- 1883 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
Asansör (ilginç bir öykü)
ASANSÖR
Yalçın Şefturan bir muhasebeciydi. Yanında çalışanlar olmasına rağmen çalıştiğı iş hanında 4. Kattaki çay evine elinde cam kupası ile giderek çay almak en büyül keyfiydi. İş yeri ise 2. Kattaydı. Çaycı yeni demlediği çay hazır olunca Yalçın beye mesaj atar, Yalçın beyde hemen cam kupasını kaptığı gibi 4. Kata çıkardı asansör ile. Çayını alıp hemen ofisine geçer, yanına gofret veya peskevütleri ile keyif çatardı.Çayını yudumlarken arada da gazetesini ya da kitabını okurdu. Bundan büyük keyif alırdı.
O günde asansöre binip 4. Katın düğmesine bastı. Asansör, 4. Kata çıkmak yerine zemin kata indi. Tam bu sırada durmadan kendisi ile uğraşan, boş boş konuşan iş hanının esnafı “ipsiz” lakaplı Bilgiç Kemal bindi. Keli iyice ortaya çıkmış olan Kemal Yalçın beye bakarak “bir şey söylese de hemen sataşarak cevap versem” diye beklerken Yalçın bey, ondan önce davranarak “Ya Kemal sende asansör gibisin, biz seni yükseltmek isterken sen bizi aşağı çekiyorsun. 4. Kata çıkmak için düğmeye bastım asansör beni zemin kata indirdi. Karşıma da seni çıkardı” dedi. Kemal cevap vermek için kem küm etti. Asansörde bulunanlarda “acaba ne diyecek şu Kemal” bi cevap verse de şamatayı seyretsek “ diye beklerken aniden Kemal’in telefonu çalınca seyredenlerin hevesi kursaklarında kaldı.
Yalçın bey aniden ortaya çıkan ve taşı gediğine koyan bu esprisine şaştı kendi de.
Bunlar olurken Yalçın beyin yanında yeni stajyer Muhasebeci, yeni Üniversite mezunu Cemal de vardı. Yalçın şefturan çayını alıp da ofise geçince Cemal ‘e dönerek “Gel biraz laflayalım “ dedi. Keyfi yerindeydi. “Cemal koş mutfakta yaş pasta var al gel dedi” Pasta gelince keserek en büyük parçayı Cemal’e uzattı. Cemal’n de keyfi yerine gelmişti. Patronu ve ustası Yalçın şefturan keyifli olunca gençlere ikram etmeyi çok severdi. Cemal de çocukluğundan beri kendine kitap hediye edilmesinden ikramda bulunulmasından çok keyif alırdı. “Bende ilerde meslek sahibi onunca böyle kitaplar hediye eder, ikramlarda bulunurum “diyordu kendine ve çevresine.
Yalçın şefturan keyifle konuşmaya başladı:
“Cemal kardeşim, biraz önce olaya şahit oldun. Asansörün görevi, insanları istediği yere götürmek, ama bazen bir insan düğmeye senden bir saniye önce basınca senin değil onun istediği yöne gidiyor asansör. Böyle kodlanmış ve proğramlanmış. İşte Kemal gibi hep ortalığı bulandırmaya çalışan çok konuşan ama hiç okumayan bunu da marifet sanan ve çevresindekiler öğrenmek için değil de eğlenmek , zaman geçirmek için çevresini sardıkları zaman kendini önemli zanneden insan oluyor. Onlarda Asansör gibi sen yukarı çıkarmaya çalıştıkça sen aşağı indiriyorlar insanları bilinçten yoksun ve farkındalık içinde olmayanlarda bunu fark edemiyor. “
Cemal soru soracak gibi dikkatle bakınca ustasına o da :
“Soru soracaksın sor bakalım Cemal efendi” dedi.
“Usta, fark edince iş işten geçiyor anlıyorum. Biz faydalı olanı nasıl anlayacağız?”
“Maşallah güzel soru soruyorsun Cemal Kardeşim, İnsana akıl vermiş Yaradan. Bu akıl insana verilen en büyük nimet. Bazen 10 yaşında insan bu aklını kullanarak kendine faydalı olanla zararlı olanı fark eder, kendine faydalı olanla daha çok zaman geçirir. Bazen insan 50 60 yaşına gelse de bunun farkına varamaz. Bu insanın bilincine ne kadar erken varırsa onunla ilgili. Ben bunları çocuk yaştan bu yana herkese anlatıyorum. İnsan bilincine eremezse bizim yapacağımız bir şey yok. Ben sana burada güzel bilgi verirken , bir arkadaşın da gelip, “ya bırak o moruğu gel gezelim eğlenelim” derse ve o insan da onunla giderse ben ne yapabilirim. Bu yaşa kadar başarılı insanların hayatını anlattım. Onları anlatan kitaplar hediye ettim. Akrabalarıma, arkadaşlarımın çocuklarına müşterilerimin çocuklarına ve senin gibi stajyerlere. Ama çok az kişi farkına vardı senin gibi...”
Cemal her zaman olduğu gibi ustası Yalçın Şefturan’ı dikkatlice dinlemeye devam ediyordu. Yalçın şefturan çayını içip bitirince pastadan da bir dilim aldı.
“Cemal dolapta fanta var al gel “dedi.
Cemal hemen çıkarak bardaklarda fanta lar ile geldi. Oturdu. Yalçın Şefturan konuşmaya başladı:
“Kardeşim Cemal, Akıllı insan çok para kazanan değil, hem kendi kazanan hem de çevresine de kazandıran insandır. Çevresini eğiten, onlara öğreten, Mesela çok çalışıp da çocuklarını eğitmeyi unutan insan mı yoksa, çocuklarını eğiterek onlara meslek ve kişilik kazandıran insan mı daha zengindir?”
“Usta tabii ki gelecek nesillere öğreten çocuklarnı geliştiren insan zengindir. Çok çalışan insanın çocukları bilinçsizse babalarının kazandıklarını yer, yaşlanınca da ona rahat bırakmazlar. İnsan hem kazanacak hem çocuklarını eğitecek hem de çevresinin bilinçlenmesine yardım edecek ki ,gelecek nesiller daha bilinçli olsun. Sizin de dediğiniz gibi çok insan Kemal gibi bilgiçlik taslayan ama cahil olan bu tutumunun da çocukları dahil çevredekilere ne kadar zararlı olduğunun farkına varamayan insanlar sayesinde insanlık ve ülkeler yavaş gelişiyor”
Yalçın Şefturan oldukça keyiflenmişti.
“Maşallah cemal kardeşim, biraz önce yaşadığımız olay bana bir şey daha hatırlattı. Hani asansörler zamanında bakımları yapılmasına rağmen sık sık arızalanıyor ve merdiven çıkmayı sevmeyen tembelleri kızdırıyorlar ya, işte bu seni aşağı çekmeye çalışan insanlarda dikkat edersen arıza insanlar da bazen arızaları o kadar şiddetli oluyor ki , tembeller ile asansöre gerçekten ihtiyacı olan yaşlı engellilerin hayatı da zorlaşıyor. O arıza Kemal’e sorsan bu davranışı sevgiden. Neden adam arıza adı üstünde ve cahil. Cahilin özelliği ne faydalı olayım derken zarar vermek. Asansör bir makine kodlandığı gibi çalışır. Mühendisin kodlaması proğramlaması ile oluşur ama arızayı teknisyen giderir. Yani insan kendini güzel kodlarsa arada hata yapsa da ondan daha az bilgili insan düzeltir. Ama yanlış kodlamada teknisyende bir şey yapamaz. Bu binaya geleli 20 sene oldu. Bu asansörü 20 sene izledim. Bir kaç sene önce yenilendi son teknoloji geldi ama gene sık sık arıza yapıyor. Bu neyi gösteriyor. Ne kadar insanlık gelişse de asansör ne kadar yeni olsa da arada seni aşağı çekecek. Hayatta da arada seni aşağı çekmek isteyenler olacak. Bu insanlık tarihinde vardı ve var olacak. Maksat sen arıza insanları fark ederek uzak kalacaksın. Sen ise inatla seni yukarı çekecek insanları bulup onlarla dost olacaksın.”
Cemal gülümsedi :
“senin gibi ustayı ve dostu bulunca bırakmayacağım gibi mi usta? “dedi.
Yalçın şefturan keyiflendi. Kola içmezdi. Fanta içmeyi severdi. Fantasından bir yudum aldı. Pastadan bir az atıştırdı. Gülümsedi:
“Cemal Kardeşim sen böyle pasta gibi tatlısın. İnsana enerji ve güç veriyorsun. Beni anlaman, beni dinlemen şu pasta gibi güç veriyor, Fanta gibi serinletiyor. Keşke herkes senin gibi güzel düşünen bilinçli olan gerçeğin farkına erken varan ve güzelliklerden zamanında faydalanan insan olsa hayat ne güzel olur değil mi?” dedi.
Konuşma bir süre daha böyle güzellikle devam edecekti ki, kapı zili çaldı. Yalçın Şefturan saatine baktı.
“Ahmet bey gelecektı, sanırım o geldi” dedi.
Cemal hemen boş bardakları ve tabakları kaldırdı önce mutfaga uğradı. Sonra hemen kapıyı açtı. Ahmet beye güzel sohbetin etkisi ile her zamankinden daha çok gülümsedi. Ahmet bey de gülümseyerek Ahmetin elini sıktı. Bu Cemal’e daha da güzel güç verdi...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.