0
Yorum
7
Beğeni
5,0
Puan
77
Okunma
Bu hayat, insanın ruhen ve bedenen yaşayan bir varlık olarak deneyimlediği bir yolculuktur; ancak bu yolculuk çoğu zaman acı, sıkıntı ve belirsizliklerle örülüdür. İnsan, yaşamı boyunca birçok zorlukla karşılaşır, çeşitli hüsranlar, kayıplar ve acılarla yüzleşmektedir.
Acaba Bu kadar derin acılarla, kayıplarla, haksızlıklarla dolu bir hayatı neden bu kadar önemsiyor ve birbirimize zulmediyoruz? Dünya hayatı neden bu kadar gaddar, sert ve acı vericidir?
Birçok felsefi doktrinler ve dini inançlar, dünya hayatının zorluklarını bir "imtihan" olarak tanımlar.
İnsanlar, yaşadıkları zorluklar aracılığıyla ruhsal olgunluğa, sabra ve gerçek anlamda kalbe ve ruha dönük bir güce ulaşmayı hedeflerler.
Bu bakış açısına göre, dünya hayatının gaddarlığı, insanın bu imtihandan geçerek kendisini geliştirmesi için bir fırsattır.
Yaşadığımız acılar, sadece bedensel değil, aynı zamanda ruhsal bir büyüme sürecinin parçasıdır.
Bu dünyada karşılaşılan gaddarlığın en önemli sebeplerinden biri, insanların birbirleriyle olan ilişkilerindeki adaletsizlikler ve haksızlıklardır.
İnsan, diğer insanlara karşı zaman zaman zalim olabilir, kendi çıkarlarını başkalarının acıları üzerinden inşa edebilir.
Toplumlar, tarih boyunca savaşlar, ön yargılar, ekonomik adaletsizlikler ve ırkçılıkla dolmuş olabilir. Her bir acı, sadece bireyin değil, tüm insanlığın içinde barındırdığı karanlık yönlerin bir yansımasıdır.
Bazen dünya, tek bir insanın ya da toplumun hataları yüzünden gaddar olabilir. İnsanlar başkalarının haklarını ihlal ettikçe, daha büyük acılar ortaya çıkar.
Diğer yandan, bazı insanların başına gelen acılar, doğrudan kendi yanlışlarından değil, daha geniş toplumsal ya da evrensel etkileşimlerden kaynaklanır.
Böylece, bireysel acılar, daha büyük bir adaletsizliğin veya sisteme karşı verilen bir mücadelenin parçası haline gelir.
Ölümler, hastalıklar ve felaketler, yaşamın sürekliliğini sağlayan doğanın bir parçası olarak görülse de, bireysel olarak bunlar acı veren ve anlaşılması zor olaylardır.
İnsan, yaşamı boyunca ölümün, hastalıkların ve felaketlerin gerçekliğiyle yüzleşir. Bu da yaşamı zorlu ve gaddar kılan bir diğer önemli faktördür.
Bu Dünya hayatı içerisinde ne kadar yükseklerde olursak olalım, ne kadar zengin olursak olalım, ne kadar büyük makamlara gelirsek gelelim. En sonunda gideceğimiz yer toprağın altıdır,
Nice firavunlar nice nemrutlar ve nice zalim ve dikdatörler gelip geçmiştir bu hayat yolundan...ama hepsinin ortak bir noktası aynı toprağın altına girmesidir..
Ama o toprağın altı bize kapalıdır maalesef.
‘’Kimine cennet bahçesinden bir bahçe olurken kimilerine de cehennem çukurundan bir çukur olmaktadır’’..
Ve bizler hayatın bu son dönemecinde her şeye rağmen huzurla uyumak ve huzurla yaşamak isterken bu sergüzeşt hayatın cenderesinde yastıklar soluğumuzu yudumlamaktadır...
5.0
100% (2)