- 889 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Bıraksalar Geri Dönebilecekmiyim Sana
Bıraksalar geri dönebilecek miyim sana? Acılarımı yenilmişliklerimi terk edebilsem , beni kabullenmeyişini bir unutabilsem dönebilecek miyim sana? Şimdi oturmuşum odamda bu yazıyı kaleme aldım. Her şey “geri dönebilecek miyim” cümlesiyle başladı. Bütün sihir , bütün giz , bütün sorular bu cümlede toplanıyor ve bu cümlede çözümleniyordu.
Yatağıma yatıyorum yüzümü pencereye oradan dışarı çeviriyorum ağaçlar görüyorum ağaçların rüzgarla savruluşunu görüyorum. İçim ürperiyor. Bazı hatıralar geliyor aklıma. Bu savruluş içimde değişik iklimlerin belirginleşmesine neden oluyor galiba.
Ben yazı özlüyorum galiba gördüklerim yazı özletiyor şimdiden. Ama bu işte saçma sapan bir şeyler var. Aklımda kinaye tutmuyor , çalkantılar patlak veriyor. Zaten mevsim yaz. Aylardan haziran. Sanki bir hikayenin başlangıcı gibi. Sanki bir romanın en soluksuz bölümünün başlangıcı gibi. “yaz gelmişti haziranın başıydı. Her şeyin olduğuna vardığı an “ gibi. Zaten yazken dışarısı pırıl , pırıl güneş yemyeşil ağaçlarken ben nasıl oluyor da yazı özlüyorum. Esen rüzgarın savrulan yaprakların bana yazı hatırlatması yazı için için özletmesi neden.
Galiba ben geçmiş denen şeyin içine düşmüşüm. Bir geri dönüş fırtınasına kapılıp geçmiş yazlara özlem duymaya başlamışım. İçimde kanayan yazlık hatıralar , aklımda ürperen hatırlayışlar , pencereden içeri pencereden içime dur duraksız gelen özlemler .
Ben nasıl unutacağım senle yaşayamadığım bir yılı ben nasıl unutacağım senin benle sadece arkadaş kaldığın koskoca bir yılı…
Bu yazlar o yüzden düşman bana. Bu yazlar o yüzden hatırlatır yaşanmamış onca şeyi bir rüzgar esişiyle bana. İçimde hortlayıveren bu aşk. Ne senin haberin oldu ne de benim. Yazı bekleyen bahar okyanuslar ortasında kaldım. Bazı şeylere daha yeni başlamıştım ve o yeni şeylerin altından sen çıkmıştın.
Yine bir yaz kapımda. Beni kabullenmeyişine rağmen , olmaz bir sevdanın yüküne rağmen “geri dönebilecek miyim sana”. Şimdi bir yaz daha giriyor aramıza. Yırtarak geleceği , kanatarak içimde sana sakladığım umutları. Koskoca bir yaz giriyor geleceğimle sensizliğim arasına. Nasılda parçalıyor nasılda unut diyor.
En son yaz uzun, uzun düşünmüştüm. İçimde parlayan sevdanın varacağı durağın kime ait olduğunu ve en sonunda da bulmuştum bu sevdanın senin rüzgarında duracağını. Ama beklemem gerekiyordu senle paylaşabilmek için bu sızıyı. Beklemem gerekiyordu vurgun yemişe dönmek için beklemem gerekiyordu “Münir Nurettin “ dizeleriyle baş başa kalabilmek için. “kör kuyularda merdivensiz bıraktın beni”
Zaten ben aksini iddia etmiyordum hiçbir şeyin. Sen olmaz derken ben senden daha çok tamam diyordum. En çok “olmazsa olmaz , her şey olacağına varır , sevda bu akıl mantık dinlemez diyor” en çok ben kullanıyordum. Ben zaten kabullenmiştim bu olmazları. Ama senden bazen kendimden bile gizli bir kor vardı içimde. Ansızın parlıyordu ve mantığımı olmazlarımı yakıyor beni senin kabul etmediğin bir şeylerin tam ortasında bir başıma bırakıyordu. Beni bu hale düşüren acımasız bir yazın özlenmesiydi. Beni bu hale düşüren sevgiye ,aşka düşkünlüklerimdi. Arsız bir çocuktum bazen. Ne istediğini bilmeyen sadece isteyen , alamamak nedir bilmeyen.
Belki bu son yazdır. Belki artık içimdeki arsız çocuğu giyotinle cezalandırmanın zamanı çoktan gelmiştir. Ama bunu yapmaktan çok korkuyorum. Çünkü o arsız, o yaramaz , o aşık çocuk benim sizlerle aramdaki tek bağ. O çocuk benim insan yanım , o çocuk benim yaşanılası tarafım. O arsız çocuk benim hayatta kaybedecek şeyleri olan korkan tarafım. İşte har şey başa dönüyor. Bir yaz gelmiş onu özlememek olmaz. İşte bir rüzgar esmiş seni düşünmemek olmaz.
Münir Nurettin’in mısralarına hapis olmuş bir yaşam benimkisi.
Seni solumadan olmaz……….
Bir yaz gelmiş bir yaz geçiyor……..
TURGUT UÇKAN
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.