Kadınlar erkeklerin güçlü yanlarına hayran olurlar, zayıf yanlarını severler. beatrice brown
Hakan Yozcu
Hakan Yozcu

nerede o eski bayramlar?

Yorum

nerede o eski bayramlar?

0

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

40

Okunma

nerede o eski bayramlar?

Hakan Yozcu
Ahbap Gazetesi
KARACA KÖŞE
KKTC
NEREDE O ESKİ BAYRAMLAR
Bayram, “Sevinç, neşe ve mutluluk günü” demektir. Bayram, bizler için çok şey ifade eder. Dostluğu, kardeşliği, akrabalığı, sevgiyi, yardımlaşmayı, birleşmeyi, bütünleşmeyi, affetmeyi ve daha nice sayamadığım özellikleri anlatır.
Bayramlarımız iki çeşittir: Dini Bayramlar ve Milli bayramlar. Bayramlar, aynı inanç, tarih ve medeniyeti taşıyan insanların ortak sevinç ve mutluluk günleridir.
Bayram, Türkçe kökenli bir kelime olup "Kutlama, sevinç, mutluluk" anlamına gelir. İslam ve Türk kültüründe özel günleri ifade etmek için kullanılan bir terimdir. Hem dini hem de milli bayramlar için kullanılır.
Bayramlar, özel günleri ifade ettiği için bizdeki yeri ayrıdır. O günü, hasretle bekler ve neşe içinde geçmesini arzularız. Bunun için de elimizden geleni yaparız. Bayramlar, birlik, beraberlik ve dayanışma duygularımızı en üst seviyeye getirir.
İnsan, geçmişe karşı hep özlem duyan bir varlıktır. Geçmişte yaşadığı güzel günleri özler ve hep o günleri anımsar. Yoksulluk içinde de yaşasa, yokluk ve imkansızlıklar içinde de yaşasa geçmişi en güzel günleriyle hatırlar. Ve her bayramda “Nerede O eski bayramlar?” demeden kendini alamaz.
Geçmişi bir düşünün. Yaşadığınız günleri gözlerinizin önüne getirin. O zamanlar bu kadar rahat mı idiniz? Bu kadar varlık içinde mi idiniz? Bir tuşa bastığınızda dünyanın her tarafına ulaşabiliyor, bütün tanıdıklarınıza erişebiliyor muydunuz? Oysa bundan daha 10-15 yıl önce bu imkanlara sahip değildiniz. Uzakta olan bir yakınınıza ulaşmanız mümkün değildi. Yazdığınız birkaç satırlık mektup haftalarca eline ulaşmıyordu. Siz de ondan aylarca, yıllarca haber alamıyordunuz.
Günümüzde ise Dünya bir tuş kadar uzak size. Her istediğinize anında ulaşabiliyor, her istediğinizi en kısa zamanda alabiliyorsunuz. Peki o halde nedir bu “Nerede O Eski Bayramlar?” dedirten şey?
Teknolojinin T’sinin bile olmadığı yıllarda sevgi vardı, saygı vardı, hoşgörü vardı. İnsanlar birbirini seviyor, sayıyor ve birbirlerine hoşgörülü davranıyordu. Zorda olana yardım ediliyor, ihtiyacı olanların ihtiyacı gideriliyordu. Bazen imece usulü ile, bazen kişisel yardımlarla bazen de hiç bilinmeyen bir gizli el sayesinde işler oluveriyordu. “Hızır mı geldi ne?” demekten kendimizi alamıyorduk.
Ben, her bayramda 1968 yılı ve o yılllara giderim. O yıllar bizim aile için karanlık yıllardı. Yokluk ve yoksulluk yılları idi. Topraktan yapılmış, dam dediğimiz, üzeri kum ve toprakla örtülmüş kerpiçten yapılma evde kalıyorduk. Her yağmurda akar, topraklar aşınır ve ev yıkılma tehlikesi yaşardı.
Ailemin kurban kesecek maddi gücü de yoktu. Ama yine de bayramı en güzel şekliyle yaşardık. Annem, sabah erkenden kalkardı. Çayı demler iki zeytin ve bir domatesle bütün aile o kahvaltıyı yapardı. Herkese bir zeytin tanesi, bir dilim domates dahi düşmediği olurdu. Annem bize hep “Çayınızı açık için, demi az, suyu bol koyun, ekmeğinizi çok, katığınızı az alın, herkese yetsin.” derdi. Biz de hayatımız boyunca hep bu sisteme uyduk.
Kahvaltıdan sonra babamın bizler için aldığı bayramlıklarımızı giyerdik. Bu, ya renkli bir gömlek, ya da o zamanların en lüks ayakkabısı olan, plastikten yapılmış kilteli ayakkabılardı. Bakkallarda çok ucuzdu. Şimdiki çocukların asla beğenmeyip giymeyeceği ayakkabılardı. Ama biz büyük bir sevinçle giyerdik o kilteli ayakkabıları. Çünkü başka alternatifimiz yoktu.
Annem, dışarı bir ateş yakardı. Oysa kurban kesilmezdi. Çünkü bun yapmaya maddi imkan yoktu. Ama biraz sonra bayramın fazileti ortaya çıkardı. Kurban kesen tüm komşular, pay ayırıp, kurban kesmediğimiz için küçük küçük paylar getirirdi. Bu paylar, kısa sürede o kadar çoğalırdı ki, biz de kurban kesmiş gibi olurduk. İşte o paylardan kebaplar yapar yerdik. Özellikle, çaman dediğimiz, koyunun kaburga kısmını kesip olduğu gibi köze atardık. Nar gibi kızarınca ısıra ısıra büyük bir afiyetle yerdik. Ona bayılıyordum. Yanında soğan salatası, közlenmiş patlıcan, biber veya patates şahane giderdi.
Ben birkaç gün önceden “Bayramda etçik yiyeceğim, etçik!” demeyi dilime dolardım. Bayram gününe kadar bu sözü tekrar eder dururdum. Bayramdan bayrama et gören bir insan için bu deyim hiç de uydurma olmazdı doğrusu.
Karnımızı doyurduktan sonra komşulara el öpmeye giderdik. Bazen şeker, bazen de para verirlerdi. Özellikle para verilince dünya bizim olurdu. Aldığımız parayla mutlaka sinemaya gider, bir gazoz alır içerdik. Onun dışında gazoz içme şansımız hiç olmazdı. O yıllar Ankara gazozu ve Elvan adında portakal ile yapılan gazozlar vardı. Bayılırdık onları içmeye. Onları içince bayramda olduğumuzu anlıyorduk.
Bayramdan önce evlerde hazırlıklar günler öncesinden başlardı. Babalar, çocuklara bayramlık denilen kıyafetler alırdı. Bunlar bazen terzilere diktirilirdi. Zengin aileler, yoksul ailelerin çocuklarına yardım ederdi. Bazen onlara bayramlıkları alır veya kendi çocuklarının giymediği kıyafetleri verirlerdi. O bile yoksul aileler için bir sevinç kaynağı olurdu. Ama bu durum kimse tarafından yadırganmaz, hor görülmezdi. Aksine hoş karşılanır ve taktir edilirdi.
Bayramdan önce, mutlaka izaz ikramlar yapılırdı. Özellikle mahalle çocukları sevindirilir, onlara şeker, kurabiye, pasta, kek gibi yiyecekler dağıtılırdı.
Bizim, Veysel Cinkara adında bir tatlıcı komşumuz vardı. Halka tatlılar yapıp satardı. Bayramlarda çocuklara bedava dağıtırdı. Onun tatlılarının tadı bunca yıl sonra hala damaklarımdadır. Nur içinde yatsın. Çok tatlısını yedim. O nedenle her halka tatlı gördüğümde onu hatırlıyorum.
Bayramlarda caddeler dolar taşardı. Özellikle sinema bölgesi çok canlı olurdu. Sokak satıcıları bu günlerde daha fazla olurdu. Şalgam suyu, limonatalar, kovalarda satılan gazozlar hala hatıramı süslüyorlar.
Uzaklardan akrabalar gelirdi. Ailesinden uzak olanlar, bayramlarda anne babasını görmek için memlekete dönerdi. Kısaca memleket bir başka havaya bürünürdü. Hasret biter, sevgi ve mutluluk başlardı.
Uzaktan gelen misafirlere mutlaka kebaplar, kavurmalar yapılırdı. Misafir, asla aç gönderilmezdi. Menfaat kaygısı taşımazdı insanlar. Hep yardım etme, hayır işleme ve gelen misafiri mutlu etme kaygısı yaşanırdı.
Günümüzde komşu komşunun halinden anlamaz olmuş, kimse kimsenin derdini bilmez olmuş. Bayram, kısa bir sürede gelip geçiveriyor. El öpmeyle, aile kendi arasında bayramlaşma ile bayram sona eriyor.
Oysa geçmişte bayram son gününe kadar sürer, son saniyesine kadar devam ederdi…
O nedenle büyüklerimiz ağızlarını açar açmaz “Nerede O Eski Bayramlar?” diyor.
Herkese eski bayramları aratmayacak iyi bayramlar diliyorum.
Nice yıllara, mutluluk, neşe ve sevgiyle erişmenizi gönülden diliyorum…

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Nerede o eski bayramlar? Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Nerede o eski bayramlar? yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
nerede o eski bayramlar? yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Bu şiire henüz yorum yazılmamış.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL