Hayvan Oğlu Hayvan
Hayvan oğlu hayvan
...
Sinirlendiğimizde çok kullandığımız hoş olmayan bir ifade şekli veya durum tespitinde kullandığımız argo bir cümle. Ancak ağzımızdan çıkanı kulağımızın duyması gerekiyor. Duyuyor muyuz peki? Tabii ki hayır.
Balya ilçesi Çukurcak köyünden Mümin Dayı yıllarca şehirde çalışıp emekli olmuştur. Evden kahveye kahveden eve gidip gelmek zor. Zaman geçmek bilmiyor.
_Bu böyle olmayacak, en iyisi köyün altında bulunan tarlaya birkaç çeşit meyve dikeyim, onlarla oyalanır, zamanımı daha kolay geçirebilirim.
Arazide çalışmaya başlar. Artık zamanının çoğunu bahçesinde çalışarak geçirmektedir. Ancak fidanlığının bulunduğu yere her gittiğinde bir yılan dikkatini çeker.
_Allah Allah, ne zaman kapıya gelsem, bu yılan her zaman burada, sanki beni bekliyor ama yılan bu, korkulacak bir hayvan üstelik zehirli.
Biz olsak ne yapacağız. Hemen elimize sopayı, taşı alıp yılanı öldürmek isteyeceğiz. Kim olsa bunu yapar. Ancak Mümin Dayı hepimizin aklına geleni yapmıyor.
_Hanım ben fidanlığa gidiyorum, buzdolabında süt var, onu bana verir misin, ayrıca evde kullanmadığımız kaplardan da birini ver,
Hanımının verdiği süt ile süt koyacağı kabı alarak fidanlık yoluna düşer. Her gün karşılaştığı yılan yine kapının yanında beklemektedir.
_Gel bakalım benim peşimden, bu sefer boş gelmedim.
Kapıya yakın fidanlardan birinin dibine evden getirdiği kabı yerleştirip, sütü içine doldurur.
_Gel bakalım şimdi, bundan sonra beni kapıda bekleme, senin bekleyeceğin yer artık burası. İnşallah anlamışsındır.
Sonraki günlerde fidanlığın kapısında beklemekte olan yılan kaybolmuştur.
_Nereye kayboldu bu hayvan, bu kez kapıda gözükmüyor, ama ben ona süt koyduğum yerde beklemesini söyledim ya nasılda unutmuşum, ihtiyarlık işte,
Elinde süt şişesi ile süt kabına yaklaşır. Gerçekten de yılan süt kabının yanında beklemektedir. Bu böyle sürer gider. Herkes at, eşek, köpek, tavuk veya başka bir hayvan besler. Onlarda sadıktır, sevildiğini anlar ama Mümin dayının payına yılan düşmüştür.
….
Başlığa dönersek eğer, sinirlendiğimiz zaman hayvan oğlu hayvan mı diyeceğiz. Dememek lazım. Yaşadığımız hayattan edindiğimiz çok çeşitli tecrübeler var. Her paylaşımının altına ‘’ Hayat devam ediyor. Hepimiz öldük, onları gömdüler. ’diye boşuna yazmıyorum. Yaşanmışlıkları hafızamızdan silip atamıyoruz ki. Bu mümkün değil. Afet yönetiminde ki ismi ile ‘’travma sonrası stres bozukluğu’’. Bu tedavi gerektiren bir hastalık. Yaşamımız boyunca en yakınımızda bulunup, büyüyenler, işi bitince ayrılıp gidenler, fidanlıkta ki yılan gibi olsaydınız keşke. Elinizde ve eteğinizde ki bütün kötülükleri üzerimize dökmekle elinize ne geçti ki? Cebinize fazladan para mı girdi, son model arabaya mı bindiniz, mutluluktan uçtunuz mu,şehirdeki bütün evler sizin mi oldu?
…
Çok uzatmak istemiyorum. Ama çok merak ettiğim bir şey var. Sinirlenince hayvan oğlu hayvan mı diyeceğiz, yoksa insan oğlu insan mı ? Yoksa hiç bir şey söylemeden şimdi benim yaptığım gibi ,arkamıza baka baka veya hiç arkaya bakmadan yolumuza devam mı edeceğiz, bilemedim. Yaşamınızdan sevgi ve hoşgörü eksik olmasın...
YORUMLAR
Sakıncalı bir sesleniş hayvan oğlu hayvan hitabı. Yılan deyip geçmemeli kesinlikle tarlada ki fareleri onlar yok ediyor. Domuz haramdır biz Müslümanlara ama o da tabiatta ki bütün pislikleri buna kendi pisliğide dahil yer yok eder... Kötülük hep insanda hayvan yaşamak için yerken insan yemek için yaşıyor en çok da birbirini yemek için... Kutlarım