Sevgili Dünyevi
Dünyevi çok fazla geriye gitme zamanda. Zaman da yok mekan da yok sana.
Ne Antik Uygarlıklara açılan kapılar olan Göbekli Tepelerin ne Sümer’in ne Mısır, İnka, Aztek Piramitlerinin, ne de İngiltredeki Stonehenge’nin ve Orta Asya’da Türk Yurdundaki Yenisey ve Göktürk Yazıtlarının ve dahi Nuh, İbrahim, Musa İsa ve Muhammedin ki kaldı ki ne de Teomanın, Metenin ve dahi Sekçukiden Tuğrul ve Çağrının ne de Osmanlıdan Osman, Orhan, Murat, Mehmet, Selim, Süleyman ve dahi Abdulhamid’in ki kaldı ki Mustafa, İsmet ve dahi sonrasının ve dahi onlara verilen unvan, iz, nişan ve diğer adların gününe zerre faydası yok demeyelim, ancak yok.
Fikir, inanç ve kültürün ve dahi hayalin gerçekliğin ölümlü dünyasında bir anlık içten sevgi dolu bakışın ve dahi insanın birbirine karşı hürmetinin yanında değeri yok demeyelim, ancak yok.
Kitabi anlatının, duyumsal uzanımın senin zihin ve gönül dünyanda ehemmiyeti yok demeyelim, ancak yok.
Sevgili Dünyevi;
Bir dağ köyü ve ova köyünün kesiştiği ve sürgit devam eden şehirleşme yaşantında gelip geçirdiğin zamanda, edindiğin, didindiğin, düşündüğünün ve dahi hareketlerinin ve dahi sözlerinin kendine olmadığı gibi kimseye de bir faydası yok demeyelim, ancak yok.
Kendi ben yargılarının ve dahi diğeri olan sen, o, biz, siz ve onların yargılarının sonsuzluk karşısında bir önemi yok demeyelim, ancak yok.
İnsandır mağarada, çadırda, taş evlerde, ahşap evlerde, beton ve dahi çelik evlerde kendini dış olan doğaya karşı korumaya çalışır. İnsan kendini vahşi hayvanlara, böceklere karşı, zehirli bitkilere değin korumaktan ziyade kendi türü olan diğerine karşı korumaya çalışır.
İnsan, insana hayal veren görüntülerin, anlatıların ve dahi günümüz videolarındaki tiyatro dizi ve sinemalardaki her türlü renkten ve konudan yoğrulan şekil, ahenk, düzen ve kaosun yanında huzurun, bilincin ve gönül sesinin yoğurduğu bir işleyişten korumaya çalışır.
İnsan kendini, yanındakileri, sevenlerini ve sevdiklerini korumaya çalışır.
Sevgili Dünyevi,
Sana ne dense faydası ve ehemmiyeti yok demeyelim, ancak yok. Filozofun, şamanın, gerçekse peygamberlerin, ozan ve dahi şair ve yazarların sana bir faydası yok demeyelim, ancak yok.
Sen yokluğun içini dışını ve arasını doldurduğu boşluktaki bir ruh gibisin demeyelim, ancak öylesin. Seni tanımlamanın imkanı yok demeyelim, ancak yok.
Sesten, görüntüden ve histen ibaret olmanın yanında etin ve kemiğin senin nezdinde bir ehemmiyeti yok demeyelim, ancak yok.
Yaşamaya çalıştığın, alıp vermeye alıştığın nefesin, yürüdüğün, düştüğün, kalktığın ve dahi uçtuğun ve dahi sükut kestiğin hiçbir çığlığın bile sana bir faydası yok demeyelim, ancak yok.
Sevgili Dünyevi,
Gerçek ki sen yoksun, yokluğunun ulaştığı sınırın başlangıcı ve bitiminin kimseye ve dahi kendine faydası yok demeyelim, ancak yok. Gerçekliğin değiştiği, hayalin bulandığı her anda hissettiğin ızdırabın bir bitimi yok demeyelim, ancak yok.
Eksiksin ve hep eksik kalacaksın, asla ve kat’a bütün olamayacaksın.
Sevgili Dünyevi,
Bilmenin, bulmanın, ölme ve olmanın ve de bilmemenin, bulmamanın, ölmemenin ve olmamanın yanı başında gözündeki yüzündeki ve içindeki tüm tebessümlerin sana aşk olsun. Izırabın, acın, kahrın sana aşk olsun. Aşk ile dur, aşk ile kal, aşk ile git. Aşkın da sende bir ehemmiyeti yok demeyelim, ancak yok.
Sevgili Dünyevi,
Ne yapacağım ben seninle inan ki ne bir fikrim ne bir hissim ne bir gerçekliğim ve de hayalim yok ki yok. Yokluğuna aşk olsun. Varlığına selam saygı ve hürmet olsun.
Haydi güneşi söndür artık. En sevdiklerine emanet ol.
Unutmadan Dünyevi, varsa ne Tanrı’nın ne de Allah’ın ve de benzer ve türevlerindeki anlatılar sana aşk olsun diyeyim, daha ne diyeyim.
Haydi artık yalnızlığını doya doya yaşa, aşk olsun sana yaşadığın, yaşayacağın ne varsa ve de ne yoksa. Aşk olsun sana dostum, arkadaşım, sevgilim, umudum ve dahi hayalim aşk olsun sana.
Haydi yıldızları uğurla artık, uğurlar olsun sana Dünyevi, aşk olsun sana Dünyevi. Aşk olsun.
Y
YORUMLAR
öncelikle anasayfada bir şiirinize rastladım. sonra birkaç şiirinizi okudum. güçlü bir kaleminiz var. ancak şiirlerinizde bana dokunan bir şeyler oldu bir kaç muhalif kelam etmek istesem de vazgeçtim. derken yazınıza rastladım. güçlü ve samimi. ve çok etkileyici.
selam etmeden geçemedim.
Yinsani
pardon Yunus Dolab'a yazmıştı.. Dolap dediği de değirmen ...
konu konuyu açar..
şu şiiri bulayım da anı olarak kalsın sayfada, elbet bir gün er ya da geç gideceğüz....
Benim adım dertli dolap
Dolap niçin inilersin
Derdim vardır inilerim
Ben Mevla'ya âşık oldum
Anın için inilerim
Benim adım dertli dolap
Suyum akar yalap yalap
Böyle emreylemiş Çalap
Derdim vardır inilerim
Beni bir dağda buldular
Kolum kanadım yoldular
Dolaba layık gördüler
Derdim vardır inilerim
Ben bir dağın ağacıyım
Ne tatlıyım ne acıyım
Ben Mevla'ya duacıyım
Derdim vardır inilerim
Dağdan kestiler hezenim
Bozuldu türlü düzenim
Ben bir usanmaz ozanım
Derdim vardır inilerim
Dülgerler her yanım yoldu
Her azam yerine kondu
Bu iniltim Haktan geldi
Derdim vardır inilerim
Suyum alçaktan çekerim
Dönüp yükseğe dökerim
Görün ben neler çekerim
Derdim vardır inilerim
Yunus bunda gelen gülmez
Kişi muradına ermez
Bu fanide kimse kalmaz
Derdim vardır inilerim
...
Tabiii günümzüde yaşayaydı üstad, ya deist ya agnostik olurdu ya, bu şiirde o şekle dönerdi.. bencileyin bir fikir, nasıreddin hoca da çok iyi ya tutarsa demiş ya ...
eksik olmayın üstadım..
en sevenlerinize emanet olunuz.
saygılarımla..
zanzibar
teşekkür ediyorum. allah'a emanetsiniz
saygı ve selamlarımla.
bildiğim kadarıyla bir Azeri türküsü ve arif sağ güzel söyler,
hani " eşşeği saldım çayıra" diye başlayan:)))
girişten kıllandın biliyorum çocuk, sonuçta " z" kuşağına saydığımdan
ve ne çok yerde toplumsal kokuşma yüzlerine bile bakılmayacaklarca size yazıldığından :)))
yazı büyük, yorum küçük.
aklını alıp gideyim istedim,
ve seni ben aslında bir ara başka bir yere yazmışken hem de:)
muhtemel epey kartsın ama demeden geçmeyelim " z" kuşağına saygıyı elbet.:)
eyvallah.
Yinsani
Üstadım nereye yazarsan yaz beni de, lakin ilk yorumlarınızda ben de sizi cahile yazmıştım:) lakin epey dolu testi gibisiniz, benim tenekelğimden çıkan sesler rahatsız ederse bin özürle elbet.
Z'lerin biraz kartı oluyoruz, sevinsek mi üzülsek mi, bir an önce dıkıdık dıkıdık cidelim şu dünyadan da geç kalmayalım hani cennetin kontenjanı dolmuştur falan, cehennemde ne işimi var bizim:)) kesin kovarlar oradan.. araf maraf da paklamaz bizi...
Tanrı yolsuzluğunu ortaya çıkaranları hoş görür mü hani vahiy yolsuzluğu, onu düşünmek lazım...Faydası yok emme düşünmeli arada..
Lakin en güzeli ne bileyim ben, ihtiyacı olan bir insanı sevindirebilmek herşeyin üstünde..
gücüm yetse tüm aşk meşk acısı çekenlererobotton sevgili hayat arkadaşı dağıtacağım.. edebiyat bunlarla dolu... Okumuşuuzdur Makber şiirini... Okumaya başlamadım bitirememiştim galina, aklıma gelmişken tekrar okumaya edelim niyet...
vel hasılatından gevezeliğim için sörry...
en sevenlerinize emanet eder
saygı ve hürmetlerimi sunarım.
Güzel bir mektup yazmışsın kendine, tabi yine ucundan bucundan dünyanın geneline serpiştirmeyi de ihmal etmemişsin
Yazım dilindeki içtenlik, samimiyet ve doğaçlama da yormuyor, her ne kadar yazılar uzunmuş gibi görünse de okunup gidiyor.
Bir önceki yazında iç sesinle hem dalga, hem gırgır, ara ara da yine gündemde olup bitenlerden kesitler vardı, başına buyruk dağınıktı biraz.
Bu yazında ama bi burukluk var, kabulleniş, teslimiyet ama daha derli toplu, daha usturuplu, daha aklı başında, ciddi ve gerçekçi aynı zamanda...
Sen zaten çoğu şeyin de farkındasın, bunları sana söyleyince de tuhafına gidecektir belki ama boş değilsin, bilgilisin, a'dan z'ye her konu hakkında iyi kötü bir fikrin de var.
Bizim söyleyeceklerimiz seni ne kadar tatmin eder bilmiyorum ama bu yazın gayet iyiydi...güzeldi...
Yinsani
İnsan bir bütündür insanlık bahsinde, dünya tüm dünyalılara aittir lakin hayal işte veya ütopya dedikleri bu..
İşin gerçeği sen ne kadar bilirsen bil yorumlarsan yorumla karşındaki ne anlar hesabı değil mi tüm anlatılar.
yorumlarınız doyurucu geliyor, aç kaldığını hissedersen sitedaşının her zaman beklerim efendim. bendeki açlık epey epey baki..
Zihin dolmuyor dolmayınca da çalkalanıp duruyor gibi.
eksik olmayın sayın gule..
saygılarımla.
Leyn otur oturduğun yerde îcâd çıkarma
ay sonu sendeyim teyzenlerin elmalıklardan da ne kadar oluyorsa alalım bana bir iki dönüm
uykuna dikkat et daha tel çekeceğiz taş döşeyeceğiz
birde
panda başlıklı taş fırın yapcaz nerden çıktı deme gelince anlatcam
Yinsani
hem konuşma sen, ne fırını git marketten tüket, tıpışlamaya devam et sen..
yağmurda çamurda geleyim deme hava durumuna bak da gel:)))
tel bitti, döşenecek taşı da al gel bari :)