- 82 Okunma
- 1 Yorum
- 2 Beğeni
Şakşakçılara Selam, Yola Devam!...
Şakşakçılara Selam, Yola Devam!
İronik bir bakış açısı:
Tiyatro sanatçılarını galeyana getirmek amacıyla seyirciler toplu halde alkış tutarlar. Bu ne demek; oyuncuları motive etmek, daha iyi eserler ortaya koymaya teşvik etmektir. Bu tür alkış tufanını ben de selamlarım ama başka bir şakşakçılık daha vardır, buna dikkat çekmek isterim.
O başka şakşakçılığın içeriğine baktığımızda buram buram menfaat koktuğunu görürüz. Şakşakçılar takımı önceden hazırlanır, “şakşaklanacak” şahıs veya şahıslar nereye giderse gitsin, şakşakçı kadro oraya taşınırlar. Konuşma yapılacak meydanda konumlanırlar ve ayalarını (avuç içlerini) alkış için hazırlarlar. Bu avuç lar, bir yandan alkışa hazırlanırken aynı anda kaşınır da. Kaşınır; çünkü şakşakçılığın bir getirisi vardır; adı paradır, makamdır veya herhangi bir imtiyazdır!
Sıradan bir vatandaş olsa bu şakşaklanacak kişi veya kişiler, inanın bana suratlarına tükürmeye bile tenezzül etmezsiniz. Şahsen ben böyle düşünüyorum; çünkü böyle niteliksiz, ahlaksız, utanmaz kişileri tükürüğüme bile layık görmem. Alkıştan ve hak edilmemiş övgülerden nemalanan bu ahlaksız; sıfır kaliteli, sıfır kabiliyetli mahlûkların ekonomik ve sosyal durumları genellikle iyidir. Daha iyi olabilmek, halk zihninde çok değerli bir insan gibi görünmek için mutlaka şakşakçı kadrolara ihtiyacı vardır. Şakşakçı kadrosu olmadan bu müptezellerin yelkenleri dolmaz; gözleri doymaz, çünkü gözleri doymayanın midesi de doymaz!
Şakşakçıların yanı sıra bir de “padişahım çok yaşa” diyen kadrolar vardır. Bu tür ahlaksızlar, pohpohlanacak zat-ı muhteremlerin gölgesi gibidirler; O nereye giderse ve nerede konuşacaksa onlar da oraya taşınırlar. Mobil şakşakçılık! İşte insanlığına ket vuran bu tür şakşakçılar hem alkış tutarlar, hem de beş para etmeyenleri süslü ve tempolu sözlerle övmeye başlarlar. Övgüler peşi sıra gelir; başarılı bir hayat hikâyesi uydurulur. Hayat hikâyelerinin içine biraz maneviyat, biraz çile ve gözyaşı ilave edilirse o insanlığı beş para etmeyen kişi veya kişiler, dinleyenlerin gözünde muhteşem bir insana dönüşüverir. Mobil şakşakçılar, bu görevlerinin karşılığını misliyle alırlar. Avuçları nasıl kaşınmasın, nasıl çatlamasın ki!
“Padişahım çok yaşa” diyen diller, kalemler, sözde akademisyenler, siyasetçiler, sanatçılar ve ellerini alkışa adayanlar, bu asrın mamulü değildir elbet. Her devrin saraylarında ortaya çıkarlar; zulmü, omuzları üzerinde ve hatta başları üstünde taşırlar. Memleketin ve halkın durumu onlar için hiç önemli değildir. Bu karakterleri silinmiş, akıllarına menfaat düğümü atılmış kişiler için geçerli olan tek şey vardır; o da kendi menfaatleridir. Sermayeleri ise yönetim destekli ve talimatlı basın-yayın-medya araçlarıdır. Geçmişte ve günümüzde bu tür şakşakçılar; nam-ı diğer dallamalar her gördüğü pisliğe konar ve izzetine layık bir şekilde o pislikten beslenirler. Bu sebeple; “asrımızın yükselen değeri olan şakşakçılığa selam, yola devam diyorum.”
YORUMLAR
Her dönem ve düzende bu şakşakcıları izledik, tanıdık ve gördük. Şakşaklananlar ve şakşakcıları dönem dönem değişse de, az veya çok her ülkede mevcutturlar. Bizim ayrıca bir farkımız daha var. "Görünmeyen sessiz şakşakcılar..." Bunlar kendilerini pek fazla ortaya sürmezler, sinsidirler ve için için hareket ederler. En tehlikeli olanlar da bunlardır. Öyle ki, bulundukları ortamda kimi satacakları belli olmayacağı gibi, bugün şakşakladıklarını bile yarın satıverirler. Bunun siyasal açıdan en yakın ve bariz örneği Kaddafi ve Saddam olaylarıdır.
Yine harika bir dille, yerinde bir konuya daha imza atmışsınız.
Tebriklerim ve en derin saygılarımla...