı adam ceketinin cebinden parlak tütün tabakasını çıkardı, bacaklarının üstüne tabakayı yerleştirdi, içinden bir avuç tütün aldı ve öteki elindeki ince tütün kağıdına düzenlice yaydı. Daha sonra iki eliyle kağıdı ince ince sardı ve en son olarak da diliyle kağıdın yapışmasını sağladı. İşinin bitirdikten sonra tabakayı itinayla tekrar ceketinin cebine koydu ve sarma sigarayı ağır ağır, keyfini çıkara çıkara içine çekti sonra da havaya savurdu.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.