Virüslere
ölüm 1
Günümüzde virüs denen şeyin – şey diyorum ne ise o-
Hem yararlı hem zararlı o kadar çok türü var ki!..Biz bu yazımızla
zarlılardan söz etmek istiyoruz. Ancak ,öyle bilimselliğinden söz
edecek değiliz. Kendi kavrayışımızla şöyle teğetten dokunmalı…
Biri görülmeyen, biri de görülen türleri var bu illetin;
Görülmeyenlerinin teşhisi, tedavisi artık uzman birimlerin araştırmalarıyla
mümkün olduğu halde;
Görülen türünün tanımı öyle uzun
zaman araştırmayı gözetlemeyi
gerektiriyor ama önlenmesi de ne yazık ki öyle zor ki!
Çünkü; o illetten çıkar umanların, nemalananların varlığı oldukça,
kendini daha güçlü olduğu zannıyla daha aktifleşip çevreye,; sağlam
dokulara, organlara öyle onulmaz yaralar açmakta ki…
Nemacılar dolu
bulutlarına umut bağladıklarından toprak altında yuvalanarak
işleyen kör kösnü gibi toprağı eşelemeye devam edeceklerdir.
2-
karıncalar öncüsü
fillerin ağasına;
“ senin koca ayaklıların
Bizim uşağı görmezden gelip
Çiğniyorlar; telefiyetimiz çok
Artık buna bir son versinler…
Çiğneyip, çiğneyip geçmesinler.”
Deyip yakınmış.
Fillerin ağası;
“Dikkat etmeseler ne olur, ne yapacaksınız,
ne yapabilirsiniz ki!”,aynı havayla, yukarıdan eserek…
yanıtını vermiş.
Karıncacık öfkeyle, dönmüş,
’görürsün ne yapacağımızı!” demiş içinden…
İleri gelenlerini toplamış;
Görüşmüş, tartışmışlar
şartlara göre her yoldan, her yönden kendilerini savunmaya,
gereken yerde
savaşmaya karar vermişler..
DERKEN; karıncacıklar;
Kimileri açıktan kimileri gizliden gizliye saldırıya geçmişler ki!
Kiminin burnundan girip beynini oymuş
kimilerinin altından toprağı oyup, kuyulara düşürme
kimilerinin de yedikleriyle midelerine inip, oturup;
koca koca filleri şapır, şapır devirip
öyle bir ders vermişler ki…
KİTAPLARA geçen, unutulmayan bir ders …
Ey sinekler, at kıçından kırıntılarla geçinenler;
Geleceklerinin geleceğini feda edenler…
Bu karıncalar kadar yok musunuz…
Bundan bir ders, bir ibret almaz mısınız…