BİR ŞEHRİN ACISI-HER ŞEHRİN SANCISI-
BİR ŞEHRİN ACISI-HER ŞEHRİN SANCISI-
Öykülerden bir öykü. Sözlerden bir sözdü. Gözlerin dolaştığı yürekti. Kimsenin bükemediği bir bilekti.
Ah İstanbul, anıların şehri. Dünyanın göz bebeği. Ne seni anladı bu yürek ne kendi şehrini.
Her şehrin bir dili, her şehrin bir mazisi vardı. Her şehrin söyleyecek sözü vardı. Bazı geceler, yıldız kayarken semadan şehir dile gelir. Ah okusan şehirleri…
Tarih fışkırır baksan. Her adım başı.
Dolaşıyorum sokaklarda. Burası biliyorum İstanbul değil. Deniz yok belki burada. Biliyorum ki tarihin en derin izleri yaşıyor şehrimde.
Dolaşıyorum sokakları…
Bir anıt çıkıyor karşıma. Soruyorum. Bilmiyorlar. Anlatın diyorum susuyorlar. Sabah akşam önünden geçtiğimiz anıtın hikayesini bilmiyorlar.
Dört kıtada at koşturmuş atalarımız diyoruz. Neden koşturmuş bilmiyorlar.
Milat öncesinden ve sonrasından bahsederiz. Neden milat öncesi ve sonrası var bilmiyorlar.
Dolaşıyorum şehrimi. Görmeyen gözlerle, düşünmeyen beyinlerle dolaşan bir yığın insan. Düşmüş ekmek telaşına unutmuş mazisini. Yaşadığı bir aşkın acısını ömür boyu taşımak ister hamal gibi. Her anını hatırlar. Sorsan tarihten bir sual şaşırıp da bocalar.
Aşk için düşülen yollara, Leyla ya da Mecnun için yazılan yazılara bu kadar daldı gönüller. Tarihten bi-haber yürekler.
Dolaşıyorum yollarda. Her yürekte aşkın acısı. Biri de çıkıp demiyor Avrupa’nın Ortaçağı –karanlık dönemi- bizim yükselme devri… Aydınlanma Çağı…
Tarihleri karşılaştır otur da bir. Okul sıralarındaki soru değildir bunlar
Geçmişini bilmeyen geleceğini bilmez.
Burası İstanbul değil; her adımında bir tarih yaşayan. Tarihimizle övünürüz ama tarihi yakalamaya çalışmayız.
Dolaşıyorum sokaklarda. Tarih içinde tarih şuurundan yoksun adımlıyorum kaldırımları. Bir İbn-i Sina’yı bilmeden, bir Farabi’yi bilmeden başlarız Aristo’dan, Sokrates’ten.
Düş de görsen yâr gibi.
Zülüflerini örsen dantel gibi.
Şehrini anlayabilsen sevdan gibi…
Öykülerden bir öykü. Ağıtlardan bir demet. Gül toplayarak gelsen sekerek.
Sıkılmasan tarihini okurken. Demedi mi atan deden; “ evladım aştan önce, aşktan önce insana tarih gerek.”
Fatih gibi fetihlere çıkmak için önce kendini sonra şehrini ve dünyayı anlamak gerek.
Tarih yitik bir sevda yüreklerde. Onu bulmak gerek.
Haydi hey kari! Çık şehrinin sokaklarına ve dinle onu…
YORUMLAR
Tarihçilerin bile neyin doğru neyin yanlış olduğunu sapıttığı bir devirdeyiz. Gerçek Türk Tarihi öğretilmemekte... Herkes bi yana çekiyor tarihimizi. Herkes kendi çıkarları doğrultusunda kullanıyor. Kimileri Osmanlı'yı överken kimileri Atatürk'ün zamanını övüyor. Avrupa Dracula filminde Fatih Sultan'ı yobaz barbar gösterirken başkaları iyiliksever gösteriyor. Boğazkesen isimli kitapta kazığa oturttuğu birini anlatırken başka bir kitap yedi farklı dille seslenişini ve insanlara ne kadar iyi davrandığını anlatıyor. Ülkemizde tarih yazılmıyor ki insanlar doğru şekilde öğrensin. Türkiye'nin en büyük medya devi magazin programlarıyla, kadın erkek ilişkileriyle doluyken kim gerçek tarihimize merak salabilir ki...
Neyse... Güzel yazıydı teşekkürler. Sıradaki öykünde yarattığın bir karakterin peşine düşmek dileğiyle...
Saygılar
Fatih gibi fetihlere çıkmak için önce kendini sonra şehrini ve dünyayı anlamak gerek
Bu bir öyküdür aslında.Yazılamamış öykülerin ters açılı mihenk taşıdır... Önce yüreklerini fethe çıkmayan yazarlar,şairler,ressamlar sözde aydınlar ne İstanbul'u ne şehirlerden önce kalpleri kazanan Fatih' i anlayabilir... Şehrin ve insanın dokusuyla oynayan sözüm ona aydıncıklar lafazanlık ve içi boş kof bir popüler kültür dayatmasıyla malesef içimizi boşalttılar...Dışımıza bize ait olmayan bir elbise giydirdiler ve bilmem kaç yıldır burnumuz yerlerde sürünüyor... Bir yazar GEL EY OSMANLI diye kitap yazmış alnından öpülesi yazar... Medeniyet ve kültür başkentinin geldiği şu çirkef görüntüye ve bu içi boş insanları görse Fatih sanırım İstanbul'u tekrar Bizans'a tekrar iade ederdi çünkü bu şehiri biz haketmiyoruz.Bu tarihi çöpe atarak FATİH gibi büyük komutan büyük deha büyük şair büyük bilim adamı büyük duygu insanı ve büyük kalplerin FATİH'ini malesef yitirdik ve eşkiya ya da bir korsan komutanı haline getirdik.FATİH gibi bir komutanları olsaydı acaba HOLLYWOOD nasıl filmler çekerdi diye sürekli düşünüyorum duyarlı bir sanatçı adayı olarak nerdesiniz ey GORA vb. çeken filmciler senaristler sanatçılar... İşte elimizde bir İstanbul gibi şehir bir FATİH gibi bükü komutan var...Gözlerim arkada kalacak eğer adam gibi bir FATİH ve İSTANBUL filminin dünyaya açıldığını göremez isem... Sevgili kalplerin ve yitik tarihin nakşını bize sunan yazar ruhunuza ve kalbinize demet demet çiçekler sunuyorum bu bile az kaldı ama haznemizde sadece bu cılız sözler kaldı sevgiyle kutluyorum yolunuz açık olsun...