- 276 Okunma
- 1 Yorum
- 1 Beğeni
Rüveyda 2
RÜVEYDA
Bir yaşanmışlık ve halan yaşanmaya devam eden bir aşkın üç kahramanı yazdıgım dilim döndügünce anlatmaya çalıştıgım eserlerim yırmi altı yıldır aşkını anıları ve hayalleri ile yaşamaya çalışan rüveydanın hayatı aşıklık gelenegi nin benim için mahlaslı son aşığıdır rüveyda hikayesi.Dilerseniz benim kahramanım rüveyda dır bu aşkı rüveyda ile onun gözünden yaşayarak hayat verelim biz lerde kendi rüveydalarımızda hayat bulalım.
Rüveyda hayatının ilk baharında karlar arasında açan bir kar çiçegi gibidir soğuk iklimlerin titreten sabah ayazında elinde kitapları ile fen lisesi ikici sınıfına gitmek için yanan sobanın başından kalkmış paltosunu eldivenlerini sıkı sıkı giyerek gül rengi atkısını başına dolamış başına geleceklerden habersiz gıcırdayan kapıyı kardeşlerini uyandırmadan süzülerek çıkıp emin adımlarla merdivenleri inmeye çalışır ve işte o gün hayatın ilk tokadıyla kendine gelir buz tutmuş merdivenden inerken kayıp düşer.Düştügü yerden bu ilk kalkışıdır son olmayacak hayat bu aşkı rüveydaya adım adım yavaş yavaş sunmuştur tabiki gümüş tepsilerde degil istasyon caddesinde turgut özal bulvarı üzerinde bulunan fen lisesine dogru sivasın buzlu sokakları üzerinde ince narin adımlarla ilerlerken ikinci kez tekrar düşer günlerden pazartesi günüdür ve bayrak törenine yetişmesi gerekir müdürü fehmi doğan bayrak törenine ayrı bir önem ve ihtimam göstermektedir bütün ögrencilerini törende hazır isterdi. Rüveyda düşmüş ayazdan donan parmakları arasından kitapları saçılır yerlerdedir.
Eldivenin içindeki eli kanamış hışımla kitaplarını toplarken şu an adını dahi bilemedigi kahramanımızla karşılaşır ve işte o an ona vurulur kitaplarını toparlayıp ona yardım etmiştir rüveyda kanayan elinin ve acıyan canının farkında olmadan saçlarını düzeltme derdindedir hişimla kendine gelir fehmi hocasını hatırlar ve koşmaya başlar hoca eli yüzü kan içinde rüveydayı görür ve yanına gelir ne oldu kızım der bir cevap alamaz rüveyda suskun rüveyda yaralı rüveyda kırık dökük rüveyda param parça içinde fırtınalar kopar rüveydanın hayatını n acılarının başlangıcı olan pazartsi günü ve birden irkilir kendine gelir fehmi hocanın hazır ol rahat hazır ol nidaları ile korkma sönmez bu şafaklarda yüzen alsancak nidalarına gururla katılır tören biter ikinci kattaki sınıfına gider rüveyda rüveyda artık kendinde degil içtiği bade ile artık önünde açılan kapıdan içeri girmiştir kendinden öncekiler gibi rüveyda da artık aşıktır hastadır yorgun dur bitap düşmüştür müdür yardımcısı şuayip hocanın gözlerinden kaçmamıştır babasına haber eder babası gelir siğorta hastanesi aciline götürür ama artık ne hastalıklar ne dertler yaşayacaktır rüveyda rüveyda iki gün hastanede ateşler içinde yatar rüveyda çöllerde rüveyda ateşlerde artık rüveyda yanıyor rüveyda dua da.allahım sen aşkımı artır allahım sen aşkımı artır diye aşıktır adını bilmedigi yüzünü hatırlayamayacagı bir beyaz atlıya aşıktır rüveyda uyuyamaz rüveyda artık yemez içmez ateşler içinde dir rüveyda annesine yalvarır enne beni evimize götür diye eve gider o yatışla on gün yatar rüveyda .
Rüveyda artık aşk sarhoşudur yine pazartsi günü gitmek ister okuluna artık gözü ne okulda ne okumada dır artık doktor olma hayalleri bitmiş rüveyda artık aşka yelken açmış maşukun peşinden koşmaya başlamıştır sivasın ayazında buzlu sokaklarında. Bin bir ümitle çıkar evden kalbi bir kuş gibi çırpınmaktadır ayaz yemiş serçeler gibi hızla yüregi güp güp atmaktadır .yine oralardamıdır ordamıdır yine görebilirmiyim ümidiyle erkenden çıkmıştır yola belki görecek adını ögrenecek rüveyda artık yollarda rüveyda çöllerde yangınlarda içindeki bu aşk aşk onu olmazlara en olmazlara sürüklemekte arıyor soruyor ama nafile maşuku yok hiç kimse görmemiştir aşk aşk diye yollara serdigi hayalleri ümitleri gelecegi beyaz önlükle doktor olma hayalleri uzun hastane koridorları koşuşturmalarını unutup maşukun peşinde rüveyda aşık rüveyda yaralı artık rüveyda zopkın yemiş bir yunus rüveyda artık dümeni kırılmış bir yelkenli rüveyda rüveyda kanlar içinde rüveyda sarhoş ne yapacak nere gidecek yolunu kaybetmiş sivas sokaklarında avare avare dolaşmakta sivas artık ona sina çölü gibi sıvas çöller gibi zemheride sivasta üşünmezmi rüveyda yanıyor gözünde bir serap beliriyor ve rüveyda peşinden gidiyor akşam olmuş sivas sokakları boşalmış kim kimse kalmamış uzaktan bir ses kızım kızım diye haykırıp rüveydaya doğru koşmakta irkiliyor bakıyor önce tanıyamıyor bakıyor dona kalıyor rüveyda gelen dedesidir donmak üzere olan torunu nu görüyor öyle bir sarılıp kızım demesi rüveydayı kendine getiriyor rüveyda maşukunu bulamamış umutları hayalleri azalmış kavuşamadan mı aceba diye düşünmekte dir olanlardan habersiz dedesi alır eve götürür rüveydayı yine hastalanmış ateşler içinde rüveyda yatar hayalleri sayıklamaları ile dedesi annesi başucunda aglamaklı elden birşey gelmez çaresizlikle aglamaktalar günler sonra kendine gelir ayılır ilk iş istegi okula gitmek olur ama nafile rüveyda artık hayat sanki sana acılarıyla kucak açmış gibi gece yarısıdır zaman ve günlerden pazar oldugunu ogrenir artık korkudan uyuyamaz rüveyda ya uyanamazsa okula gidemezse ya o da gelmiş aramış dolanmış sormuş beklemişse ya oda başka gerçeklere inanmışsa olamaz mı olur rüveyda artık yeldegirmeni ile savaşa tutuşmuştur ama yalnız yapa yalnız uzun karanlık günler geceler artık rüveydayı beklemektedi ama rüveydanın bundan haberi yoktur.
Rüveyda isimli yazı dizimizin birinci bölümünü burada bitirerek devamı için siz degerli okurlarımın iz ni ve müsadesiyle saygılarımla huzurunuzdan ayrılmak isterim tek arzum tekrar birlikte olmak.
11-06-2024 salı günü kaleme alınmıştır dün 26.yılı pazartesi son kez kutlanan buluşma günüyle.her yıl ve her yılda elli iki defa seramoniler eşliginde kutlanır rüveydayı tanıyan pazartesini bilir .