- 1628 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Sultan pınarı
…..Taşkent ilçesi eskiden Konya ili Hadim ilçesine bağlı, küçük bir kasabaydı. Şimdi ise bu güzel yer, bağlı olduğu Hadim ilçesinden ayrılmış yine Konya iline bağlı bağlanmıştır.
…..Bu yer içinde çeşitli üzümlerin yetiştirildiği üzüm bağlarıyla, ve yine çeşitli meyvelerin yetiştirildiği özellikle de güzel kirazlarıyla bahçeleriyle meşhur olan bir yerdir.
…..Ayrıca bu ilçe, etrafındaki çam ve sedir ve meşe ormanlarının bulunduğu yeşil doğasıyla’ da, çok güzel bir yerdir.
…..Sonra arka Toros dağları arasında bulunan bu güzel yer, şırıl, şırıl akan buz gibi soğuk suların çok olduğu pınarlarları ile de, meşhur bir ilçemizdir.
….Bölgede tahıl için ekilebilir arazi oldukça azdır. Arazisi dağlık ve de çok az miktarda olup, mandal şeklinde ekilebilir arazilerden oluşmaktadır.
…..Geri kalan yerler ise, genellikle taşlı olduğundan, halkın gençleri gurbete çıkar ya kendilerince imal edilen kokuları satarak geçimlerini sağlarlar, ya da bunlar yine başka yerlerde başka ticaretleri, genellikle de giyim kuşam eşyası ticaretini yaparak yaşarlardır.
…..Doğup büyüdükleri gerideki kasabalarında kalan daha çok yaşlı insanları ise hayvancılık meyvecilik ve bir de bağcılıkla uğraşırlardır.
….Bu kasabanın genç kızları, sonra evli kadınları bulundukları yerin doğası gereği dağ taş demeden çalıştıklarından, ve bir de kış ayları sert geçtiğinden genellikle kadınları çok eski yıllarda sarı benizli ve zayıf kadınlardanmış.
…Ama bir gün meydana gelen bir olay, bu küçük güzel ilçenin geleceğini kaderini değiştirivermiş. Kızları kadınları güzel çamları ise, o günden sonra hiç kurumaz olmuş ve kesilse bile kökünden gövdesinden yeniden sürgün veren hep yeşil kalan bir hal olmuş.
…..Oraya uğradığım yıllarda İşte bu olayın nasıl olduğunu, kızlarının kadınlarının nasıl olup’ da yaşlanmadıklarını onların nasıl olup da, hep genç göründüklerini, o ilçenin yaşayan eski yaşlı insanlarından dinlemiştim.
…..Dediler ki bana;
…..Bir zamanlar bu bizim kasabada yaşayan kızlarımızdan biri vardı onunla bu kasabada herkes alay ederdi ve herkes ona hastalıklı çirkin suratlı bir kız derdi onu nerede görseler yollarını değiştirler hiç kimse onunla konuşmazdı.
…..Kimse onu beğenmez, hiç bir erkek onunla evlenmek istemezdi. Bu hastalıklı yüzü çirkin kızın adı Sultan’dı.
…..Sultan görünüşte çok çirkin yüzlü olduğu için, evlenemiş ve sonunda bekar kalmıştı. Bu çirkin Sultan kimse kendini beğenmediği için, köyümüzdeki erkeklerden nefret etmeye ve onlara karşı kin beslemeye başlar.
.....Sultan kendisinin yüzünün çirkinliği yüzünden, yaşadığı yerdeki erkeklerin kendisini beğenmediğini bildiği için erkeklere düşman kesilir ve onlara karşı kin besleyen bir yüreğe sahip olup çıkar.
…..İşte bu Sultan kız bir gün omzuna boş testisini alır, kasabanın çıkışında bulunan bir pınara su doldurmaya giderdir.
…..Testisini dolsun diye oluğun önüne koyar ve onun akan sudan dolmasını beklemeye başlardır.
…..Bu sırada yaşlı ak sakallı bir atlı yanaşır pınarın su doldurduğu bu pınarın başına. Ve bu gelen adam atından inerek, su içmek ve atını oradaki pınardan sulamak biraz da dinlenmek ister.
…..Pınarın oluğunun altındaki testiye bakar, testinin biri çoktan dolmuştur ama onu dolduran sultan kız o kadar dalar ki, testisinin su ile dolduğundan taşmaya başladığından bile habersizdir.
…..Yaşlı adam kıza bakıp onun öbür boş olan testisi ile su doldurup bir yudum su içmek ister. Fakat erkek düşmanı olan, Sultan kız çirkin olmanın kendine verdiği eziklikten dolayı bir de erkeklere düşman olmasından dolayı yanına gelen bu yaşlı ak sakallı adama hem yüzünü göstermek istemez hem de su vermek istemez.
…..Ve sonra dolu testisini su akan oluğun altından çıkararak, yüzünü gelen adamın görmemesi için başını başka tarafa çevirir. Boş ve dolu testisini bir kenara koyar, yaşlı adamın yüzüne bakmadan buyurun siz suyunuzu için ben daha sonra suyumu doldururum der.
….Ama onun çirkin yüzünü yine de bu yaşlı ak sakallı adam görür. Neden yüzüne bakmadığını yüzünün çirkinliğinden anlardır.
…..Yaşlı adam eğilir pınardan suyunu içer,ve başını kaldırarak yüzüne bakmayan Sultan kızın başını okşar. Sonra onun yüzünü kendine doğru çevirir. Yüzüme bak der bu yüzü sana yapan Allah yüzünü güzelleştirmesini de bilir der yüzünü eliyle sıvazlar.
…..İşte o anda olan olur. Bu Sultan kızın çirkin yüzü kendi farkına varmadan o anda dünya güzellerini kıskandıracak ay parçası gibi bir yüz olur çıkar.
….Yaşlı adam pınardan suyu içer, hayvanını sular tam oradan ayrılacağı sırada yüzünü güzelleştirdiği bu kıza şöyle der.
…..Kızım hiç üzülme ben senin derdini anladım. Sen boşuna üzülüyorsun sen boşuna gizli, gizli gözyaşlarını döküyorsun. Bak üzülerek akıttığın bu gözyaşların ile şu önündeki olukta toplanan sular ne hale gelmiş der ve ona, su doldurduğu pınardan akan suyun toplandığı oluktaki berrak suyu gösterir.
…..Kız bir bakar ki, baktığı olukta o güne kadar kendinde hiç görmediği çok güzel bir kız silueti vardır.
…..Bu defa bunun nasıl olduğuna kendi yüzünün nasıl değiştiğine şaşırır. Onun orada şaşırdığını gören yaşlı adam ona sorar.
….Söyle bakalım kızım, suyun içinde ne görüyorsun gördüğün yüz kimin der.
…..Kız şaşkın tekrar suya bakar. Bu defa suyun içinde yemyeşil gövdesinden yeni filizlerini vermiş, bir çam ağacı vardır. Ve bir de onun yanında güzel bir kız silueti vardır.
…..Kız cevap vermeden önce, döner arkasına bakar. Tam onun arkasında önceden kurumuş bir çam ağacı olduğunu bildiği çam ağacı, yenide n filiz vermiş ve yemyeşildir. Akan suda gördüğü güzel yüzlü kız ise ortalıkta yoktur.
….Kız ak sakallı yaşlı adama döner ve der ki, amca eskiden kuru olduğunu bildiğim şu çam ağacının gövdesinden filizler çıkmış olduğunu bu ağacın yeniden yeşermiş olduğunu gördüm. Fakat önümdeki suya yüzü yansıyan güzel kadın kim ben kimseyi göremedim der.
….İşi biten bu ak sakallı yaşlı adam atına biner tam oradan ayrılıp gideceği sırada
Sultan kıza şöyle der;
…..Kızım bu günden sonra, çamlarınız hiç kurumasın. Kızlarınız ve kadınlarınız da hiçbir zaman yaşlanmasın bu köyün kızları kadınları hep güzel ve genç görünsün der.
….Hep senin gibi güzel olsun, ve yaşlılıktan dolayı sararıp solmasın diyerek atını mahmuzlar ve oradan uzaklaşır gözden kaybolur giderdir.
….Sultan kız kendi yüzünün güzelliğinden habersiz doldurduğu testilerle evine varır. Annesi onu görünce tanıyamaz karşısında gördüğü kız su doldurmaya giden eski Sultan değil, görünüşü ile yüzü ile bambaşka güzel bir kızdır.
….Sultan kız olan biteni annesine anlatır. Aynada yüzüne bakar gördüğü güzellik karşısında şaşırıp kalır.
…..Sultan kız o günden sonra, o yörenin en güzel kızı olur çıkar. Herkesler peşinden koşar. Beyler bey oğulları, onunla evlenebilmek için can atardır.
…..Gel gör ki, sultan kızın kalp gözü hala erkeklere kapalıdır. Hangi erkek bununla evlenmek istese, hangi zengin hangi bey oğlu bunun peşinden koşsa, mutlaka bir sebep bulup ret eder ve kendisine yapılanlardan dolayı onları aşağılamaya devam ederdir.
…..Bu duruma onun annesi babası da çok üzülür. Saten evlenme yaşı çoktan geçmiş olan bu Sultan kız, kendisine evlenmek için gelen en zengin taliplilere bile hayır deyince, karşılarına çekip bir gün onunla konuşmaya onu ikna etmeye karar verirler.
…..Ve bir gün annesi babası ile birlik olup Sultan kızı karşılarına alıp onunla bu konuyu konuşurlar.
….Babası ve annesi ısrarla onu atık evlenmesi daha geç olmadan çoluk çocuk sahibi olması için sıkıştırır durur.
….Babası ve annesi kızım bak senin yaşın çoktan geçmekte, bizler desen artık bir ayağımız çukurda olan kişileriz gel etme eyleme şu çıkan kısmetlerden birini beğen ve bizde sağ iken senin mürüvvetini görelim derlerdir.
…..Sultan kız düşünür hem annesi hem de babası haklıdır ama, yine de erkekler onun için, en nefret edilen yaratıklardır. Biraz düşüneyim diye cevap vererek annesini babasını ve istemeye gelenlerini oyalar dururdur.
….Bu olay kısa zamanda çevrede duyulur. Sultan kızın yüzünün değişmesine neden olan yaşlı adamı gördüğü soğuk buz gibi berrak suların aktığı pınarın adına Sultan pınarı adı verilir.
….O günden sonra, bu yörenin kadınları yaşlansa dahi güzelliğinden bir şey kaybetmezdir. Ve o yörenin çam ağaçları her zaman yeşil kalırdır. Tıpkı yapraklı ağaçlar gibi, gövdesinden ya da kesilmiş yerinden yeniden fışkın verirdir.