- 91 Okunma
- 1 Yorum
- 1 Beğeni
ŞEYTANIN GÜNAHINA GİRMEYİN
ŞEYTANIN GÜNAHINA GİRMEYİN
İnsanoğlu o kadar uyanık ki…
“Yavuz hırsız ev sahibini bastırır.” misali her türlü kötülüğü, haksızlığı, çirkinliği, yanlışlığı kendi yapar ondan sonra da bütün bunları yaptıranın şeytan olduğunu söyleyip kendini temize çıkarmaya çalışır. İşin kötüsü buna kendini de inandırır.
Şeytana uydum, her kötülüğün başı şeytan, der. Hatta bütün din adamları, şeytana uymamak konusunda insanları sık sık uyarır. Bu tavır beni yıllardır rahatsız eder. İnsanoğlu bu kadar akıllıyken, nasıl olur da kendi iradesiyle yaptığı işlerin sorumluluğunu şeytana havale edebilir? Nedense bu kanıksanmış durumda. Kendi aklı, nefsi, istek ve arzusuyla yaptığı günahların sorumluluğunu şeytanın sırtına yüklüyor. Oh ne iyi… Yap, et, yak, yık, kır, dök, say, söv, ye, iç, öldür, böldür, kes, biç, sonra da şeytana uydum, diyerek kendini temize çıkart. Yemezler…
Yarın Mahşer gününde: Sana akıl, fikir vermedik mi? Yapacaklarınız ve uzak duracaklarınız konusunda sizi uyarmadık mı? Size bunları anlatan kitap, uyarıcı, örnek olacak peygamber göndermedik mi, demeyecekler mi? O zaman ne olacak halin? Şeytana uydum diyerek belki, dünyada kendini temize çıkarabilirsin ama yarın Mahşer gününde hesaba çekilince görürsün akla karayı…
Şeytan da Allah(cc)’ın yarattığı bir varlık. Ona verilen bir görev var ve o görevini yapıyor. Kimse bana Hz. Âdem ile Havva kıssasını hatırlatmasın. O kıssada da bir sıkıntı var. Hz. Âdem peygamber olmasına rağmen bir günah işliyor ve cezasını dünyaya kovulmakla çekiyor. Şeytan onu aldatabilmişse o zaman insan, eksikliğinin farkına varacak ve uyarılara kulak asacak, bu kıssayı hiç unutmayacak.
Dünya, imtihan dünyası... Şeytan senin samimiyetinin ölçüm aletin. Kişinin samimiyetinin ölçüsü şeytana uyup uymamakta gizli... Şeytan aslında senin nefsin: Özellikle seni yanlışa, zevk ve sefaya düşüren, bencil bir varlıktır. Bu öyle bir şeydir ki ruhunun derinliklerine gizlenmiş “sen/ben” oluvermiştir. Onu sadece aklınla fark edebilir, istek ve arzularına aklınla karşı koyabilirsin. Akıl, seni senden koruyan, iyi, kötüyü birbirinden ayırt eden mükemmel bir varlık. O da aynı nefsin gibi ruhunun derinliklerinde gizlenmiş ve “sen” olmuşsundur. Sen/ben: Akıl ve nefs…
Nefsine mağlup olup onun istek ve arzularına uyarak yaptığın bütün günahları bana şeytan yaptırdı, dersen şeytanın da günahını almış olursun ki, onun hakkını nasıl ödersin onu kimse bilemez!
Nerede, ne zaman bir kötülük yapsak, yanlış yolda bulunsak, haksızlık yapmış olsak ve aklımız başımıza gelse hemen, şeytana uydum, deyiveriyoruz. Yani yaptığımız her türlü hatanın müsebbibi olarak şeytanı ilan ediyor ve kendimizi temize çıkarıyoruz. Yani biz sütten çıkmış ak kaşık, şeytan da tu kaka…
Ey insanoğlu, Müslümanım diyen kişi… Aklını başına topla. Allah, iyiliği emretmiş, kötülükten sakınmamız konusunda bizi uyarmıştır. Hal böyle olunca her şeyden sorumlu hissetmelisin kendini. Öncelikle kendinden ve sonra etrafındakilerden sorumlu olduğunu hatırla. Görevi yerine getirmeyip suçu şeytana yüklemek bizden sorumluluğu kaldırmaz. Belki şeytanı bile hidayete kavuşturma görevimiz, sorumluluğumuz olabilir. Çünkü insanoğlu arasında nice şeytanlaşmış yaratıklar var. Bütün insanların hidayetini istemek, hidayetine vesile olmak sorumluluğumuzu da unutmamalıyız.
Herkesin vereceği hesap var ama bizi ilgilendiren Müslümanım, diyenlerin hesabıdır. Bizi neden ilgilendiriyor? Çünkü bir Müslüman olarak öncelikle kendimizin sonra da diğer Müslümanların inançlarında samimi, dosdoğru ve iyi insan olmalarını istemek ve bu konuda onlara yardımcı olmamız gerekiyor da onun için…
İnsanoğlunun uyanık geçinmesi onu temize çıkarabilecek mi? Belki bu dünyada evet ama yarın…? Yarına inanmayanlar da onu yarın görecekler zaten. Sözümüz inananlara… Ey insan, her türlü melaneti işleyen sensin; yaradılış gayesine uygun hareket eden şeytanın günahı ne? Kul hakkı gibi yarın şeytanın hakkını da senden sorarlarsa hiç şaşırma…!
20.01.2021
YORUMLAR
Şeytan, ismini kim koymuş ki... Şeytanda da akıl ve zekanın olduğu gerçeği çok tuhaf... Bir de en çok bilgiye sahip olması çünkü süresi var ölümsüz gibi bir şey.... İlk insandan sonra ki tüm zaman aralığında ve tüm peygamber lerin zamanında yaşamış ve yaşıyor olması..
Yazınızı kutlarım düşündürdü...