- 104 Okunma
- 0 Yorum
- 2 Beğeni
KIRMIZIYI SEVEN ŞEYTAN...5
Paris’in ikonik Chatelet bölgesinde hareketli barların olduğunu iş arkadaşım Mersinli Yusuf beyden duymuştum.Elbet ki gönül ister ,bu tanış olmadığım cinsellik abidesi barlara kendim gibi Türk olan bir arkadaşla gelmeyi bunu ona nasıl diyebileceğim konusunda zaten çok gerilirim. Mutluluğumun tek şahidi başka bedenler oldu lakin üçüncü kişi beni gererdi. Hadi yürek yedinin bir kaç arkadaşının seks partisine davet ettim.Yusuf yarı dindar bozması aynı zamanda beş vakit kılma havası atan biri idi; biliyorum o gibi aktiviteleri gizli yapan uyuz bir şeydi. Dön dolaş öteki tarafa bak Bingöl kığılı Kasım ağabey cinsellik konusun ona aç sizin beyninize başka bir beyin hasırı verirdi. kısaca ikisini karpuz misali kı...çını tıklatıp nasıl götüre bilirdim.
o onlardan barlardan birine biri ile geldiğimi düşündüm . Fakat bunun birde memlekete dönüşü vardı. bo.ku yedik gitti arzu dolu sırlarımın her biri olurdu.
yine iş "kel başa şimşir tarağa" kaldı. Mesaiyi bittim. Yaşadığım eve geçip önce çıplak bedenimin üzerine bolca yağ esans kokular sürüp; popo mu dikleştiren takma götümü takmıştım. ve üstüne ince saten kırmızı bir elbise giyindim.
Sıra ayakkabılarıma geldi.kırmızı topuklu ayakkabılarım oyunumun baş kahramanıydı tıpkı ince file çoraplarım gibi.
Asıl meseleye gelince tek gitme konusunda iç sesim beni iknası çok uzun sürmedi de. o barların koydukların koydukları çok garip bir kural varmış. İlk duyunca bende şöyle gözlerimi söyleyen kişiye sabitleyip "yok canım daha neler" demiş ve çok şaşırıp gülmüştüm. O bar gibi yani benzerlerinden geçen kurallar çok enteresandı. Bakın ilk birini sayıyorum parmak arası terlik giymek yasaktı evet evet doğru duydunuz parmak arası terlik giyinmek yasak yani hamile 18- yaş altı ve yasaklı madde bunların dışında çok şey duymuştum. Ama parmak arası terliğin yasak oluşunun şöyle nedenden olabilir diye düşündüm. Bar çıkışında alkolün verdiği sarhoşlukla barda parmak arası terlik toplamak zor olur düşüncesinden de olabilirlerdi. Az daha unutuyordum spor giyimde yasakların arasında yani kısaca Adem baba; Hava ana gibi tak önüne bir üzüm yaprağı barın kapısın çal demişler. İçkinin cinselliğin hoş koktuğu bu eğlence mekanların da diyeceksiniz yanınıza olması gereken nedir? İki şey pasaportun ve kimliğiniz elbet ki.
Aşk hayatıma göre İş hayatım burada o kadar hızlı ilerlemekte ki ben bile o hızına yetişemiyorum.. Kendim olan boş zamanlarımı heybeme koyup kırmızının çokça kullanıldığı giyim mağazalarının ışıltısı bol vitrinlerinin önün geçip saatlerce inceliyorum. Ana baba öğretisi her ne varsa geride bırakmış ve çıplaklığı özgürleştiren farklı bir ülkede yaşıyorum.
Yani kısaca tanış birinin benim yaptığım yapacak çılgınlıkları görüp birine söyleyebilirler korkum yok denecek kadar azdı.
Alkollü vakitten önce içer bir erkekle diz dize oturmayı bitişik yastıklardan uyumayı asla ret etmezdim.
Duvarda asık suratlı saatlerin nerede durup nerede durmadıklarını ilgim çekmiyordu. Bir incelik gerektiren ve o dünyanın içerisin de her şeyi eş zamanda yapabiliyordum.
Ve vücudumun bez parçalarına sarılan özel kısımları açık olması biraz daha belirgin görülmelerine sağlamam dişiliğimi ortaya çıkarmıştım.
Göğsümün ortasına her gece olmasa da hafta sonlar bir erkeğin göğüsleri dilinin ucu sürtünüp duruyordu.
Bazen hayallerimin sürüklediği atkısını pembe paltosunu giyinmiş küçük bir kız çocuğuyum.
Ve bütün şehrin sokaklarına lapa lapa kar yağmış öncelikle ayaklarımın altın mırıldanan kar tanelerini seviyor, hata bazen bile bile kendimi yere atıp karın ayaklarımın altında mırıldama sesini daha yakından dinliyorum.
Ve sonra karşı evlerden ben yaşlarında iki yaramaz çocuk çıkıyor. Önce benim ayaklarımın altında mırıldanması gereken karları ezercesine basıyorlar. Yaramazlığın bedenlerinde ki akan kanı hareketlendirmiş ve Avuçlarında kar toplayıp bütün bedenime hedef alıyorlar. Ben ise o avuçlarımın içinde yuvarladığım kar toplarını başına, meme uçlarına. poposunun üzerinde yuvarlandırıp yere düşüyordum
Artık bir öldüm taklidi yapmanın zamanım geldi de geçiyordu. Sırt üstü karların üzerine uzanmış göz bebeklerimde gökyüzü yaraları açık hasta bir savaşçı. Bütün parmakları gözlerimin önüne dikip onun bende ki uzaklığını hesaplıyorum. Bir ölüm sessizliği oluşan şu kalbimin ve bu savaşların sebebi ben değilim…
Gecenin bir kadının hayrına karardığını düşünüp bedenimle yolculuk etmeye keşfetmeye hiç utanmıyorum. İstiyorum ki parmak uçlarımın arasında ıslanan vajinamın onun parmakları arasında ıslaklığını ilan etsin ve tek hedefim var genelevde erkekliğini tanımaya çalışan delikanlılar gibi sevişeceğim adam için sıraya giriyorum.
Hemcinslerimle sır kapma savaşım sonrası ve bana bir numara veriliyor. Çok büyük işlerdir. Cinsellik havaları ile tahta bir merdivende ayaklarımı üzerinde beden ağırlığını alıp elimde ki numaraya göre odanın kapısını çalıyorum
Ve o kapının açılması gerek ama korkuyorum kalp atışlarım unutkan olduklarını düşünür oluyorum ve odanın kapısını çalan avuçlarımın içinde mum bir heykelcik erir ve pul pul yere düşürüyorum.
Avına yaklaşan aslan misali her şeyi kendi bileğimin hakkı ile almakla işe başlıyorum Odanın içinde çok kullanımlık iki buz mavisi sandalye ve sırada bir yatak vardı. O yatağının üzerinde ki kadının fiziksel özellik inanılmaz kof ve vajinasın da bir dinamit patlamış ve kalçalarında oluşan göz göz morluklar durmak da.
Kadının sade sevişmesi onun amacını gösterse de. Elbet para ve kirli pazarlıkları getirir. Sıra iki bedenin asimetrik duruşlarına geliyordu. Benim tiksintim başka başka dudakların öperekten onun teninde bıraktığı ıslaklıktı.
Sonra bozduğum düşümü ödül olarak kocaman kâğıt paralar elime verildi. O paraları sayıp sayıp katlamaya sürem yoktu ellerimin ortasında parçalanmış bir ceylan leşi durmak da. Para bir koca; bir sorun ve ceplerime sığmamasına sinirlenip şimdi bozuklulukları elden çıkamam gerekiyordu.
Allah yardım etti diyelim o bozukluklar iki adım ötemde dilenen başka kadının avuçlarına bırakıp gidebilirim, fikrine sıcak baktığım vakit. Tekrar soğuk bir yüz ifadesi ile öncelik benim bu hayatta benim dedim...
Evet, günlerdir bir lokma boğazında geçmeyen beni düşünüp sokak aralarında ellerime paltomun ceplerine sızdırıp insanlar kaldırımların üzerine, geliş güzel konulan büfe, lokanta masalarına çarpa çarpa ilerledim.
birileri arkasında Kahraman koşar ve sonrası tahmin etiğiniz gibi burun buruna gelir bir çıkmaz sokakla onun bütün kaçışı kendine olur.. Benimde ona yakın kaçışım ve karşımda bir çıkmaz sokaktan fazlası bir dağ var..
Ama geriye dönmek en çok zaman kaybıdır. bir şeyi yeniden yeniden tanımak hoşuma da gitmek zorunda.
Kararımı tekrarı ile bozup geldiği sokakları gözlerini kör edip geçtim.
Sorsalar mis kokuları narin boyun ve göğü arasına sürülen ve kumaşların enine boyuna parçalanan Fransa da ne işi var. İşte filmlerde romanlara konu olacak hikâyem böyle
Kırmızı renkle ve çifte kavrulmuş fıstıklı lokumla birebir tanışıklığıma gelince usul usul size sırayla anlatayım. İnanışlarını başkalarının inanışlarından uzak tutan kadınlarından biriyim. Evet, fikrimce kırmızı şeytanın yürürken; Cebinde düşürdüğü bir ateş parçasıdır. Kimi insana görünmezken kiminin de başının tatlı belası olur. Erkeğin yaradılışı su kadının işte bu yüzden ateştir. Kadınlık bir kırmızının benzeri ayakkabı, elbise, iç çamaşırı ve dudaklarını daha çekici kılan ruju olmuştur.
Kırmızıya yabancı biri değilim evet çok kere yunan mitolojisinin tanrıcılık oynayan karakterler den rol çaldım. Buda beni kırmızının asaletinin çok ürkütücü bazen de iç gösteren noktalara götürmesine sebep oldu. B
En şeytanlığa bilek sıyırmış ve ilerisini berisinin yaratığı kafa karışıklığını daha doğrusu tınlamıyorum.
İnsanların kırmızıya genel bakışları değişkendir seksi bir iç çamaşırın kesin ve kesin rengi kırmızı olmalıdır. Yani sevişirken bir kadının bedenini üzerinde sıyrılan o kırmızı iç çamaşırın daha bir iştah açar ve konuyu çok dağıtmaya girmeyim kırmızı fahişe hislerin rengi deyip çıkayım işin içinden.
Bir küçük mumluk kutusuna koyduğum çifte kavrulmuş lokuma gelince küçük bir ilçede yaşıyor ve on yedi yaşına yeni girmiş bir köy kızıyım. Cinselliğin biz kadınlar açısında rahat konuşulacak bir ortamı yoktu; ya da vardı. Ben bu konuların çok meraklısı olmadığım için kimse tek kelime yanımda etmezdi.
Ta ki biçki dikiş kursunda Nihal isminde bir kız arkadaşım olunca. Onun babaannesi Nar Türkçeleşmiş hali "Narhanım" bir ermeni kızıydı. Bizden çok farklı bir kadın olduğunu ilk evlerine davet edildiği gün anlamıştım. .kadın seksene merdiven dayamış kendi köşesinde otururken müthiş alımlı ve aynen bir kraliçe arı gibi durmaktaydı.
Bizi gelişimizden beri gözaltında süzüyordu. Bizim gençlik hallerimize bir uzun uzun iç çekmesi kim bilir hangi güzel anısına götürmüştür.
İnce bir iniltiye benzeyen sesini az biraz yükseltip bize kızlar beri bakın ne diyeceğim size "erkek milleti yatırım yaptığı kadını sever onların en can alıcı noktasına parmak basın ve o parmak ya altın olur; yâda odun olur".karşı cinsilik muhabbetten sıkılıyorduk ya genciz daha bir gizemli aşkların peşindeyiz Narhanımı oturma odasında bırakıp Nihal ile
İlk önce Nihal’ın odası sonra babaannesinin odasına geçtik. Demir bir karyola ipek mavi bir örtü ile donatılmış bir kadının olmazsa olmazı nakışlı tahta sandığı ilk gözüm ilişince. Bir heyecanlanmış acaba içinde neler olabileceği merak edip hafif bir parmak uçlarıma yalattım sandığa takılı kaldı gözlerim
Nihal benim sandığa dikkat kesilmemi anlamış ve "dur az açayım bak babaannemin sandığının için neler var "dedi "hop sandığın nakışlı kapağını boşluğa yükselti.
Bembeyaz bohçaların içine sarılmış kumaş ve danteller dışında. Çok büyük olmayan tahta bir kutu duruyordu. Onun içinde iğne iplik olacağı fikrimi çürüten Nihal kutuyu alıp babaannesinin yatağının kıyısına koca poposun’u yerleştirmişti. Sır kutunun açılmasını izleyen gözlerim güzel bir şekilde dizilmiş çifte kavrulmuş fıstıklı güllü lokumları görünce bir anlama vermeyen yüz ifadesine büründü yüzüm.
Bizim süper babaanne çok zeki bir kadın eşi rahmetli İlker amca yakışıklı bir adamış ve başka kadınlara gönül kaymasın diye kocasını böyle tatlı komasına sokan bir çözüm bulmuş
Ve eşini mutlu etmek için lokumların sayısı onların her gece ilişkiye girdiklerinin sayısına göre temel alınırmış
vaaaaaaay! Ve her ay sonun" sana bu kadar cinsellik yaşattım hadi ver bunun altın karşılığını "dermiş
Bende o günden sonra çantamın bir kenarında çifte kavrulmuş lokumları hazır tutup tabi Nihal’nin babaannesi gibi vajinamın üzerinde yalatarak eriten bir erkek bulmam konusunda Nihal’ın babaannesi gibi benimde az buçuk deliliklerim olmadı değil. Gizli sevişmenin doruklarını fena tırmandırdığım doğulu iş adam sevgilimin tekrar hayata dönmesi için verdiğim suni teneffüsleri hiç unutamam
Bana direk Allah’ın huzurunda onun eşi olmamı istemesine verdiğim cevap aynen şu olmuştu."yürü git Allah’ın işi gücü yok da. Senin ve benim bedensel afişteliğine şahitlik edecek "deyince bedenimin üzerine kapaklanıp savaştı savaştı sonra yığılıp kalmasını hatırlattı yaaa!
Özelikle yaradılışından ötürü diğer canlılara göre birinin şahitliğini isteseydi tüm sevişmeleri öncelik insanın bu durumda ki gibi her halde olmazdı. …
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.