- 197 Okunma
- 2 Yorum
- 3 Beğeni
-AZİZ ATATÜRK AZİZ NESİN AZİZİM AZ İZM DERKEN-(2)
Yakın tarihimizin edebiyat dünyamızda yankılanan köşe başı şahsiyetlerindendir. Döneminde siyah beyaz dünyamızın renkli bir kişiliği olarak değerlendirilebileceği gibi hiçte rengârenk desenler sunmayan bir dünyanın siyah beyaz çizgilerde hayatı karşılayan bir karakteri olarak okunması da imkânsız değildir. Tavırları ve düşünceleri itibarıyla kaç köprünün altında yatmışlık kanısı uyandıran bir külyutmaz insandır o.
Yirmi yedi Mayıs müdahalesini müteakip, çıkartmakta olduğu “Zübük” adlı gazetenin manşetinde günlerden bir gün “Sayın Zürfettin’in gazetemize özel demeci: Nato’ya Cento’ya ve Spor Toto’ya bağlıyız” cümlesi dikkat çekmektedir mesela. Yoksa ünlü mizah ve öykü yazarımız müdahale ve sonrası gelişmeleri devrim ve yurtseverlik çizgisinde karşılamıyor muydu?
Evet, sevgili Aziz Nesin’den söz ettiğimi dile getirmeye ne hacet. Sivri zekâsı ve diliyle o her zaman doğru bildiklerini söyleyecek hiçbir zaman eyyamcılık, goygoyculuk yapmayacaktır. Yalanı yaşamından kovmuş, kendisiyle barışık, dimdik durmayı birincil hayat rehberi edinmiş ender insanlardan olduğu kuşkusuzdur.
Bazen üslubu kaçırdığı sanısı uyandırsa da “dilin kemiği yok” kabilinden karşılanabilirdi üstat. Her vakit böyle tolerans uyandırdığı da söylenemez elbet. “Türk halkının yüzde altmışı aptaldır” demesi o gün bugün milletimizi ikiye bölmüş bulunmaktadır. Az bile söylemiş yüzde sekseni aptal diyenlerin kendilerini hangi dilimde gördüklerini merak ederim hep. İlk söylendiğinden bu yana “lafzı kastini aşmak” sözünün hükmü olarak ölçmek mümkün olsa da ağır bulurum kendi hesabıma. Eğitimsizlik gibi yapıcı bir tabir daha münasip ve işlevsel olmaz mıydı acaba?
Nitekim bir gazetecimiz de o yıllarda toplumsal tepkiler karşısında müdafaa bağlamında olmalı; aptallığın eğitimsizlikten kaynaklandığını yoksa zekâ özürlülük anlamına gelmediğini dolayısıyla ünlü yazarımızın toplumumuza geri zekalı değil de eğitimsiz dediğini vurgulamak suretiyle hani özrü kabahatinden büyük tabir edilecek biçimde sevgili Aziz Nesin’e sahip çıkmıştı da tebessüm duymuştum inceden. Öyle ya, sorulmaz mı, neden madem toplumumuzun eğitimsiz olduğunu söylemek yerine sosyal psikolojiyi yaralayacak biçimde aptalı tercih eder üstat? Demem şu ki, bozguncu bir eğilimden uzak görünmez bu tip söyleyişler bana. Efendim “Üslubu beyan aynıyla insan” sözü de pek muteberdir hani.
Ünlü hikayecimizin bir söyleyişi de geniş toplumsal katmanlarda alaka uyandırmaktadır yine. “Gerçek Müslüman Atatürk’ü sevemez. Niye sevsin ki, yaptığı hiçbir iş Müslümanların lehinde değildir. Seviyorsa, ya ahmaktır ya sahtekâr…” demesi dikkat çekicidir hiç şüphesiz. Ateist olduğunu, Müslüman olmadığını dillendirmiş bir insan olarak lafı eğip bükmeden kitabın ortasından konuştuğu izlenimi uyandırmaktadır insanda. Dürüst bir yaklaşımla hakkaniyeti kolladığı da akla gelecektir derhal. Ne var ki, bu söyleyiş pek çok insana doğru, helal dedirtse de barındırdığı ayrıntılar gözden kaçmaktadır bu kez de.
Bir kere, yurdumuzda bu konuyla alakalı olarak duygusal bir sevmek/sevmemek öteden beri rant alanı olup, ciddi anlamda piyasa yapmaktadır. Biri çıkar der ki, Atatürk’ü vatan haini olan sevmez. Tabi etki tepki mekanizmasının işlemesiyle birlikte tersi değerlendirmeye de müsait olmaktadır bu. Kimi der gerçek dindar Atatürk’ü sever, dinciler gericiler sevmez. Bir başkası Müslüman Atatürk’ü sevemez, sevmez, sevmemeli der. Demem o ki, kendi kişiselliğini, dünya görüşünü ortaya koymak hudutlarını fersah fersah aşan trip atmalar, afra tafra yapmalar gündemden hiç düşmez.
Burada bir hususunda özellikle altını çizmek isterim. Müslüman Atatürk’ü sevemez, severse ya ahmaktır ya sahtekar demenin ardındaki şuuraltı psikozu gerçek Müslüman yobazdır ön yargısından beslenir. Bu söylemleri geliştiren insanların zihninde bir hakiki Müslüman tipolojisi vardır. Dönemlere göre Cemalettin Kaplan, Ayetullah Humeyni, Afganistan’da Taliban, bizde de tarikat çevreleri ayarında dünyaya bakıyorsanız gerçek Müslümansınız siz. Toprağı bol olsun Aziz Beyde ünlü konuşmasında Cemalettin Kaplan hoca üzerinden seslenmektedir nitekim.
Mesela aynı Aziz Nesin kendisi Atatürk’e hayran olduğunu ama bunun her yaptığını kabul etmek manasına gelmediğini de söyler. Görünen o ki, kendisine tanıdığı konforu toplumsal kesimlere tanımamakta. Mesela Müslümanda kendisini Atatürkçü ya da Kemalist tanımlamaksızın Milli mücadelenin lideri ve Cumhuriyetimizin kurucusu parantezinde Mustafa Kemal’i önemseyip değerlendiremez mi? Oysa Aziz Nesin’in perspektifinde Müslüman biri kafa yapısı itibarıyla muhakeme, mukayese nosyonu zayıf insan olarak telakki edilecektir.
Bir kere sapla samanı birbirine karıştırıyoruz kimi vakit. Buna ünlü güldürü ustamız da dahildir, kimse kusura bakmasın. Atatürk’ü sevip sevmemek ayrı, yaptıklarını doğru ya da yanlış bulmak yahut sorgulamak ayrı, icraatlarını Müslüman Türk milleti ve onun yüksek menfaatleri uğruna yapıp yapmadığı apayrı bir alan.
Kişi kendine göre yaptıkları bana uymuyor öyleyse Müslümanların lehine yapmış olamaz demekte. Halbuki, Atatürk’ün inkılaplarını yapmaktan maksadı ve muradı bal gibi de Müslüman Türk milletinin çıkarlarını, iyiliğini, menfaatini düşünerek olmaktadır. Tam da bu noktada sorulabilir, yani Müslümanların menfaati için mi İslam’ı yok etmek istedi? Azizim İslam’ı yok etmek istediğini ya da Müslümanlara zarar vermek istediğini sen söylüyorsun. Senin zaviyenden bu böyle. Atatürk’ün bulunduğu noktadan görünen ise Türk milletini Orta Doğu bataklığından çıkartmak ve Arap Milliyetçiliği jargonundan arıtmak. Bu düzlemde Müslüman olana Atatürk’ün hiçbir itirazı olmaz kanımca.
Burada genel bir suali de sormak mümkün. Ülkemizde sosyalist yapılar Atatürk hakkında hangi hislere sahip? Bugün Erdoğan ve AKP karşıtlığıyla sevmek değil dediğim. Daha önceleri nasıl algılanırdı? Mesela İstiklal Harbi yıllarında Batum’a geçmek isteyen Mustafa Suphi ve arkadaşlarının devlet eliyle katledilmesi dolayısıyla Mustafa Kemal’den “Burjuva Kemal” imgesiyle söz edilmesi. Belki Aziz Nesin’de de anlamlı bir karşılığı vardı bunun.
Bizde Marksistlerin, komünistlerin, sosyalistlerin zaman zaman bu tarz dünya görüşüyle ne kadar bağdaştığı kuşkulu marazi öfkeleri vardır. Marksist, Komünist dünya görüşü batıda Burjuva Devrimi ya da İnkılabını tarihsel bağlamda ilerici bir evre görür de bizde ise komünist, sosyalist birde bakarsınız derin devlet gizli komünist partisine darbe vurdu diye Atatürk’e alttan alttan gönül koymaya kalkarlar.
Yanı sıra, döneminde komünist aydınlarımızın soğukkanlılığı yitirmelerine neden olan bir Türkiye gerçekliği de vardır. Sovyet Bolşevizm’i Soğuk Savaş döneminin gözlere indirdiği bir perdeyle dünya halklarının, emekçi sınıfların doğal müttefiki algılanırdı. Birde yine ülkemiz özelinde Kürtçülüğün Komünizm postuna büründüğü haller devlet, millet, Cumhuriyet dönemi, Atatürk kavramları karşısında marazi bir öfke uyandırırdı. Elbette Atatürk döneminin dünya konjonktüründen de beslenen dominant Türkçülüğü de o Kürtçülük damarını depreştirecektir. Bir İstiklal Mahkemelerini masaya yatırmaksızın objektif bakış ve düşünce geliştirmenin imkansızlığı da aşikârdır.
Müşkül şu ki, ihtiyat ve itidal hudutlarını aşan yaklaşımlar şirazeden çıkmakla emsal uluslararası güçlerin emperyalist politikalarına ancak hizmet edecektir. Öyle ki, bu tip yaklaşımların oportünist, fırsatçı karakteri dikkat çekmektedir.
Sözün özü ortak değerlerimiz vardır. İnancımız, geleneklerimiz, tarihi bağlarımız, dini ve milli bayramlarımız, tarihsel kişiliklerimiz. Yeri gelir muhasebe ederiz hatta sorgularız, eleştiririz ama kırıp dökmeden.
-SON-
L.T.
YORUMLAR
Kalemine yüreğine sağlık değerli yazar. Pek çok konuya değinerek neyi doğru neyi yanlış anladığımızı veya toplum olarak yorumladığımızı yeterince anlatmışsınız. Türk halkına ve devletine katkı sunanlara, aydınlanma yolunu takip eden tüm Atatürkçülere selam ve saygılar.
levent taner
Yüreğine, emeğine, kalemine, kelamına bereket
Katılım ve katkınız dolayısıyla şeref verdiniz
Selam ve saygılarımla.
Kıymetli yazar; Aziz NESİN yaşasaydı kendisine de söylerdim.
“Türk halkının yüzde altmışı aptaldır” cümlesine katılmıyorum, Halktan kopuk uzak yaşadığını kanıtıdır bu sözü.
Şöyle ki; Türk insanı aptal rolünü en iyi uygulayan bir toplumdur dese tamam derdim;) Türk insanı sadece çıkarına geleni anlar, gelmez ise aptallığa oynar.
HER ŞEY DUYGUSAL, PARA PARA PARA. yani kısaca
İkinci yanıldığı mevzu ise . Gerçek dindarlar ATATÜRKÜ BAŞ TACI YAPAR VE SEVER
Atatürk'ü sevmeyenler, sahte maskeli imamlar hacılar hocalar muskacı üfürükçü vs lerdir.
Atatürk olmasaydı acaba İSTANBULDA EZAN SESİ DUYABİLİR MİYDİK? el insaf yahu derler adama.
sonuç olarak azizim; 600 yıllık osmanlının tortusundan, BİR DEVLET KURMUŞ ATAMIZ; YÜCE BİR TÜRK
ULU BİR İNSANDIR.
Türklüğün şanı şöhreti onuru şerefidir.
İNSAN NE SEVİP NE SEVMEDİĞİNE DİKKAT ETMELİ.
SAYGILARIMLA.
levent taner
Ve başka bir şey demiyorum
Yüreğinize, emeğinize, kaleminize, kelamınıza bereket
Katılım ve katkınız dolayısıyla şükran duydum
Selam ve saygılarımla.
MÜSLÜM BAYRAM
Hoca olamadık henüz
Saygılar selamlar