- 636 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
SİGORTA
Didinmelerle sarsılan yaşantısının izlerini taşımaktaydı adam
solgun yüzünde.İlerleyen yaşının yağlanan göbeği,yoksulluk
çekmişliğini ustaca gizlemekteydi.Bazılarına göre yaşı altmışı
geçkindi ama, kendisi yetmişiki diyordu.
-Ben de onbeşlilerdenim ,derdi.Sonra da bir türkü tuttururdu
ardından."Onbeşliler gidiyor/Kızların gözü yaşlı."
Kahvehanede oturanlar birbirlerine:
-Bu yaştan sonra ne yapacak parayı?Devlet kuşu kondu Yanık Ali’-
nin başına,diyorlar.
Yanık Ali’nin ,herkesin -kertenkelelik tabir ettiği-bir tarlası
vardı.Bazıları da:
-Kertenkele bile gezmez namussuzum tenezzül edip te,diye tanım-
lanan işte o tarlasında maden bulunmuştu.Maden işleriyle uğraşan
Ali Bey çıktı Yanık Ali’nin karşısına bir gün:
-Ali abi,dedi.Senin tarlada çıkan madeni, müsaade buyurursan ben
çalıştırayım.Gerçi kendin çalıştırsan ,daha çok para kazanırsın
ama ,bu iş için çok yatırım yapman gerekir.Sende de bu yatırımı
yapacak olanak yok sanıyorum.Kepçesi ,komprosörü,kamyonu,işçisi,
sigortası...Az şeymi bunlar...Hem senin yaştakilerin uğraşabile-
ceği bir meslek değil bu madencilik.Ha bende daha çok iş var be
dersen ,seni de çavuş tutarım işçilerin başına.Hem yüz lira da
yevmiye veririm sana.İyi düşün taşın.Böyle kısmeti kendin arasan
bulamazsın.Bak ayağına geldim işte.
-Müsaade buyur Ali bey oğlum,dedi Yanık Ali.Çocuklarla bir görü-
şeyim.
-Tabii Ali abi.Benim büroyu biliyorsun.İstediğin zaman gel.Hadi
ben gidiyorum.
-Güle güle Ali bey oğlum.Uğurlar olsun.
Ertesi gün soluğu Ali beyin bürosunda alır Yanik Ali.Tarlanın adı
belirlenir.Yüz lira yevmiye ve ton başına sekiz lira ile Yanık
Ali işçilerin başına çavuş olur.Yanık Ali’den ocakta iki tane
daha Ali isimli işçi çalışmaktaydı.İşçilerden biri bir gün:
-Yav ben böyle işin ,diye başladı küfür etmeye.Bir ocakta dört
tane Ali olur mu yav!
İş yerindekiler bir türlü geçinemiyorlardı.Hani derler ya baba-
larının malını paylaşamıyorlar...Onun gibi bir şey işte.
-Azizim ben bu Ali’lerden bıktım,diyordu işçilerden biri kahve-
hanenin önünde.Asker ocağında dayak bile yedim Ali’lik yüzünden.
-Ne çektin asker ocağında Ali,dedi Fahri.
-Sorma be abi...Manisa’da askerim.Yeni gitmişim daha.Çavuşlar
bizi sıraya soktular.İçlerinden birisi:
-Ali’ler ayrılsın ,dedi .Ben de ayrıldım.Adım Ali ya.Daha sonra,
bize okuma yazma öğreteceklerini öğrendim."Benim okumam da var,
yazmam da. "dedim.Vay senmisin bunu diyen!Bir ton sopa yedim...
-Okuman yazman varmış, bizimle dalganı mı geçiyorsun? diye ağzımı,
burnumu dağıttılar. Bizim Yanık Ali ile de geçinemiyoruz.Adam
gün görmüş adam ama ,boşuna yaşamış.Halden anlamıyor ki.Kazık
gibi bir şey.
İşçiler çavuştan,çavuş işçilerden hoşnut değildir ocakta ama,
yine de maden üretimi Ali beyi memnun etmektedir.Ton başına
alınan para yüzünden, Yanık Ali’nin de yüzü gülmektedir.
-Ali abi tarlasının tapusunu verse, bu paranın yüzünü bile
göremez,demektedir Ali bey herkese.Ben hem iş olsun, hemde Ali
abiyle birlikte ,bir kaç garibana istihdam yaratmak için çalış-
tırıyorum bu ocağı.Gene de kıymetimi bilmiyorlar.Her gün didişip
duruyorlar.Birbirlerini yiyecekler.
Sonunda işçilerin çavuşla olan anlaşmazlıkları,günün konusu olur
kahvehanede.İşçilerden biri:
-Utanmıyor koskoca adam.Bizi satıyor pezevenk.Patronla birlik
olup"Eskiden sigorta mı vardı!"diye patrona yandaş çıkıyor.Biz
anlamalıydık .Eşeklik bizde.Yav kendi oğlu bile başka madende
çalışıyor.Neden?Babasının ocağında sigorta yok tabii.Onun için
mutlaka.Utanmıyor bu yaşta, bizim gibi garibanların ekmeği ile
uğraşmağa.
-Fahri abi ,dedi Ali.Geçenlerde sigortacılar geldi ocağa.Sordu
bize içlerinden biri.Hadi dedik,erkeklik bizde kalsın.Şikayetçi
olmayalım.Sigortalı çalıştığımızı söyledik .Çekip gittiler.
-Ne diye doğruyu söylemediniz?Sigortalı olmakla patronun cebine
uzatmıyorsunuz ki elinizi.Yasalar öyle diyor.En doğan hakkınızı
arıyorsunuz.Sonra başınıza bir iş gelir, eyvah dersiniz ama ,iş
işten geçmiş olur.
-Oldu zaten.Dün Damar Ali’nin bacağına taş düştü.Bu gün işe gelip
çalışamadı.Bereyi alsın diye ,soğan bağladık ayağına.Evde yatıyor.
Biz Damar Ali’yi aratmamak için biraz fazla çalışarak ,yine aynı
tonajı teslim ettik.Ve Ali’nin çalışamadığı günler için ücretinin
ödenmesini istiyoruz ama, patrondan önce bizim Yanık Ali karşı
çıkıyor teklifimize.Sanki kendi cebinden çıkacak para.Kabahat
bizde zaten.Sigortacılar geldiğinde bize sordular:
-Dinameti kim atıyor ocakta?diye.
-Bilecik’ten usta geliyor,dedik.Demez olaydık.İşte dün Damar Ali’-
nin başına gelen olay, yarın da bir başkasının başına gelebilir.
Ben bilirim yapacağımı.O ocağı kapattırmazsam, bana da Ali demesin-
ler.Ali inadım tutmasın bir kere.Tövbe etmiştim askerde yediğim
dayaktan sonra"Yedi sülalemin çocuğuna bu adı taktırmayacağım."
diye ama ,yine de seviyorum adımı.Bu inadımdan ötürü...
Yazan:Osman Eker