0
Yorum
2
Beğeni
0,0
Puan
144
Okunma
Şimdi Her Şeyi Daha İyi Anlıyorum
İnsan zamanla anlıyor bazı şeyleri. Yıllar geçip de ardına dönüp baktığında, “Ben o zaman neye üzülmüşüm, neye öfkelenmişim?” diye soruyor kendi kendine. Şimdi her şeyi daha iyi anlıyorum… Bu, belki yaşlandığımın bir göstergesi. Belki de çok fazla şey yaşadığımın, çok fazla kırılıp çok fazla öğrendiğimin işareti.
Gençliğin en belirgin özelliği, her şeyi hemen çözmeye, her şeye hemen tepki vermeye çalışmaktır. Bir söz duyarız, günlerce içimize dert ederiz. Bir davranış görürüz, anlamını didik didik eder, içinden bin anlam çıkarırız. Oysa şimdi biliyorum ki, çoğu şey göründüğü kadar önemli değilmiş. Zamanla fark ediyor insan, aslında takmamız gereken ne kadar az şey olduğunu.
Şimdi ki aklım o zaman olsaydı, birçok şeyi yapmazdım. Belki susardım. Belki gülüp geçerdim. Belki de yoluma bakar, içimi yormazdım. Ne çok zaman kaybetmişim, bir hiç uğruna yorulmuşum. Küçücük meseleleri koca dağlara çevirmişim. Oysa hayat dediğin, geçip gidiyor. Biz hâlâ “Neden öyle dedi?”, “Acaba ne demek istedi?” gibi soruların içinde boğuluyoruz.
Bir de insanlar var… Hak etmedikleri kadar değer verdiğim insanlar. Gönlümle taşıyıp kalbime koyduklarım, bir gün sanki hiç olmamışız gibi gidenler… Şimdi anlıyorum ki, insan herkese aynı sevgiyi, aynı ilgiyi veremez. Vermemeli. Çünkü her insan aynı derinlikte değil, her insan aynı vefayı taşımaz. Hak etmeyene verilen değer, bir zaman sonra insanın kendi değerini eksiltir.
Yaşadıkça insan olgunlaşıyor. Acılar, hayal kırıklıkları, kayıplar… Hepsi bir öğretmen gibi. Kimine sabrı, kimine susmayı, kimine de vedayı öğretiyor. Artık biliyorum ki bazı şeyler için savaşmaya değmez. Bazı insanlar için kırılmaya da… Çünkü onlar kendi yerlerinde sabit dururken, biz içimizde fırtınalar koparıyoruz.
Şimdi daha dinginim. Daha suskun, ama daha bilinçliyim. Bir şeylerin üzerine fazla gitmiyorum, çünkü bazen “olduğu kadar” demek, en büyük huzur. Görmezden gelmenin, önemsememenin de bir bilgelik olduğunu öğrendim. İnsan, her taşın altına elini sokmak zorunda değilmiş. Her sözün altındaki anlamı aramak da gereksizmiş.
Belki de büyümek, geçmişteki kendine “Keşke” diyebilmekle başlıyor. Ama o “keşke”ler için kendime kızmıyorum artık. Çünkü onları yaşamadan bu noktaya gelemezdim. Biliyorum ki, bugün daha sakin, daha seçici, daha güçlü olmamı sağlayan şey, dün yaptığım hatalardı.
Şimdi her şeyi daha iyi anlıyorum…
Ve belki de bu, artık hiçbir şeyi zorla anlamaya çalışmamanın huzuru.
Abdurrahman Tümer