- 191 Okunma
- 2 Yorum
- 7 Beğeni
dip not
can evimden
Z
geri dönüşümsüz çağrılarım;
...
soluğumun istemsiz yolculuğunda kayboluyor, kimse duymuyor sesimin eridiği çöllerin
vefasızlığını yağmura
çığırtkan kuşlardan öğrendim,kollarımda derman kalmamış sarılmak için hasretin öğütüldüğü
soğuk duvarlarda
beni bana sorgulatmayı öğreten tüm kederlerim, nasılda tutundunuz yüreğimingelincik kırmızısı en ince duvarlarına
taş mabedin yosun tutmuş şiirlerinde dolaşan ruhumun sizılarına katıyorum gözyaşımın hasretle
öğütülümüş tuzunu
sebepsiz bir fırtınanın kırılmış dükülmüş umut mavisi göğünden yıldızlar toplamak için mi ayaza teslim ettim ellerimi...
ateşin göbeğinden çekip aldım dualarımı, red edilmesin diye son kırıntıları - bin gün sustum- binbir güne sabır ekledim
yaralarını kendi iyileştiren boğumcuk çiçeğinin özünden derledim şifayı, yoğurdum göğüs çeperimin ,son
sevgi yurdunda...
kırık kopçuk cümlelere yeşiller, allar serdim, morundan vazgeçmeyen bir şarkının dudaklarımda biriken sancısına sarıldım...
yine sen zincirlenmiş bir pas kalesinde uyuyan mahkumsun dedi rüyamin delisi, çığlığıma geceyi döşedi,gözlerime karanlığı...
aklımın kuytularında sakladım
aklımın sabit kuşları da biliyor
ok saplanmış bir düşün kanadında kalan mut ,gider döner, gider söver gider yine de sever...
dip not;
sonsuzluk oyunu içinde yek savas ömrümüz, bil ki yenileceğiz...
YILDI
YORUMLAR
Umut mavisi gökten yıldızlar toplamaksa amaç; o elleri ayaza teslim etmeye değer bence… Umudu içimizde yeşertecek her şeye değer… Biraz üşümeyi göze alabilmeli, sonunda umut varsa…
Harika bir yazıydı. Şiir gibi, ruhumuzu tatlı tatlı okşayarak akıp gitti sözcükler.
Kaleminize, yüreğinize sağlık… Sevgiler…
Dip not'ların listesi daha da uzayabilir dilersek. Çünkü vurdum duymaz olamıyor duyarlı insanlar. Görmezden, duymazdan da gelinmiyor sapasağlam değilken üzerinde yürüdüğümüz zemin...
Kendi bireysel objektifimizle gözlemlediğimiz, algıladığımız dış etkenler ki, derin izler bırakıp fır dönerler içimizde.
Dahi öngörüp de değiştiremediklerimiz, dahi düş kırgınlıklarımız, tenimize yapışan dikenleriyle... İşte, böyle zorlanıyor belleğin mekanı...
Her şeye rağmen, iyi ki duygular hala işlevini görüyor ve sözcüklerle somutlaşıyor, ifade edilebiliyor çarpıklıklar, köhne yapılar, kemirgen tufaflıklar.
Etkili ve iyiydi, sevgili Yıldız hanım,
Tebrikler, sevgiler çokça.