- 31 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Ahmet Efendi ve Ailesi
Herhangi bir genç, bir ihtiyara yaşından dolayı hürmet ederse, Allah da ihtiyarlığında ona hizmet edecek kimseler lütfeder.
Hz Muhammed Sav
En sonunda beklediği mevsim gelmişti her tarafta caddeler pırıl pırıldı yağmur yerleri temizlemiş karın son kalıntılarıda açan güneşin o insanı ısıtan ışınlarıyla birlikte ortadan kalkmıştı pencerenin perdesini araladığında dışarıda oynayan çocukların seyrine daldı güneş adeta insanların içini ısıtıyordu işte bu mevsim ilk bahardı tüm çocuklar sevinç içindeydi
Hayır ve kariyetle böyle güzel bir havada kesinlikle evde oturamazdı her dakikası mukaddes ve her saniyesi değerliydi o da zamanını en iyi şekilde değerlendirmeye karar verdi babası Ahmet efendi sert bir adamdı All babasına baktı o da tüm arkadaşları gibi dışarıda koşup oynamalı
Göklerde uçurtma uçurtmalıydı evde kalıp dünyaya bir kez de olsun penceresini açıp seyretmeyen insan kendini çabuk kuruturdu Alinin evde oturup kurumaya hiç niyete yoktu ilkbaharın getirdiği neşe ile babasının yanına koştu ve babasından aldığı izin ile evden ayrıldı arkadaşları ile buluştu ve Ankaranın parklarından birinde arkadaşları ile buluşarak elinde kames topu ile futbol maçı yapmak için toplandılar işte ilkbahar bizim memlekette güneşin insanı ısıtan ışınların çocukların gözündeki neşe ve küçük çocukların dahi birlikte bir şeyler yapma ve paylaşma isteği ile başlıyordu
İnsanlar dört mevsim gibiydi bünyesinde ne kadar çok acıyı bir arada bulundururdu ve her iş her nesne her mevsim zamanında yaşanırsa güzeldi Ahmet efendi yaşadığı ömür miktarınca haksızlık görmüş 7 evlât babasıydı 2 kız 5 oğlan sahibi emekli bir polisti en büyük oğlu
Murat gazetecilik bölümünden mezun olmuş haber için belkide insanlara moral olsun diye tek bir insana yardım edebilme düşüncesi ile babasının tüm ısmarlarına gelerek ortadoğuya savaşın tam merkezine Filistine doğru yola çıkmıştı burası savaşın tam merkeziydi çocukların okullarına bombalar yağarken hangi çocuk bu bomba sesine alışabilirdiki Ahmet efendi her gün çocukları için dua ediyordu peki diğer yetim kalan çocuklara kim dua edecekti hani dedikya her mevsim zamanında yaşanırsa güzel olur diye oysaki Filistin de herkesin görmezden geldiği bu ülkede hiç kimse 4 mevsimi göremezdi ölüm Yüce Allahtan geldiği zaman elbette haktı peki yapılan haksızlıklar ölen dayelerin anaların feryatlarını kim duyacak o tankların altında ezilen bebeklerin küçücük cesetlerini hangi insan çıkartmaya cesaret edecekti
Sıcacık ekmek kokusu insanın gülmesi için yeterli olmalıydı Ahmet efendinin büyük oğlu Murat arabasını gazzede yıkık bir dükkanın önünde durdurdu ve bugün haberini yapacağı Halit dedenin ziyaretine gitmek Halit dedenin yetim kalan torunlarını güldürmek için sıcak bir ekmek yaptırdı ve yola koyuldu öyle değil mi insanların çocukların yüzünü güldürmek için hediye bahaneydi bir tatlı yüz bir güleryüz yeterliydi iş ki insan söylemesini acıyı teselli etmesini bilsin 2 sene önce İsrail gazze savaşında Halit dede büyük oğlu ile gelinini kaybetmişti ancak yüzünden gülümseme eksik olmuyor benim oğlum ile o güzelim gelinim şehit oldu diyerek Yüce Allaha şükür ve hamd ediyordu yaşı 75 ti Halit dedenin ve onu tüm zalimlere karşı ayakta tutan Allah cc ye olan teslimiyetidi gözü önünde çocuklar ölmüş İsrailli askerler evlerin üzerine ateş açmış o gün filistinde 25 kişi can verip Rablerine Şehitlik mertebesine varıp sanki bir kuş olup süzülmüşlerdi ve Halit dede tam bir teslimiyet abidesiydi
Ahmet efendi neler görmemiştiki Şu Türkiyede yaşadığı müddetçe katledilen gazeteciler yanıp kül olan insanlar suçsuz yere hapiste yatan insanlar devlet malını yiyip domuzlaşanlar işte bu yönüyle Türkiye tam bir haksızlıklar ülkesiydi öyle değilmi yaşadığı gazetecilik hayatında neler görmemişti ki kaç gazeteci katledildi Sabahattin Ali uğur mumcu metin Göktepe bunların sadece bir kaçıydı
Bugün ise hiç bir olay değişmemiş sadece en aza indirilmişti hapiste yatan herkese suçlu diyebilirmiydik adaletsizlik ile kurulan iktidarlar uzun ömürlü olurmuydu Ahmet bey ilk nasihati her zaman kendine ederdi çünkü kendine hükmü geçmeyen insan başkasına söz dinletemezdi Ve içinden söylenmeye başladı bir millet neyi haketmişse o şekilde yönetilir ilk önce kendimiz değişelim güzelleşelim ki güzellik istemeye hakkımız olsun insanların içinde kötülük kalıntısı varsa kötü idareciler tarafından yönetilirler evet şu güzel ülkem Türkiye denizinin mavisi ovalarının yeşili o güzel insanlarıyla cennetten bir köşe ama idama götürülen ve asılan liderleri gençleri ile tam bir haksızlıklar ülkesidir peki biz haksızlıkları düzeltmek için ne yaptık sadece o asılan insanları seyrettik diyerek gazetesini kapattı bugün Ahmet efendi çok sevinçliydi bir ilkbahar havası vardı ve akşamleyin çocukları gelecekti
Dünyanın neresinde olursanız olun ister en haksızlık yapılan yeri yada cennetten bir köşesi olsun insan konuşmak içindekileri paylaşmak isterdi bu yüzden insanın bir dosta ve aileye ihtiyacı olurdu işte Ahmet Efendi ailesine değer veren onlarla zaman geçiren bir insandı Ahmet efendi o gün sabah erkenden uyandı ancak onun büyük bir eksiği vardı yattığı yatak nereden baksanız 10 yıldır boştu Ahmet usta 10 yıldır tek başına yaşıyordu çünkü hanımını 10 yıl önce toprağa vermiş yalnız başına yaşıyordu yalnız başına yaşasa ve arada bir of çekip kederlensede yaşamın tesellisini çocuklarında buluyordu o gün sabah erkenden uyandı usta bir aşçı gibi yemekleri hazırlamaya koyuldu her ne kadar evde yemekleri hanımlar hazırlamaya aslında nice aşçı başımız vardıki hepsi erkekti ve Ahmet usta yalnız kaldığı günden hiç bir usta aşçı Ahmet ustanın yemekleriyle yarışamaz çocukları gelecek diye erkenden hazırlıklara başladı etrafı temizledi güler yüzünede doyum olmazdı bizim ihtiyarın çocuklarına bir sofra hazırladı ki bir görseniz dillere destan yalnız tek bir sandalyeyi boş bıraktı bu eşi sultan hanımın sandalyesiydi bu boş sandalyeye baktıkça çocuklar ve Ahmet efendi annelerini hiç unutmaz onun hatırasını hep hatırlarlardı
Artık yıllar geçmiş Ahmet ustanın eşinin ölümünden 15 yıl geçmişti Ahmet usta eşini bir kez olsun bile unutmamıştı o gün gene herkes Ahmet ustanın çevresinde toplandığı sofrada buruk bir acı vardı Ahmet usta her ne kadar torunlarının büyüdüğünü görmeyi çok istesede eşi sultan hanımın yanında olmasını çocuklarıyla birlikte ne çok görmek isterdi Ahmet usta çocuklarını yolcu ettikten sonra güzel bir uykuya daldı ve rüyalarda buluşuruz der gibi eşi yemyeşil bir bahçede onu yanına davet ediyordu sabah ezanıyla kalkan Ahmet ustanın saçları ağırlaşmış ak düşmüştü alnına o gün abdestini aldı aynanın karşısında aklaşan ömrünü geçen yıllarını seyretti ve namazını kıldıktan sonra raftaki Kuraanı kalbine indirdi yavaş yavaş Kuraanı okuyup nasip almaya gayret etti Ahmet amcamız koca bir 70 yıl devirmiş ömrün 15 yılı kimsesiz sultan hanımsız geçmiş bu onun gönlünü biraz daha yormuş genede yorgunluğunu çocuklarına hissettirmemişti üzerinde yılların yorgunluğu olsada güler yüzünü tatlı dilini kimseden eksik etmezdi Kuraanı kendine rehber eyleyenlerden dili dualı gönlü dualı bir amcamızdı o gün Kuraanı belkide son kez okuyordu kavuşmalar mahşere kalmış birazdan çok saygı ve hürmet duyduğu Gönül eşi Hayat arkadaşı sultan hanıma kavuşacaktı Ahmet amcadan 5 çocuk 8 torun kaldı Allah Rahmet eylesin
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.