SANAL DÜNYA ve KAYBEDİLEN DEĞERLER
SANAL DÜNYA ve KAYBEDİLEN DEĞERLER
Kaybettiğimiz değerleri arıyorum,
Sıcak, samimi, içten yapılan sohbetleri ve muhabbetleri özlüyorum..
Muhabbet ne kadar güzel bir kelime...
Muhabbet; chat ve sanal sohbetlerle kıyaslanmayacak kadar özel bir kelimedir..
Muhabbet; günümüzde olduğu gibi sanal dünyada kiminle konuştuğunu bilmeden,
görmeden chat yapmak değildir...
Muhabbet; Adı sanı belli olmayan insanlarla, gece gündüz yazışmakta değildir.
Muhabbet; muhatabın gözüne bakarak konuşmak ve kalbine ruhuna dokunmaktır.
Bazen, sevinçten uçarcasına boynuna sarılmak,
Bazen, hüzünlü duygularla gözyaşlarına boğulmak,
Bazen de sımsıcak hallerle kalbin bam teline dokunmak,
Ve sevgi dolu sözlerle, gönüllere giden yolları aramak.
İşte duyupta görmediğimiz, görüpte bilmediğimiz bir duygunun serencamıdır bu...
Ama... Heyhat bu zamanda, bu yollar, maalesef kapalı...
Teknoloji arttıkça, yaşam kalitesi yükseldikçe, toplumsal değerlerimiz maalesef azaldı.
Manevi değerler göz ardı edilirken, insanlar maddi değerler doğrultusunda yaşamaya başladı.
Gelişen teknolojinin yaşam standartlarını yükselttiğine şahitlik ederken, toplumsal sorumluluk duygularımızı ve benliğimizi de yitirdiğimize şahitlik ediyoruz .
İnsanlar sosyal medya üzerinden varlığını sürdürmeye çalışırken, gerçek dünyaya yabancılaşmanın ızdırabını çekiyoruz.
Sosyal medya üzerinde mutluluklarını, hüzünlerini paylaşırken, çevremizde yaşayan insanları, görmeyecek kadar kör olabiliyoruz...
Zaten, sosyal medyada hayat olduğu gibi ve göründüğü gibi değildir, olmasını arzu ettiğimiz gibidir.
Zamanın tadını çıkarmak yerine, fotoğraf çekip, paylaşarak, başkaları için yaşar hale geldik,
Öyle ki.. kendi mutluluğumuzu başkalarının beğenisine bağlı kıldık…
Her şeye kolayca erişebilmek için, etrafımızda ki, çoğu değerleri değersiz hale getirdik...
Bilmem farkında mısınız ? Kimse artık eskisi gibi samimi, içten ve gönülden sohbet ortamında, muhabbet etmeye ihtiyaç duymuyor,
Raflarda,02 sayfaların açılmasını bekleyen kitaplar var, okunmuyor.
En samimi insanlarla, dostlarla bile candan muhabbetler yapılmıyor.
Herkes kendi dünyasında, yapayalnız yaşamaya çalışıyor .
Peki bizleri insan kılan hoşgörü, samimiyet, içten bir muhabbet neden yok?..
Bütün duygularımız, dijitalleşmiş dünyanın kurbanı mı oldu?.
Neden? Eskisi gibi çocuklar, sokaklara çıkıp oyun oynamak için can atmıyor.
Neden? Herkesin bir yol arkadaşı, bir dostu olması gerekirken, elinde bir yalancı dünyası var...
Neden? Gerçek dünyada, gerçek dostlar, gerçek arkadaşlar, hatta gerçek sevgililer varken, kendimize yalancı bir dünya kuruyoruz.
Birbirini görmeden, belki sesini duymadan, gönül gönüle iletişim kurmadan ve gerçek dünyayı unutup, sanal dünyada yaşamaya başlıyoruz…
O kadar alıştık ki, sanal dünyaya gerçek dünyaya dönmemiz, maalesef bazen çok zor, bazen çok geç olabiliyor...
Aslında, insanları bu ortama en çok bağlı kılan şey, insandaki mükemmellik duygusudur.
Sanal dünya, her ne kadar yalan bir dünya olsa da, rengarenk ışıklar saçan renkli bir dünyadır.
Bu ortamlar, şahısların oldukları gibi değilde, olmak ve görünmek istedikleri gibi kurgulanmış olduğu ortamlardır.
Hepimiz biliyoruz ki; hayatımızda her şeyin dörtdörtlük olması mümkün değildir, O nedenle bizler ne kadar iyi olsak ta mükemmel olamayız.
Tabir-i diğerle, sanal dünya kendimizi kandırmanın en basit yolu ve en basit yöntemidir..
Ne olduğumuz gibi görünebiliyor, ne de göründüğümüz gibi olabiliyoruz.
Ve maalesef gerçek benliğimizle yaşamayınca, sahte kimliğimizle yaşamaya mecbur kalıyoruz..
Eski değerleri, eski sevgileri, daha doğrusu eskimeyen değerleri ve geçmişte olduğu gibi samimiyet soluklu sohbetleri ve muhabbetleri arıyorum..
Heyhat bulamıyorum.. Birileri... ’’Beyhude yorulma bu kapılar sürmelidir’’ diyor..
Ben ise hicranla iki büklüm olup, kaderin çizdiği bu yolda maalesef kayboluyorum...
Ümidim odur ki.. Bir gün mazinin, henüz hazan vurmamış yaprakları arasında ve altın gibi değerli olan zamana yelken açmaktır...
...andelip...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.