Kıssalardan hisseler 11
... Nüfusun çoğunluğu kırsalında yaşar ve tarım ağırlıklı bir hayat hüküm sürerken
aileler için erkek çocuk çok kıymetli idi. Rahmetli babaannem "oğlun olsun,
İsterse kapıyı sırtınla açsın" derdi. Elbette evlat ayrımı doğru değil ama ocağı tüttürecek
İşleri çekip çevirecek erkek çocuk, hatta birden fazla olursa
çok daha iyi olur diye yaygın bir anlayış vardı, toplumda.
... Eski Türklerde çadırı bekleyecek, sahip çıkacak en küçük erkek çocuğun
yeri başka imiş. Büyükler evlenir, en sonunda küçük çocuk anne babasının yanında kalır,
onlara bakarmış. Bu yüzden bir nebze, kayrılır, hatta şımartılmış.Baba sabah erkenden çocuklarını toplamış,
tarlaya gidecekler, fakat küçük oğlu ortada yok. Gidip bakmış, ne görsün,
oğlanın ayağı sarılı yatakta yatıyor. Endişeli bir ifade ile "Oğlum
ayağına ne oldu" diye sorar. Çocuk da nazlanarak
"sorma baba burkuldu, çok ağrıyor, bu gün dinleyim,
yarın iyileşirim, işe gelirim" demiş. Yarın, öbür gün derken oğlan
işi abartmış. Baba da durumdan şüphelenmiş, oğlu uyurken ayagındaki
bezi çözmüş, ne görsün ayağında hiçbir sorun yok. Oğluna bir ders vermek istemiş.
Sargı bezini diğer ayağına bağlamış. Oğlan uyanınca kafası karışık bir vaziyette diğer ayağına doğru topallamaya başlayınca babası "oğlum ayağın nasıl, iyileşmedi galiba seni bir doktora gösterelim" deyince,
oglan "gerek yok baba, bir kaç güne kadar iyileşirim" deyip, diğer ayağına doğru
aksak bir şekilde yürümeye başlamış. Baba durumu anlamış ve bezi sökmesi gerektiğini,
herşeyin farkında olduğunu kibarca anlatmış.
... Evet çocuklarımızı çok seviyoruz, onların en iyi şekilde yetişmesini istiyoruz.
Ancak zamanında atılmayan bir tokat (mecazi anlamda, yoksa şiddete karşıyız)
belki de onların hırsız, katil gibi çok kötü yollara girmesine yol açabilir.
... Sağlıcakla kalın.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.