- 156 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
TATLIM...
Her zaman olduğu gibi geç yatmanın ve erken kalkmanın kahramanlığını yapmışım.
ve gece boyunca keyifli keyifli yattığım yatağı ilk toplama tembelliğim hep vardı.
Güne banyoya kadar gidip yüzümü suyun serinliğine bırakmak ve saçlarımın dağınık kısımlarını bir saç tokasına hapsetmekle başladım ve peşinden rengârenk çiçeklerimin bulduğu balkona geçtim.
aah! Bir fincan kahve yapanım olsa diye o iç çekişlerim faydasızdı artık. Kendime hizmet ettirme beklentimi bir kenara bırakıp sonrasında da tabana kuvvet deyip mutfağa doğru yönelirdim. Aniden bir ferahlama! siz ona özgüven deyin.
Salaş hareketlerimi geride bırakıp ve demlik suyunun yeterliliğini gözlemleyip kahve suyunun altını yaktım.
Ha! sizce bu evin en büyük keyfi nedir diye sorsanız bana, derim ki; Yatak odasının tek yastıklık ve o yatağın günlerce aynı şekil kalabilmesi kadar dağınıklık olayı ise tam sıfırdır.
Bir keyif hissi içindeyim ve dilimin ucuna bir sezen şarkısı takılmış. Bulaşık makinesinde ki tabak çanakları azat ederken bir yandan; ocağa bıraktığım suyun homurdanması birkaç dakika kadardı.
Ve kahvemi sıcak sütlü içme kıvamına getirir getirmez, kahvemi alıp tekrar balkonda ki o birbirinden güzel çiçeklerimle göze göze geldim.
Kahvenin damaklarım ile tanışıklığı yerini anlattığım bir samimiyete bıraktı. Hafif sandalyeme yaslanıp gün içinde yapacaklarım işlerin önceliğinin hangisinde olduğunu düşündüm.
Midemi benimle arasını açan bu ağırlarının son bulaması için ilk önce sağlık ocağına, her yıl hamile olan aile hekimine gidip en keskin mide ilacını istemekti. Bilmiyorum sizlerin aile doktorunuz nasıl bir ilaç yazma kuralı var. Lakin bizim sağlık ocağında ki doktorun ilaç yazma konusunda eli boldur. Yani sizin uzun bir süre sağlık ocağına ikinci seferi yapmanıza gönül rızası yokmuş gibi iki üç kutu ilacı yazıp gönderir hastalarını gfenellikle.
İkincisi günlerdir diyetteyim ve ekmek ile olan bağımı yakın arkadaşlarım bilir. Günlerdir o bağı kesmeyi başarmış görünüyorum. Yok, o kadar uzun boylu değil ekmeği bensiz bırakmak ve fırına gidip şöyle sıcacık bir ekmeğe dokunma hissinden yoksun kalmak.
Çok kilo sorunum yok; ama işte kadınsal diyetler yaz geldi falan filan,yani deniz ben ve kum hikâyesi sonra bakışların belime biriken yağları dikizlemecisi de olanları hayal kırıklığına uğratma fikri oluştu.
Dediğim gibi ,sözü fazla uzatmayayım .gün içersin de olacak minik sürprizlere hazır olmanın bir ufak kıvranışları içindeyim de.
İç sesim öyle bir yerlerden bana sesleniyor ki! bir şeylerin tam benlik duyguların olduğunu lakin paylaşım konusunda. cimrilik yapan da benim mesafemi iyi bilirim karşı cinse karşı.
O gün yaşadıklarını açık bir alanda kendine doğru davet et, sonra hak etmediğin bir duygu kirliği varsa arınmayı ilke edinmekten yanayım.
Mesela dün akşama doğru yaşadıklarımı çok sindirmiş değilim. Sol yanımda bir sızı bir daha doğrusunu söylemek gerekirse bir öfke patlaması yaşadım.
Bakın nedenlerini sizinle birlikte masaya yatıralım. Haksız görüldüğüm bir yerde verilen cezama razıyım.
Bakın ilk başta konun bende nasıl şekil aldığını anlatayım ki! sonucu da öyle alalım.
Ondan daha fazla sayısı çocuk, kardeş sayısı olan anne ,baba ve kardeşleri duymuşuzdur. Buraya kadar çok normal gelişmelerdir.Var olanın ve kabul görenin değişimi imkansızdır. Çoğul sayıların o an ki genel durumu kimseyi rahatsız etmez.Fakat bir erkeğin ve ya kadının on parmağı geçen sevgililerinin olması gerçeği! beni daha çok ağzından ateşler fışkıran bir canavara dönüştürüyor. O kişilerin yarım hayat üzerine kurduklar irili ufaklı iletişim ağını parçalara ayırmak birbirinden uzaklaştırmak beni cezbediyor.
Sizin de doğru tespit etiğiniz gibi! kendi doğrularımın tek olması için verdiğim savaşın kahramanlığı beni ilgilendirir. Kısaca fikrime inat
Konu buraya gelmişken çoğul seslerin beyinde bıraktığı hasarın ne kadar olduğunu çok yakın arkadaşım alanında ;çok başarılı bir o kadar önemli çalışmalar yapmış, psikolojik ve kişisel gelişim uzmanı olan Nilüfer hanıma çok kere sormuştum.
Cevap aynen şu olmuştur."yıllarca giyilmiş elbiselerin toplu halede benzin dökülüp çakmağı elinizle çakmak mesafesi dedi. O elbiselerin yerinden alınıp yıkanma ve ya başka birine verme şansınız sıfır." yani başkasının bıraktığı yıkıntıyı tamir etmek hem zaman kaybı hem de kafa karışıklığı yaratır.
Bu adamı birilerine örnek ve ya ders niteliği taşıyacak bir dil ile yazmak istiyorum.Onun hayatına sızmam için bir kapı bir gizemlilik taşıyan cümle olmalıydı.ama ne?
Tabi ben ilk aklıma geleni yapmakla başladım işe ve onunla arkadaş olarak iletişime geçtim.. hali ile erkek, kadın evresini tamamlamış bireyler olarak onun da benimde beklentisi çok yüksek olması lazımdı.
Her şey tıkırın da ve kafa kafaya gidiyordu.
ilk ondan aldığım izlenimi anlatayım. Bir şeyler hayatına katma fikri var. ama ne tek eksik nokta kalbimin kapılar herkese açık hissini vermesine veriyor. bitişik nizam da olan bir duygu yok sanki! hem evli hem kaçamak yapıyor. Haliyle de her an birine yakalanma korkusu yaşıyor.
Onun kafa yoruculuğunu fark edip ilk adımı ben ona attım. Hadi gel bir sevgili oyununa kendimizi kurgulayalım dedim.
Gün için de onu ağına düşürecek güzel cümleler bulmak için hiç zorlanmıyor, tam tersine gittikçe derin konular konuşup üzerinde kendi yorumlarımızı koyuyoruz. Konu sanal ilişkiler olunca erkeği de kadın da aynı eşitlik de ısrar eder . Şu elimde ki küçük kutuya dünya sığdırılmış ki! karşısında ki ilişki muhatabına bir sen yoksun deyip ;ertesi gün başka bir kadının ve ya erkeğin ruhuna dokunuyorlar.
Çok okumanın verdiği hazır cevaplara göre ve duygu kirliğinin insan doğasına verdiği zararın milyon yıl temizlenmediğini hesaplarsak;gerçek sevginin izine rastlamak daha zorlaşacak . şu minik yoldaşımız kalbin atışlarının inandırıcılığı gidecek ve biz istesek de istemesek de başkalarının verdiği hasarın bir kurbanı olacağız.
Çok erken tanı her hastalık da olduğu gibi, burada ilişki abartısı da kim nerede nasıl davranışlar sergiliyor.
çok zaman halk arasında koyun sürüsü gibi insanlarını sözüne rastlarısınız! ben gibi..
Ama sürü var sanal âlem de çoban olayı yok. sürü halinde gezenlerin bir bakımda görünürlüğünü anlamak mesele.
Ama kişilerin anlatımında daha net öğreniyoruz. İşte hayatımda şu kadın şunu bilip savunuyor, bu kadının böyle acı ibretlik bir hikâyesi var. yâda başarısı var. Dönüp diyorsun ki sen bütün bu bilgiler nasıl sahip oldun ve nereden biliyorsun. Velhasıl bu tür özel ve özellik teşkil eden şeyler soru işaretleriyle kuşatılıyor.
Karşı tarafa işinin ehli ise cevabın bir binlik edası ile alnınıza yapıştırıldığını hissediyorsunuz.
"eeee biz olayın muhatabı kişi ile uzun zamandır yazışıyoruz da. oradan biliyorum hakkında bu söylemleri "der,
" Eski Mısırlılar bu resimli yazıyı icat ettiler ("resimli yazı", alfabeler tarafından kullanılan soyut harfler yerine çeşitli anlamsal varlıklar için semboller olarak görüntüleri kullanan herhangi bir yazı sistemidir). Bu ayırt edici figürlerin MÖ 3000’de ortaya çıkışı, Mısır uygarlığının başlangıcına işaret ediyordu."denilmiş
Yazıyı bulanın yazışmanın getirisi ve götürdüklerinin hele ki bu gün ki halini görseler ne cevap verirler. tahmini olarak yani verecekleri cevap benim beynimde bir dolu yanıttı var.
Ha! Bu arada beni yazının icadının karşıtı biri olarak düşünmeyin; daha çok takıldığım nokta yazının günümüzde bazı abartılı ilişkilerde. Nasıl hor kullanıldığına açıklık getirmeye çabalıyorum. Biz yazının günümüzde ki ilişki abartısında ki yerine bakıyoruz.
Asıl üzerinde durulması gereken nokta şu beynin cümleye hükmettiği dakikalar da yazının karşı tarafa verdiği o oylayıcı bir o kadar keyfili zamanı düşünüyorum.
Her yazılanın yanlış olduğunu savunmam, elbet bir iki cümle de gerçekliği ifade eder. Önemli olan şu duygu da ki... Karışık durumlar yaratan her şeyin iki cümle ile karşı tarafa şutlanması.
Ve oda gidip kaleyi, falan sıyırmaz. Direk gol olmasıdır.
Kısaca bu sevgiyi kapsayan her oluşumda zarar görecek yeni bir ilişki başlama süresi erken fakat bitme süresi bir o kadar kısa olacaktır.
Konunun izleyen tarafı olarak tanışıklığım yaklaşık bir yılıdır. Bu malum kişide gözlemlediklerim tıp alanında birçok hastalığın ya tamamı yâda belirtileri olarak kayıt edilmiş.
Kişinin hastalıklı bir ruha sahip olduğunu ve elinde olmadan bunlara sebebiyet verdiğini anlatılması içinde vicdanen bir iki öneride bulunduğum halede; O hararetli bir vaziyette bunları ret etti. Zaten ret etmesi konuyu tam düşüncelerde bir hastalık olduğun netleştirdi.
Yani gözünüzün önünde her hangi bir ağaç gibi hayal edin, güneşin boy farkına göre gölgeler sağını solunu gören biridir…
Bundan birkaç yıl önce çok sevdiğim halen de iletişimim olan bir ağabeyim. Özel durumlarını konuştu. Daha çok yalnız olduğun iyi bir bayan arkadaşla ciddi şeyler düşünmek istediğini beyan etti. Hayatımda birine kız kadın ayarlamak gibi alışkılığım hiç yok çok kızarım o durumlara beni getirmeye uğraşanlarda. Ben de orada boş bulundum.
Dedim ağabey öyle biri var. Lakin bir sorayım kendisine, erkek arkadaşı var mı? Yok, ise sizi anlatayım siz arkadaşlık olayını başlatın.
Geç vakitti bayan arkadaş genel günlük nasılsın iyi misin? Selamlamalar yapıp konuyu kendisine açtım.
Çok güzel karşıladı. Beni çok sevdiğini kendisin ilgili düşüncelerim netliğine güvenerek; tamam deyip ben aradan çekildim
Bir hafta mı? Geçti daha fazla mı?net hatırlamıyorum. Bayan arkadaşıma önerdiğim ağabeyim olacak kişi beni aradı. Bir kafası karışık inanılmaz derece üzgün de.
Birlik yüz yüze bir yerde görüşme hiç yok. Hanım arkadaşımla aralarında geçen yazışmaları tane tane anlatı.
Bayan arkadaşım adamın konuşmalarında kendi aleyhine yarayacak bir görünüş çiziyor ki! aaaaay ben şok! Daha doğrusu adamda kendi faydasına bir şeyler his edemiyor. Yani buna direk maddi beklenti diyelim.
Başlıyor cümlelerin kırkını uçurmaya yüksek okul mezunu. İki evladı ve torunların bakım ile sorumluk aldığını
Aynı zamanda gönüllü sağlık çalışanı… Gönüllü sağlık çalışanı tam ne demekse.
Araştırdım ve öğrendim.
Hasta kişilere bakan hanım efendilere deniliyormuş. Ben çok bilmiyorum bizim yakın çevrede konun muhatabı bakıcı ve kadın alan çok insan var. Keza hiç biri kendilerine gönüllü sağlık çalışanıyız ibaresini kullanmazlar. Her neyse sözü fazla uzatmayayım
Benim tanıdığım bayan arkadaşım evlenmişti. Fakat bazı nedenlerden eşi onu başka bir kadınla aldatmıştı ve yaşadığı abartılı ilişki de ortaya çıkınca, eşinden ayrılıp yaşlı insanların bakımın üstleniyordu.
Asla ekmeğini kazanan kadınları ve bu işi yapanlara lafım yok. Lakin gönüllü sağlık çalışını unvanı beni fazlası ile rahatsız etmiştir.
Dünyanın hiç bir yerinde; böyle bir iş alanı yoktur. Eğitim durumuna gelince o daha uçuk bir durumda kafam karıştı duyduklarıma eğitimin yüksekliğimi yoksa alçak uçanı mı? Daha iyidir.
Bu olanları parça parça toplayıp sonrası bir araya getirdiğimde, olmayan bir şeyi var etmek dünyada insana karşı uygulanabilinecek en büyük kötülük ve aşağılık bir davranıştır.
Hanım efendi yalan denizinde açıldıkça orada yaşamını sürdüren her balığın boğazına bir olta atmıştır.
Sonra çocuklarının torununun olma olayına gelince! Anneliğin doğurmakla olmadığına benim yaşadıklarımı eklersek emek de bir anneliktir. orada hem fikirim onunla.
Bir yakının ve ya arkadaşının evladını kol kanat germiş olabilirsin.çok güzel bir davranış da. bu bayan arkadaşım ne acıdır ki tıbben anne olamamıştır.
Kol koptu yen için de kaldı. aaaaaaah bu yazılanlar bizleri unvan sahibi yapmasında ne yapsın dedim ...
zaralıcan..
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.