- 1246 Okunma
- 0 Yorum
- 2 Beğeni
Düğün Hediyesi ( güzel bir öykü)
DÜĞÜN HEDİYESİ
Ben on yaşında Ortaokula giden bir öğrenciyim. Adım Umutcan. 5. Sınıftayım bu sene.
Sınıf ve Mahelle arkadaşım Ümit’i çok seviyorum. Evlerinde koskocaman bir Kütüphane var. Bu kütüphaneyi Ümit’in söylediğine göre, küçük yaştan bu yana yazan, okuyan, gelişen eniştesinin verdiği kitaplardan ve harçlıkları ile aldığı kitaplardan kurmuş. Ümit Çok okuyor. Annesi Hatice abla ve babası Ömer amca ile abisi Ömercan da beni çok seviyorlar. Ben de onları.
Ümit’in kitaplığından aldığım kitapları okuyorum ve geri veriyorum. O da bana her zaman kitaplığını sevgiyle açıyor. Siz olsanız böyle güzel arkadaşı ve ailesini sevmez misiniz ? Her çocuğun Ümit gibi arkadaşı olsa. Şükür ki benim var.
Ümit bu kitaplığı kuran ve kendisine kitaplar hediye eden eniştesini çok seviyor ve ders kitaplarımızda enişte yazardan alıntılar gördüğünde çok seviniyor ve “bu eniştemin yazdığı bir yazı” diye övünerek gösteriyor haklı olarak bizlere. Başarılı engellileri anlattığı kitapları var eniştesinin. Galiba eniştesi de engelliymiş ama Ümit onu hiç engelli olarak görmüyor ve bize engelini de anlatmıyor. Ben de sormuyorum. Engelli olmasından bize ne ? Biz onun bize kattığı bilgi ile ilgileniyoruz. Bize bilgi ve sevgi lazım. Enişteyi tanımasam da Ümit kadar seviyorum. Enişte bizim kasabada doğup büyümüş ama şu an büyük şehirde yaşıyor.
Ümit’in evine gittiğim bir gün masada bir kitap gördüm. Adına baktım . “Bir Babanın oğluna mektupları” yazıyordu. Kitabı incelediğimi gören Ümit sevinçle kitaba bakarak ded ki : “ bu da eniştemin bize düğün hediyesi”
Kitaba hayranlıkla baktığımı görünce Ümit kitabı elimden alarak sayfalarını çevirdi. Bir sayfayı açınca bana gösterdi. Dikkatle yazıya baktım. Sanki bilgisayarla yazılmış gibi inci gibi bir yazıyla şöyle yazıyordu : Sayın, Kardeşlerim Ömer, Hatice Hanımlar İle yeğenlerim Ömercan ile Ümit’e oğlumuz Hüseyin ile Kızımız Ayşegül Nisa’nın dğününe şereflendirmenizin onuruna bu kitabı sizlerin, çocuklarnızın ve torunlarınızın da okuması ve faydalanması dileği işe. Dur ve Yalçın aileleri adına ..12.Temmuz.2024 ” diye imzalamış eniştesi.
İçimden “keşke benim de böyle bir eniştem olsun diye geçiriyorken Ümit kitaplıktan bir kitap çıkararak “ Umutcan kardeşim, içinden ne geçirdiğini bilmediğimi mi sanıyorsun, sana da imzalattım bir kitap diyerek”, “Bir Babanın oğluna mektupları” kitabını verdi. Ümit’i o zaman daha çok sevdim. İlk defa bir akrabamdan veya arkadaşımdan bir kitap hediyesi alıyordum ve bu kitap okuyacağıma ve herkese de okutmaya çalışacağıma söz verdim Ümit’e. Bu çocuk lider ya lider ne düşünceli adam. Gel de bu yaramazı sevme. Perşembenin gelişi Ta Salı’dan belli olur işte...
Kitabı alıp eve gittim okumaya başladım.. Yazar “Bir Baba oğluna niçin yazar?” mektubunda amacını ve gerekçesini anlatmış. Mektuplar hayat rehberi niteliğinde şeylerdi. Oğlu Henüz çocukken yazdığı mektupları babam adeta bana yazmış gibi okudum. Babam da bana mektup yazar mı ? Nerde o iki satır bile yazmayıs evmez. Okumayı da...Bir yaş daha büyüdüm sanki. Tıpkı sevgili arkadaşım Ümit gibi. İnsanın lider ruhlu arkadaşı olması ne güzel ya.
Kitap okuduğumu görünce babam sevindi. Kitabı eline aldı okumaya başladı. Babama “baba ben daha okumadım ki” deyiverdim. Babam bana gülümseyerek bakarken dedi ki “önce büyükler okur, sonra küçükler”. Üzüldüm , kim bilir babam kitabı kaç günde okuyacaktı. İçimden “bababm bir kaç sayfa okur, usanır, hayatında kaç kitap okuduğunu gördün ki Umutcan” dedim. Ama baktım babam yemekten sonra koltuğuna oturup, kahvesini höpürdeterek kitabı okuyor. İçimden “vayy babama maşallah “ dedim.
Babamın kitap okuduğunu gören annem de merak ederek ne olduğunu sordu. Ben de anlatınca bu sefer annem “ben de okuyayım sen sonra okursun” demesin mi? Ya kitabı ben neden gizli okuyup tamamlamadan babama anneme gösterdim. Bu kitap bir babanın oğluna yazılmış ama bak sen şu işe ki, önce büyükler okuyor. Helal olsun şu Ümit’in eniştesine. Oğlunu o kadar seviyormuş ki, kitaplar dolusu mektuplar yazmış.
Ümit anlatmıştı. Bu mektupları Eniştesi yerel gazetede, internette sitelerde yayınlamış, herkes okumuş ama oğlu inat etiş okumamış. Ümit sorunca Eniştesi demiş ki “ Bak Ümit ben oğluma yazdım ama , amaç tüm dünya çocuklarının okuması. Kızım sana söylerim gelinim sende anla misali” demiş. Doğru da demiş adam ya Helal olsun. Öyle enişte dostlar başına... Tabii Ümit in dostu olarak benim başıma da , O’nun eniştesi benim eniştemde sayılır ya...
Kitabı okuyan babam yemekten sonra kahvesini içtikten sonra hava almaya çıkınca ben de kitabı alarak okumaya başladım. Annem görmesn diye de odama çekildim. “Çocuk ve keloğlan” mektubunu okurken çok düşündüm. Şu bizim Ümit’te keloğlan falan değil ama O’nun kadar akıllı ya. Padişanın kızını alsa şaşırmam ha... Mektuplar bana çocuk hikayesi gibi geldi. Aynı ders kitaplarımızdaki gibi...
Ben kitabı okurken lisede okuyan abim odama gelmez mi? Kitabı hemen sakladım. Ben okumadan bu kitabı kimseye vermem abi. Bana imzalanmış, bana hediye edilmiş. İlk benim baştan sona kadar okumam gerekmez mi ? Ondan sonra babam okusun, annem okusun, abim okusun ama ilk ben okuyacağım işte. İnatsa inat ettim. Önce ben, sonra ailem, sonra başkaları.. İşte sana okuma sırası...
Kitapta güzel mektupları bir hayat dersi olarak okudum. Zaten kitap çok kalın da değildi. Başka ne işim var ki, mektupları okudukça ufkum açıldı. Hayatı daha gerçekçi görmeye başladım. Bu mektupları baba olursan çocuklarıma, dede olursam torunlarıma, öğretmen olursam öğrencilerime okutayım dedim içimden. Atmıyorum ha... Atmak bize yakışmaz. Biz doğruyu söyleriz. Ümit ve ben lider adayıyız. Atmak bize yakışır mı. Eniştesi Ümit’i Geleceğin belediye başkanı, babası Ömer de geleceğin Kaymakamı olarak görüyormuş. Haa evet bir gün Ümit gilde iken de söylemişti. Ümit Vali de olur ... Bende savcı ya da hakim olsam fena mı olur? Böyle güzel kitaplar okursam neden olmayayım değil mi ? Bu kitapların amacı da bu değil mi?
Şu işe bak. Bir kitap okuyorum. Kitap o kadar samimi yazılmış ki , benim şu yaşıma rağmen ufkumu açıyor, beni ne güzel düşüncelere sevkediyor. Kitapların amacı da bu. Kitap sevmeyen, yazar sevmeyenler çok şey kaybediyor birader. Yaşsa be enişte. İyi ki varsın. İyi ki bu mektupları yazmışsın iyi ki kitap olmuş.
Ümit anlatmıştı. Eniştesinin bir yeğeni varmış. Küçük yaşta Enişte yeğene eline ne geçerse vermiş kitap, dergi o da okumuş, özgüveni artmış, girişim ruhu gelişmiş. Şimdi iş adamı olmuş. Amcasına demiş ki” Amca ben küçükken hep sen bana dergi kitap verdin ben okudum geliştim. Sıra bende bu mektupları kitap yapalım da oğlunun düğününde bizim akrabalara hediye ederiz” demiş. Kitabın arkasına baktım “ Yeşil Pazar Engelli Bakım Merkezi hediyesidir” yazıyor. Ne güzel dayanışma m ve fikir. Amca yeğene helal olsun dedim.
Şu güzelliğe bak. Bir enişte yazıyor, emek verdiği yeğeni de o kitabı bastırarak düğünde dağıtıyor. Her düğünde bir kitap hediye edilse bana , lise tamamlayınca koskocaman bir kitaplığım olur. Ne büyük zenginlik. Her gencin böyle kitaplığı olur. Gençlerde benim gibi kitap okusa, donanımlı ve gelişmiş gençlik ülkemizi de geliştirir ama benim düşündüğümü işte 60 yalında Üniversite tamamlamış insanlar bile düşünemiyor.
“Keşke o düğünde bende olsaydım” dedim içimden Düğün bitene kadar göbek atardık Ümit’ ile ham yazanı hem damadı gelini, hem enişteyi hem yeğeni sevgiyle andım. “Düğünde Kitap hediye etme” düşüncesi, Düşüncelerin karalı vesselam.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.