Kıssadan hisseler
Rahmetli dedemden bir alıntı paylaşmak istiyorum.
Dedem okuma yazma bilmeyen biriydi. Fakat çok bilgili, donanımlı, adeta
ayaklı kültür hazinesi idi. Eskiden köylerde baytar, veteriner bulunmadığından,
şap, kurbağacık, çeşitli tırnak hastalıklarında dedemden yardım isterlerdi. Tahtadan yaba,
digren, sırgı, sürgü, söğüt dallarından sepet, keleter gibi tarım işlerinde kullanılan araçlarını yapar, konu komşuya
parasız verirdi.
Uzun kış gecelerinde ocağın başına oturulur, çeşitli hikayeler, masallar, destanlar
başlarından geçen ilginç anılar anlatılır, sesi güzel olanlar şarkılar, türküler, ilahiler söyler, hoşca
vakit geçirilirmiş. Orta Asya’dan getirilen bu güzel gelenek sayesinde
kadim Türk kültürü yeni nesillere aktarılırmış. İşte dedem de bu birikimini bize
ata erkil aile yapısı içerisinde, hoş bu gün kalmadı, bizlere torunlarına aktardı.
Anlattıklarının bazılarının da Dede Korkut destanlarından alıntılar olduğunu liseye
gittiğimde fark ettim.
Bu gün bir kıssadan hisse ile dedemi, rahmetle yadetemek istiyorum.
...ALIN TERİ...
Olay varlıklı bir ailede geçiyor. Baba evin tek oğluna bonkör davranıp, her gün
hatırı sayılır bir miktarda harçlık verirmiş. Ancak oğlan çok şımartıldığı
için hiç bir zaman verilen miktarı beğenmeyip mırın kırın söyleniyormuş.
Baba bu durumdan rahatsızlık duyuyor,nasıl bir
çözüm bulabilirim diye kafa yoruyormuş. Bir gün oğlunu çağırıp
"oğlum sana bir günlüğüne bir iş buldum, kazandığın yevmiye de
senin olacak" demiş. Oğlanın pek hoşuna gitmese de
çaresiz işe gitmiş, akşama kadar oflaya puflaya çalışmış.
Akşam olunca parasını alıp, yorgun argın eve dönmüş.
Baba oğlunu kapıda karşılamış, " oğlum hani bakayım, bu gün ne kadar para kazandın"
elinden parayı almış, " koca gün bu para için mi
çalıştın" deyip, parayı atar gibi yapmış. Oğlu ani
bir refleksle babasının ellerine sarılarak " baba ne
yapıyorsun, ben bu para için koca gün çalıştım, alın teri döktüm,
akşama kadar canım çıktı" demiş
Sonuç olarak hazır bulunan, emek vermeden
elde edinilen hiç birşeyin kıymeti bilinmiyor. Evet
çocuklarımızı çok seviyoruz, bizde olmayanların çoğu onlarda
olsun istiyoruz, biz görmedik, onlar görsün istiyoruz.
Hepsi tamam, ama çok abartmayalım, iyilik yapalım
derken onları hazıra alıştırmayalım. Kahvaltısını
annesi yediren, meyvesini kendisi soyamayan çocuklar
yetiştirip, ülkemizin geleceğini nasıl olup da yeni nesillere teslim edeceğiz.
Sağlıcakla kalın...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.