KAZI KAZAN BİLETİ
Bisikletiyle yokuş aşağı giderken biraz önce satın aldığı son umudunu ve hayalini düşünüyordu.. Sondu bu, son olmalı ve bitmeliydi artık.. Neyin sonu olduğunu bilmediği bir sondu, ama yinede biliyordu bunun son olduğunu..Sıkılmıştı artık, iki yıl insanı sıkmak, umutsuzluğa sevketmek için yeterince uzun bir süreydi, böyle düşünüyordu..Bazende, acaba iki yıl umudunu kaybetmek için yeterince uzun bir süremidir diye kendine soruyordu,hayır hayır yeterince uzun sayılmazdı aslında, sıkılmıştı belkide depresyona girmişti.. Öfke yeni dostuydu artık, halbuki o ne sakin insandı eskiden, iki yıl önce yani, ne olmuştu ona böyle, bir durumdan diğerine geçişi ne kadarda kısa zaman alıyordu, halbuki o eskiden, iki yıl öncesindeki zamanlarında böyle değildi, istikrarlıydı düşünceleri belli bir sıra halinde ve mantıklı akardı fikirleri..
Bir yandan öfke, diğer yandan kararsızlık, hayatının tamamını neredeyse kaplamış olan belirsizlik, onu her geçen gün bir yere doğru götürmekteydi, bu yerin neresi olduğunu bilmiyordu, ilk zamanlar korkuttu bu gidiş onu, sonra korkuyada alıştı, korkmamayada, ve bu çabalarına öfke duyar oldu,artık dönüşü olmayan yolamı girmişti, umursamıyordu çünkü, küfrediyordu herşeye ve herkese, rahat olduğu zamanlar sadece iki yıl önceki kendisini düşündüğü zamanlardı, oysa bu düşüncede etkisini kaybediyordu hızla, bu dönemde farklı yönde gelişmişti karakteri ve aslında, hızla iki yıl önceki kendisine kızar olmuştu.
Yeni şeyler öğrenmişti bu dönemde, hayat okulunun sınıflarını hızla geçip bir üst sınıfa çıkmıştı, iki yıl önceki adama bakıp yüzüne tüküresi gelirdi bazen, ölesiye küçük görürdü onu, cahil, aptal, ahmak bulurdu, nefret ederdi ondan, ama birşeyde yapamazdı, çünkü o adam kendisinden başkası değildi, pişmanlık duygusundan başka büyük derdi yoktu aslında, çok derdi vardı ama pişmanlığın yakıcı ateşinin yanında hepsi hafif kalırdı, ahhh iki yıl öncesine dönmek için neler vermezdi, nasılda bambaşka biri olurdu, mezardaki adamın hayatı özlemesi gibiydi özlemi, ve pişmanlığı öylesine büyüktü...
Bir elektrik direğine bağladı bisikletini, parkın kapısından girdi, şemsiyesini açtı yağmur yağıyordu, gittikçe şiddetlenen bir yağmur, eylül ayına göre oldukça serindi hava ve umutsuz moral bozucuydu, küfretti umutsuzluğa, son umudu cebindeydi ve umutsuzluğum canı cehenneme..
Şemsiyesine yağmur vuruyordu pıt pıt diye,gölcüklerin içine batıp çıkıyordu, ıssız sessiz bir köşe bulmalıydı şimdi, parkın içinde yürüdü, bir uçtan diğerine kadar, sonunda aradığı yeri bulmuştu, son noktayı burada koyup yeni hayatına buradan başlayacaktı....
Ağaçların altındaki banka oturdu, cebinden bir kazı kazan bileti çıkardı, son parasıyla almıştı onu.....
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.