- 219 Okunma
- 0 Yorum
- 2 Beğeni
SENSİZ CANI ACIYAN ŞİİRLERİM...
Çürük çekilesi mümkün olmayan bir düş idi g/ördüğüm hayal tekkesinde saklı nice düşten farklı içine düşülesi sözcük deryasında saklı matemim ve kalp gözüm.
Göğün müridi kuşlar sözcüklerse yaslı.
Yerkürenin ümidi iken doğa, her canlı dualarla sarılı.
Hırpani bir özlem güttüğüm kendime.
Harala gürele yaşadığım varsın olsun yok sayılsın sözcüklerim nasıl ki her biri şiir hükmünde meclisten geçmeyen sayısız kararname.
Hem, namı da yürümüştü dünyanın kimine göre yalan kimine göre darmaduman sahte bir ikametgâh.
Ahlarla sarılı ruhum aczi yetim.
Renkler saklı ezik iken üstüne basılası ruhun sandukası ve sözcükler esmekte rüzgâr hızında saklı tutulası sırların, matemin duyulmaya namzet yankısı ve içimde şiirler şarkı söylüyor uzamında göğün ruhumda yabancısı olduğum yalanlar can çekişiyor duyulmazdan öte duyurmaksa iç sesimi bedeller ödüyorum yorgun kaleminin izinde bir mahlas diliyorum kâinattan kul köle olmadan insan ırkına ve ben adımla değil adlarımla yaşıyorum…
İsmimle müsemma dikenli bir dal.
Yetimsizim.
Diğer adısda saklı iken Samanyolu.
Basiretsiz kuşlar göç ederken.
Andıkça rahmeti, mazimi ardıç kuşlarına öykünüyorum ve yazdığım belki de yüzlerce öyküde saklı acımla dem tutup bu sefer şiirlere asılıyorum.
Kasıntı kâfir gülüşler acımakla kaçmak arasında bir yerde ve açık ara farkla öndeyim adımla müsemma olmayan hüznüme kefil olduğum kadar kalemime ve diri olmanın dingin olmanın bir olmanın hayali ile d/okunuyorum en uzağa tuzak addedilen ne varsa kusurum varsın olsun içine düştüğüm bu aşka: endamına çarpıldığım s/onsuzluğun hizasında solumdaki ağrıyla çalkalıyorum düşlerimi ve berrak bir gülüm/seme eşlik ediyor ismime hali hazırda bulamadığım mahlasın söküklerini dikiyorum yazdıklarımla hemhal bir orta yol bulamadığım kadar cihanda sürgün edildiğim coğrafyalarda…
Sürüklendiğim kadar sür-git.
Sürmenaj olmuş şiirlerden uzak.
Sürmanşet duyguların sarmalında net bir yürek belliyorum içimdeki sözlüğü bazen yırttığım kadar boş kâğıdı ve işte beslendiğim kadar acıyla açamadığım kara kutunun şifresini arıyorum şifa niyetine yazdığımla müsemma ömrü ziyan etmenin ertesi yeniden ömür diliyorum ölümsüzlüğü parmak b/asmanın adı iken kalemin sesi.
‘’Şimdi 128 harfli bir şiir var karnımda,
Satırlar artık bomboş.
Karnımda hissiz bir şiir var,
İçimde durmadan bölünen şiirler,
Birlikte yok olacağımız şiirler,
Birlikte unutulacağımız şiirler,
Hiç borcu olmamış şiirler
Ve bu yüzden çok acıyan şiirler.’’(Alıntı)
Zıtlaştığımsın zıt kutuplar da olmanın ötesinde ve senin yokluğunda, zil takıp oynadığında sözcükler her ip atladığımda belime dolanan ırkı olmayan gülüşler.
Zemheride yaş alan bir şiir misal.
Kabrime yakın sana t/uzak.
Örtüştüğüm hayaller ve peygamber sabrında dikiş tutturamadığım bir hayat adeta ölümüne sevmekle iştigal kalem her dem darbe aldığında alabildiğine isyankâr yürüdüğüm kadar yolumda yünden ördüğüm bir örüntü iken mezar taşım üzerinde yer bulamadığım cihan ve ruhumla arama nifak sokan gölgeler.
İstiflediğim kadar duyguları kat çıktığım şiirler.
Çıka çıka yorulduğum çıtası da yükselirken bu amansız ve imkânsız aşkın.
Emre amade imgeler iç cebimde şiir olmaya namzet…
Emir eri iken kalemin nice sözcük bir yaş gibi inen gözümden yaslandığım omzun artık çökkün sense sefasını sürdüğün kadar bendeki hüznün…
Bir ben olsaydı keşke içimde lakin bensiz türeyen benler misali serpili yüzüme.
Bir kıyam olsaydı keşke yaşamak gel gör ki kıyam bildim ben hayatı her kıyıldığında içim kıyama durduğum şiirler.
Öznesi gizli iken öncemin.
Özverisi dolu dolu imgelerin.
Her reşit acı eşit olmadığı kadar…
Yüreğinse, azizim bir b/ölü aşk iken tekil varlığım tekleyen kalbim tekelindeyim işte şiirin ve aşkın.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.