- 1036 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
soluyamamış güller koparıldı içimden
O Geldi Dün Bayramını Yarıda Bırakıp Gelmiş Senin İçin Dedi
Özlemişim çok özledim dedi durdu
Tabiki bende doyamadık dün akşam doyamadan ayrıldım ona sarıldıkça sarılıyor sımsıkı hem de gel de kaç bu sevgiden kaçılır mı ?
Bulutların üzerindeyim diyor kocaman adam
Şaşıyorum ama seviyorum ömrümde bir kere daha
Birlikte yemek yedik akşam yemeğimizi yedik kurban etlerimizi pişirdik salatamızı yaptık evimizden getirdiğim baklavamızı koyduk masamıza beraberce konuşa söyleşe ne tatlı gitti sen fazla yeme diyen biri karşımda
Ekmek vermiyor yaa ...
Köy anlatıyoruz bahçelerinden çıkan kavunları anlatıyor yaz gelsin diye bekliyoruz onun aldığı arabayı benim alacağım arabayı anlatıyoruz.
Çocukların şefkatle büyümesinin önemini anlatıyoruz.
Derken onun omuzuna dayıyorum başımı
Bu bambaşka bir keyif ;huzur ;güven ;
Kalkıp eve geliyorum mecburen ,
Pazartesi akşamı da gel beraber yeriz yemeğimizi diyor
Yok hafta içi alışmamamız lazım hafta sonları sadece
Kar yağıyor ama lapa lapa değil üşütmüyor bu kez yüreğimi,beyazımsı bir gün
Bakarsanız görürsünüz ya ak ya kara iki renk yani keşke bütün verilen kararlar ,yaşanan duygular beyaz ile siyah gibi olsa ya evet ya hayır-ya var ya yok-ya seviyor ya sevmiyor
Oysa ki hepsinin arasında bir renk daha var grimsi,sarımsı bir şeyler
Sevdim dedim daha önce bir daha sevemem,
Ölen bir yüreğim vardı sevmem için o yüreğin tekrar yaşama dönmesi gerekir ki bu mucize olurdu benim hayatımda inanmak gelmedi içimden hep inkar geldim sevgiyle dolduğunda kalbim , yıllar sonra tekrar hayat aynı olanaklara sahip başka bir insanla çıkageldi
karşıma geldi-dikildi.
Kalakaldım öylece hayır dedim arkadaşsınız siz abartma-kurgulama-risk alma boşuna kürek çekme yıllar önce yaşadın ne oldu ---kader ayırdı.
Yok yerden bu adamı kim çıkardı karşıma yine kader
Anlamamazlıktan gelsemde kocaman bir soru işareti hayatımda
Yüreğimizin ve bedenimizin sesini dinleyerek evet mi mantığımızın sesini dinleyerek hayır mı
işte cevabı ;
Yüreğimizin ve bedenimizin istekleri ağır geldi ve beynimizdeki çalkantıları ,yaşamımızdaki çelişkileri bir yana bırakarak çıktık yola ...
Hayatı paylaşıyorduk ;
yalnızlığımızı örtüyorduk karanlık gecelerde birbirimizin üzerine
bir yanımda taş kalpli olduğuna inanan sevgi-şefkat karışımı bir duvar
duvara karşı ben ve içimi kemiren korkularım ne yapıyorum doğru insan mı doğru zaman mı?
Derken kendimizi resmi bir dairenin nikah masasında buluverdik.
Sorumluluk alma bilinci ile yetişmiş beynim gururla imza atacağım o kalemi elime almayı bekliyordu karalayıp geçecektim bir çırpıda
Yürek olmasa ,duygular, yaşanmışlıklar, korkular olmasa
Ömür boyu ödenecek ,borcu daimi olan bir senetti sanki yada
Senin adına geçeçek olan sahip olduğun varlığın noter onayını almak gibi ...
Herşeyi bir yana itip imzalarımızı atmıştık
Ben artık kati olarak onun olmuştum, geri dönüş olasılığı sıfırdı
Parmaklarımızda sarı halka ,elimizde nikah cüzdanı yol alıyorduk
Artık tek bir yol vardı ve bütün yollar birbirimize çıkıyordu...
Mutluyduk ,alışmıştık birbirimize ve seviyorduk
Korktuğumuz gelmedi başımıza yalnız kalmak istemelerimiz, birlikte iken susmalarımız
Problem olmuyordu aramızda
Korkulu düşün sonu hayır olur derler doğru hakikaten
Yıllar süren bir evliliğimiz ,mutlu yuvamız ve çoçuklarımız
Akşamları başını yastığa koyan iki kafa değil bir çift yürek
Emeğe ve sevgiye değer veren iki insan düşünün
Ekmeğimiz alınteri ,giydiğimiz el emeği örgülerimizden
Kıymetli idi paramız ikimizinde büyük şeyler yapmayı severdik
o yüzden büyük oldu mutluluğumuzda ,
Sıkışıp kalmadık dar kalıplar arasında,özgürdü dünyalarımız ,çünkü yürekten bağlıydık birbirimize...
Saygımız vardı çokca sevgimizin yanında...
Bir dünya kurmuştum kendim için gel-gitler vardı o evrende fedakarlık yapılmıyordu
İki tarafta bencildi besbelli
Duygularla beslediğimiz kaya parçalanmaya yağmur – kar – rüzgar ile
Ufalanmaya ve kırılmaya başladı
Yaşadığımız bu süreç devam ederse yok olmaya mahkumdu
bitti demek kolay olmasa da bitmesi gerekiyordu artık ;çaresi yok...
yere sağlam basmayı,dünyaya kararlı bakmayı anımsıyorum yeniden
gitmeliyim evinden, çıkmalıyım hayatından ve hafta sonlarından
hayat zaten çoğu zaman görev gibi yaşanıyor bir de
ben görev olmak istemiyorum hayatında aramak, davet etmek ve nezaketen
düşünmek zorunda kalmayasın
ben tükettim sen de tüketesin ki yarınlar bizim olsun
biz dünleri yaşadık seninle zararı yok dünler geçicidir
unuttum –gitti..
yarın bahar gelecek güneş doğacak benim için ,yaz gelecek kavun yiyeceğim
olgun, tatlı, sarımsı dolaptan yeni çıkmış buz gibi...
hayat ne güzel değil mi arkadaş
hiç unutmayasın ki değer verilecek insanlar da var bu dünyada
ama onlar gitmeyi seviyor nedense ,kaçmayı
kapatma gözlerini, geçiştirme hayatını
benim önümde koca bir karanlık gidemiyorum
durdum ve dönüyorum bu yoldan geri
senin yolun açık olsun
by by !...
Yüreğimde dolaşan kanı gördün içimdeki çoçuğun çığlığını duydun güzelim ne istersin daha benden sona geldik sona SON... (üç nokta)
Hayatımız gelmeler - gitmelerden ibaret
Ayrılık ölüm gibi bir şey acı veriyor insana her zaman
beklemediğin bir anda zamanı değilken henüz kaybediveriyorsun bitiyor işte
Bu kez bir anda bitti duygularım yok oldu,öldü içimde ben bile farkına varamadan anlamını yitirdi beynimde - yüreğimde ve o kadar acı vermedi bu kez....
Yalnızlığımı özledim belki ondan
Huzurlu bir yaşam istiyorum belki ondan
Hayat dolu ruhum yaşamaya doymadı belki ondan
Çok gerçekçi geldin bir anda ve ben çılgınlığımı özlediğimi hissettim kaçmak geldi içimden bunu yaptım sadece ve kendimce.üzmek istemiyorum seni ne olur üzülme ...
Yalnızlığımı hatırlattın bana her insanın kendi içinde yalnız yaşadığını aldatılar dünyası olduğunu hatırladım ben yeniden ve
Güçlü olmayı, gücümü hissetmeyi anımsadım yeniden
Teşekkür ederim sana
Mutluydun; seninde parlıyordu gözlerin kapından içeri girdiğimde –şehvet zannettiğin o duygu yürekti aslında senin bilmediğin
Gitmeliydim o gün
Çünkü cesaret ve yürek yoktu sende yaşamak için cesaret gerek her daim
Cesaretli olmalıydın yürekli olmalıydın
Mutluluk kontörleri yüklemiştim o kontörler bititğinde yetebilmeliydin bana
zaten yetiyordum ben kendi kendime
yoksa niye bir erkek girsin bakir dünyama
ama evliliği soktun iyice beynime gelinlik dedin - kan dedin - zar dedin
evlilik öncesi hayatımın son erkeği oldun sonrası yok
ya evlilik ya yalnızlık bundan sonrası böyle tartışılmaz bile...
özlemek
sesini duymayı istemek
sesini duyduğunda yanında olmasını istemek
yanına geldiğinde sarılmak sıkıca sarılmak sarıldıkça doyamamak
işte böyle bir şey...başkasının yüreğini kendi yüreğinde taşımak
sabretmeyi öğrendim ben sende sabırlı olmayı ,beklemeyi ;
telefondaki sesle avunmayı,
özledim çok özledim .
gün bitmedi iki saat geçmedi
senin sevgin yaptı beni böyle
yalansız – zararsız sevgin
17 Mayıs 2005 Salı
Ciddiyete döndü aramızdaki ilişki,Ne olduğunu anlayamadım bende
Yalnız korkuttu beni bu kadar ciddiyet Yetebilirmiydim ben ona
düşünce aldı birden başım dumanlı aslında ikimizinde gözleri açık
Yürüyoruz gerçeklere doğru
Böyle oluyormuş demek ki
Evlilik adına adım atanların hayatı
sabah oldu işimin başına geldim, dudaklarım kurumuştu geceden her günaydın dediğimde dudağımdaki uçuk parçalanıyordu sonunda boşandı kan mendilime, aynaya bakarak temizlemeye başladım.aynaya baktıkça yüreğimdeki yarayı gördüm dudağımın kenarından akıyordu kan çok acıyordu dudağım değil ama yüreğim acıyordu yüreğimdeki yara daha beterdi
Yücel bitmişti ve geçen hafta ilk Çarşamba ve ilk cumartesiydi ayrı yaşanan ; Çarşamba günü hiç anlamadım iş arkadaşım Esma hanımla Çarşamba pazarına gittik alış-veriş ettik bir sürü Onun için benim için hiç anlamadım yücel günü mü ne ha varmış ha yokmuş haa sonra Cumartesi günü uyudum doyasıya kalktım annem ve babam bahçeye gitmişlerdi kitap okudum çok uzun zamandır okumak isteyipte okuyamadığım bir kitap bitirdim güzel bir kahvaltı yaptım temizlik yaptım kendim için epilasyon yaptım banyo yaptım. Hazırlandım çarşıya çıktım işlerim vardı koştur koştur onları hallettim.eve geldim annemleri aradım telefonla biraz dikiş işim vardı onu hallettim yücel’in öğrettiği pilavdan yaptım bu arada sürekli meltem arkadaşımı aradım ulaşamadım merak ettim onu da işte böyle böyle annemler geldi pilavımı beğenerek yediler bahçeden bir sürü çeşit çeşit sebze meyva getirmişler getirdiklerinden biraz vermek için emine abla ecem kardeşlere gittim derken felaket uykum geldi. Yattım ve uyudum.yücel’e gidebilseydim keşke dediğim bir gün olmadı
Bir kez daha dedim ki doğru olanı yapmışım ve doğru yolda ilerliyorum kendim için
09.07.05 Cumartesi
günler birbirini kovalamıştı sanki kendim için bir şeyler yapmaktan Yücel için bir şey düşünemez hale geldim.yalnız içimde bir şey ayıp değil mi Hülya birlikte yedin içtin gittin geldin o günlerin hatırına bir kez olsun araman lazım sesini duymak istedim‘li bir merhaba demelisin Ona telefon açmalısın diyor içimdeki ses inatla ve bir çırpıda çeviriyorum numarayı
- Alo ,alo ben Hülya diyorum
- Merhaba , diyor
- Merhaba diyorum
- Niye ismini söyleme gereği duyuyorsun ki ben senin sesini tanırım ki hemen diyor ve mutlu oluyor aradığıma laf lafı açıyor konuştukça konuşuyor kapatalım istemiyor hiç kapat arayacağım seni tekrar diyor kapatıyorum az sonra arıyor devam ediyoruz
kaldığımız yerden nasıl özlediğini ifade etmeye çalışıyor ısrarla
hep baktım dışarılarda seni görürmüyüm diye
telefonum hiç çalmadı çaldı da böyle konşulmadı hiç
çıtır bir kız dolaştı bu evin içinde hep
her şeyini her yerini hatırlıyorum her saniyeyi
aramıyor dedim diyor neden; aklına mı gelmiyor ?
hep aklıma geldin napıyordur şimdi ne yapıyor dedim sık sık
deli divane acı çekmedim ama hep düşümdüm seni
acı çekmiyor besbelli O’da dedim
hele son günler işim gereği Ankara yolundan geçtim
gidip gelirken burda Hülya işte burda şimdi çalışıyor burda dedim geçerken
sesinden o duyguyu anlamamak mümkün değildi
sen boşluğa düşmemişsindir sevgi adına bir insan vardı senin yanında dedim
öyle mi düşünüyorsun hayır hayır hiç öyle değil güzelim
ha SOLUYAMAMIŞ GÜLLER KOPARILDI İÇİMDEN
AĞUSTOS SICAĞINDA ,
DAMARLARIMDAN BUZ KESECİKLERİNE
ENJEKTE EDİLDİ SEVDAM
KANLI OLDU BU KEZ SAVAŞIM
SEVDAMIN RENGİ DE KIRMIZI...
13.09.2005 SALI
yatımın bir parçasıydın sen 6 ay hülya 6 ay diyordu
hakkım var mı bilmiyorum ama gel diyorum gel ,şimdi yanımda olsan keşke diyor
çarşambaları diyorum iş sitresinden uzaklaşıyormuşum senin yanında iyi geliyormuşsun bana o yüzden sabret dedim kendime çarşambaya kadar ama sabredemedim dün aradım ulaşamadım bu gun yine dayanamadım aradım
çarşambadan önce Cumartesi var 8.00de kalkmayacakmısın yarın diyordu
bir süre daha konuştuk ve kaçıyorum ben hadi yat artık git diyordum kapatsın istiyordum 2.30 saattir telefon başındaydık.
Cumartesi oldu sabah 8.00 de uyandım ama gitmedim yattım gerisi geriye kalktım baktım çağrı yok mesaj yok istemedi herhalde sonradan dedim şu anda istemiyorsa bile en azından unutmamıştı... kalktım temizlik yaptım bütün gün o arada ayhan hoca seslendi napıyorsun kız hiç ses yok senden para yok dedim akşam da hazırlanıp yürüyüşe çıktım.marpuç diye yöresel güzel bir mekana oturup nargile çektim paso nasıl da hoşuma gitti düşündüm orda tekrar yalnızlığı ve yücel‘i mutluyum deseydi özlediğimde onun mutluluğu için sabretmenin bir anlamı olurdu ama öyle değil o zaman sabretmenin anlamı yok dedim kendi kendime
pazar sabahı erken saatlerde uyandım allah tarafından 6.05 sabahın körü ama çok duru bir gün sanki gitmeliyim dedim gideceğin bir yer varsa şu an gitmeli yarın gitmek istesende çok geç olabilir. gazete almaya gidiyorum edasıyla çıktım dışarıya ve ona gittim
kimseler yoktu yollarda sokak köpeklerinden ürkerek vardım Ona çabuk uyanırmıydı acaba zil sesiyle uyandırabilirmiydim onu ya da Cumartesi gitmediğim için Pazar da o mu istemezdi ki acaba
neyse çaldım zili iki kere baktı camdan bir dakika dedi kısa bir aradan sonra ayak sesleri duyuldu merdivenden otomatiği bozulmuş kapıyı açmaya geldi aşağıya kadar sabahın sessizliğinde nasıl ses çekiyor ama elimle sus yaptım çıktık yavaş yavaş merdivenleri onun katına gelince dayanamadık artık muck sesiyle çınladı apartman girdik içeriye sarıldı bana hiç brakmak istemiyorcasına günaydın dedim çılgın dedi nasıl geldin sen bu saatte ne diye çıktın evden gazete almaya çıktım daha açılmamış bayiler biraz yürüş yapıp eve döneceğim dedim güldü güldü bana çılgınsın sen dedi sonra ilerleyen zamanlarda o an kalbim 90 attı 100 attı diyor
dün beklemiş beni çok beklemiş gelir demiş gelmeyince arar demiş ne geldin ne aradın dedi Pazar günü de yanında bulunca mutluydu tabi sevdi sevdi ama doyamam ki hemen diyordu ne kadar özlemiş - bende ne kadar çok özlemişim Onu .bu arada bana dedi ki;
- hülya Cuma akşamı konuştuk ya o gece seni gördüm rüyamda,ilginç değişik bir rüya idi dedi bende tabi görürsün dedim güldüm nereye kadarını gördün dedim. Hayır öyle değil
ailem vardı sen vardın arkadaşlar vardı dedi ailen vardı dedi zannettim tanımıyorsun ailemi nasıl gördün ki dedim senin değil kendi babamı gördüm ilginç değil mi dedi babamın olduğu rüyada senin –senin olduğun rüyada babam niye olsun ki dedi başka da bir şey soramadım hayır olsun dedim sadece. hülya dedi saçların başkaydı böyle başkaydı işte dedi ve sustu.Allah Allah demekten başka bir şey gelmiyor içimden...
giderken de adamım -hoşçakal adamım dedim deme öyle diyordu korkuyorum
o zaman korkutuyorsun beni derken gözleri parlıyordu çok fena.
Bir ara o kız dedi bana onu anlatma dedim bitti zaten dedi akşam kavga ettik bu günde kesin olarak bitecek galiba diyordu.aldırmadım çok da fazla ben kendimi yaşıyordum çünkü Onda
Allahım biz birbirimizin miyiz yoksa bu soruyu soruyorum kendime durmadan
ne bileyim allah o kadar büyük ki nasipten öte yol yok bitti diyorsun nezaketen arıyorsun yeniden başlamasına sebep oluyor belki de büyük mutluluklara yelken açıyorsun bilmeden
Baştan beri içimde böyle bir his var neden bilmiyorum ayrılınca Onun gitmesine üzülmekten çok şaşırdım falan filan işte ...
Pazar günü eve gelirken şimdi gitmem lazım öğleden sonra 2.00 gibi yine gelirim bahçeye gitmek istemiyorum dedim ama eve geldim bir saat uyudum kaldırdı annem hadi bahçeye götür bizi arabayla diye gelmek istemiyorum ben desem de zaten sersem gibiyim yücel’e gidecek durumum yok bari bahçeye gideyim dedim bir de biraz kafasını dinlesin sık boğaz etmeyeyim dedim- gittim. Geldik akşam aramadım .sabah oldu işe geldim 10.30 sıraları Yücel’in çağrısı geldi karşılık verdim.Ama şimdi ne yapmalıyım bilmiyorum abartıyor muyum sizce olan ve yaşananlar bunlar...
25.06.2005 te ayrıldık 25.07.05 te yeniden mi başlıyor ne !...
o aramıyor bende çıldırmıyorum arasın beni diye ama nasıl oluyor da paylaşabiliyoruz pek çok şeyi anlamıyorum aklım almıyor artık benim bu işe.
25.07.2005
31 temmuz akşam saatlerinde avazı çıktığı kadar bağırıyor bana
bu hakkı kim verdi ona yada ben bunu hakedecek ne yapmıştım
seninle yaşadığıma pişman ettin beni
Lanet olsun...
01.08.2005
HÜLYA BAYAZLAR