- 209 Okunma
- 2 Yorum
- 3 Beğeni
BAŞLIKSIZEDEBİYAT
“Reşk etme görüp sürh pilavını ümeranın
Hün-i ciğeri ve gözü yaşıdır fukaranın”
Saat 11.30’du. Eski bir kitabın tozlu sayfalarında karşılaştığım “Krallarla arkadaşlık yapma” nasihati, ruhumun derinliklerine işledi. Teslimiyetin ince sularında yüzerken, bu söz bana ne hissettirebilirdi? Bir krala aitse, anlamı hafifler mi yoksa korkunun gölgeleri mi çoğalır? O an bir dostumun sesi duyuldu: “O nasihat bir kralın dilinden dökülmüşse, asıl o zaman korkmak gerek.” Bu sözlerin ağırlığıyla, zihnimden ve gönlümden tüm kralları bir yılın son gününde çıkardım. Fakat, o zamana kadar kitabın sayfalarını bitirmiştim bile.
Saat 17.45’ti. Elim bir başka kitaba uzandı. Gözlerim kapağında gezinirken, kulağıma dolan bir türküyle kitabın üzerindeki sözleri birleştiriyordum: “İnsanoğlu türküsüz kaldığında gurbeti yaşar.” Türküler ve şarkılar var; millet var, insan var. Türkülerde ve şarkılarda şiirin derinliği, hikmetin ışığı, yaşamın kuralları var. Asıl önemlisi, yüreğimiz ve gönlümüz var. İnsan, edebiyattır. Şiiriyle, romanıyla, masalıyla kendi edebiyatını yaşar ve yaşatır. Hüznün ve kederin girdabında, kaderinin ağırlığından arınarak yükselmeye çalışır. Garip kalmanın ve sevgili olmanın arzusunu yüreğinden koparamadığı için, kimliğini mezar taşına edebiyatıyla ebedileştiren insandır.
Saat 22.33’tü. İnsan, içindeki en küçük öznedir; konuşan, düşünen bir özne olarak geçmişin izlerine yaklaşır daima. Gelgitlerin, kekemeliklerin çoğalış ve tükeniş sürecinde, dil sese, ses ise birçok hatıraya ıslık çalar. Kucaklayıcılığına gönlünü öylesine açar ki, kavuşma ve kavuşturma, en güzel anılarda yerini alır. Belki de Adem’i Ademlikten ayıran edebiyatın o ince çizgisinde hikmeti öğrenir. Belki de edebiyat sayesinde içkin hale gelen şiir ve nesrin getirdiği duygu derinliğini gönlüne taşır. Adem’le başlayan edebi sorumluluğu üstlenerek, hayata ve dünyaya en güzel duygularla bir taş koyarak duvarın örülmesine katkıda bulunur.
Saat 01.10’du. İçimin perişanlığına perde çekmeye çalışıyorum. Geçen onca zamana küsmek niye? Oysa hayat kozasını patlatıp yapraklanmaya durmuş. Kendi seyrini belirlemeye ram olmuştu. Yaşama tarzını edebiyatlaştırmak; okuma ve yazma alışkanlıklarını dünyayı katletmeden gerçekleştirmenin hazzını yaşamalı insan daima.
Ve saat 03.55’ti. Düşündüklerimi ve okuduklarımı kısa süredir paylaştığım sanal dünyada yeniden paylaşmak için edebiyatDefteri sayfasına not düşüyorum. Edebiyat, insanın içini kemirir. Ruhunu inceltir hep. “Aynı daldaydık, aynı daldaydık / Aynı daldan düştük, ayrıldık” deyişi, söylenmek istenenin aşikâr ifadesidir. Bir arada sorunsuz yaşayan koca bir aile olmanın en önemli şartı, özünden uzaklaşmadan, birbirimizi yalnızlaştırmadan, yalnızlığımızı susturabilecek mühimmatı yine edebiyatımız ve edebiyatDefteri için kullanmak olacaktır.
Saat 04.15’ti. “Velhâsıl-ı kelâm,
Hissettiğin kadar kalbinde,
Söyleyemediğin kadar dilindedir.” Ve edebiyatDefteri’nde bir ayı daha kapatırken, yeni günün tüm dünyaya barış, barış, barış, barış getirmesini Tanrı’dan dilerim.
---
YORUMLAR
Anlamlıydı.Başlık olmaması yazıyı daha cazip hale getirir. o yazı yazarı tarafından öyle mükemmel işlenir ki okuyan anlam denizinde yüzer.Alanı genişletir ,muhayyileyi zorlar.Tek cümleden ne paragraflar doğar.Olay çevresinde oluşan metinler ilgi çekicidir Hissetmek ve hissettiklerini kaleme alabilmektir edebiyat.Kaleme alamıyorsak kelâma alabilmektir edebiyat.
Tüm dünyaya barış ve huzur dileğimiz ortak.Olması gereken.Her bir paragraf denizde iri dalgalar oluşturuyor başı ve sonu olmayan, Yani sınırsız.Kaleiminiz daim olsun.Sağlıcakla.Saugıyla.
neneh. tarafından 5.8.2024 04:18:36 zamanında düzenlenmiştir.