- 1086 Okunma
- 8 Yorum
- 0 Beğeni
Orta Doğu Olayları Bağlamında Türkiye ve Güney Azerbaycan-1
SELAM AZERBAYCANLAR ... VE SELAM CAN ŞEHRİYAR!!
Güney Azerbaycan tarihi statüsü dolayısıyla Türk milli ruh coğrafyasının merkezi olarak bilinmektedir. Türk ulusunun Anadolu’ya giriş kapısı olan 1071 Malazgirt fütuhatı zamanı Güney Azerbaycan Büyük Anadolu Selçuklu İmparatorluğu ‘nun arka cephesi konumundaydı. O günden itibaren mevcut olan kültür ilişkileri aralıksız devam ede gelmiştir. Doğal tarihi gelişmelerin sonucu olarak bu coğrafyalarda farklı Türk devletleri kurulsa da dil birliği ortak milli ruhumuzun bekçisi gibi milli fıtratımızın birlikteliğini korumuştur. Bugün de belki biraz değişik ağızla olsa da ayni dili konuşmaktayız. Soy birliği, dil birliği ve ortak geçmişimizden yoğrulan bu birlik anlayışları ve algılayışları ister istemez bizi gelecek birliğine, hedef birliğine doğru itmektedir. Yalnız gelecek hakkında düşünülmeden gelecek bize istediğimiz tarzda gelemez. İstenilen gelecek onun hakkında düşünmeden, uğruna çalışmadan gelmez olur. Bu nedenle de Türkiye’yi Türk Dünyasına bağlayan biricik köprü olan Güney Azerbaycan hakkında derin derin düşünmemiz gerekmektedir.
Bin yıla aşkın bir donem içerisinde bu toprakları Türk ulusunun kanıyla canıyla vatan yaptığı bir tarihi gerçeklik. Lakin 1925 yılından itibaren Fars milliyetçiliği merkezli bir rejim iktidarı ele geçirdikten sonra Fars şovenizmi Türklere karşı açık şekilde asimilasyon siyaseti uygulamağa başlamıştır. Türkleri aşağılamaya ve Fars ırkını üstün görmeye başlayan bir anlayış devletin resmi tezi haline gelmiştir. İşin ilginç tarafı bu işte. Karanlık katılaştıkça, sertleştikçe ışığa olan ihtiyaç daha çok hissedilmeğe başlar. Tam bu dönemlerde Güney Azerbaycan’da kimlik arayışı ciddi şekilde başlar. Türkçenin yasak olmasına karşın dünya edebiyatının incisi olarak, Türk medeniyet tarihinde ikinci ” Dede Korkut Kitabı” gibi tespit edilen ”Haydar Babaya Selam” eseri Fars şovenizminin yarattığı bu karanlık ortama karşı milli bir haykırış ve başkaldırıştır.. Turanı basıp bağrına ,Altaylara varan Muhammet Hüseyin Şehriyar’ın bu eşsiz eseri Güney Azerbaycan’da Türk milli ruhunu minyatürleştiren bir tablo gibi tezahür eder. Şehriyar Türk ruhunun haykıran feryadına dönüştüğü için onun bu haykırışlarına Kuzey Azerbaycan, Anadolu, Türkistan ve diğer Türk yurtlarının da aydınları katıldılar. Güney Azerbaycan merkez olmakla butun Türk yurdunu etkileyen ”Haydar Babaya Selam” manzum eserine butun Türk yurtlarında nazireler yazılmaya başladı. Bu da Türk ulusunun birlik düşüncesini dilde ve duyguda etkileyen bir devrim haline geldi. Ruhları etkileyen bir devrim. Hani Gaspıralı İsmail Bey ”Fikirde birlik, işte birlik, dilde birlik” diye bir birlik formülü çizmişti ya, tam bu teorinin ilk gerçekleşiş projesi gibi ortaya çıktı ”Haydar Babaya Selam” eseri. Bu dönemlerde Şehriyar, Bulut Kara Çörlü Sehed, Habip Sahir gibi şairler ve düşünürler Türk kimliğinin edebi, fikri planda altyapısını oluştururlar.
Azerbaycan parçalandıktan sonra Azerbaycan Türklüğünün ruhuna dokunan bu eylem ister istemez Azerbaycan Türklüğünün tepkisel davranışta bulunuşunu sağlamıştır. Hem Kuzey Azerbaycan’da, hem Güney Azerbaycan’da millet kendi kimliğini onarmak ve bütünleşme bilincini oluşturmaya özenmiştir. Fakat ortam farklılığından dolayı Güney ve Kuzey Azerbaycan’da ayni amaca hizmet eden farklı hareketlilikler meydana çıkmıştır. Kuzey Azerbaycan’da modern anlamda kimlik inşa etme süreci Türk Ordusunun yardımı ile 1918 yılında Mehmet Emin Resulzade’nin Cumhurbaşkanlığında Demokratik Milli Azerbaycan devletinin tesisi ile sonuçlanmıştır. Güney Azerbaycan’da ise Osmanlı Meşrutiyet Hareketlerinden de esinlenen, beslenen Tebriz Merkezli meşruta hareketi başlar ve demokrasi zihniyeti ilk kez Güney Azerbaycan’da doğup bütün İran’ı etkiler. 1920 yılında Şeyh Muhammet Hiyabani başkanlığında Tebriz merkezli milli hükümet kurulur. Uzun ömürlü olmayan bu hükümet devrilse de, ancak istiklal zihniyeti ulusun ruhunda hep dolaşıp durmuştur. 1945 yılında tarihi fırsatı iyice Güney Azerbaycan’ın istikbali yönünde değerlendiren Seyit Cafer Pişeveri tekrar Tebriz merkezli milli hükümet kurar. Bir yıl devam eden bu hükümet Güney Azerbaycan siyasi tarihi açısından çok önem taşımakta. Ana dilinde okullar açılır ve milli kimliğinin istikrarı için önemli işler yapılır.
Soğuk Savaş döneminde Güney Azerbaycan’da Türk kimliğinin silinmesi için Fars şovenizmi tarafından her tur insanlık dışı zorlamalar uygulanır. Ancak butun durumlarda Güney Azerbaycan’ın milli aydınları Türk kimliğinin ayakta durması için gereken özveriyi gösterirler. Bunlardan bir kaçının adını hatırlatmakta fayda var. Pehlevi rejimi döneminde Çocuk yazarı olarak dünyada tanınan Samet Behrengi asimilasyon siyasetine karşı direnir. İl il, kasaba kasaba , köy köy dolaşıp, yaşlı insanlardan duyduğu Azerbaycan Türk masallarını, halk destanlarını kitaplaştırır. İslam Devriminden sonra ise Prof. Dr. Cavat Heyet sadece Güney Azerbaycan’ın sınırları içinde yaşayan Türklüğün değil, Iranda yaşayan butun Türklüğün medeni gelişmesi için büyük işler görür. 25 yıl ”Varlık” dergisini yayımlayan Prof. Dr. Cavat Heyet Kuzey Azerbaycan ve Türkiye aydınlarının, milli şahsiyetlerinin Güney Azerbaycan’da tanınması için büyük çaba gösterir. Aslında Prof. Dr. Cavat Heyet’in bu çalışmaları Türk ulusunun birleşmesi yönünde kendiliğinde bir tarihtir. Büyük bir üniversitenin yapamayacağını Prof. Dr. Cavat Heyet bir kaç arkadaşları ile bir yerde bu ulusun istikbali için yapmıştır ki, bu da onların Türk ulusunun istikbaline olan mutlak inanışlarından kaynaklanmaktadır. Prof. Dr. Cavat Heyet de aynen Şehriyar gibi Güney Azerbaycan’ı Türk Dünyasına ve Türk Dünyasını Güney Azerbaycan’a tanıtan çok değerli bir Türk cerrahı, Türk Tarihçisi, Türk dilcisi ve Türk büyüğüdür.
Soğuk savaş sonrası Güney Azerbaycan Milli Hareketi başka bir aşamaya sevk edilmiştir. Sovyetleri Birliğinin dağılması, Kuzey Azerbaycan’ın bağımsızlığı ve Türkiye ile iletişim olumlu yönde Güney Azerbaycan Türklüğünün zihniyetini olumlu yönde etkilemiştir. Özellikle Kuzey Azerbaycan’ın eski Cumhurbaşkanı ve Türk Dünyasının erdemli insanlarından biri olan Bilge Lider Elçi Bey faktörü Güney Azerbaycan’ı ciddi şekilde etkilemiştir.Büyük fikirler büyük mütefekkirler ve siyasi önderler sayesinde Azerbaycan’ın bağımsızlık bayrağını göndere çekecektir.
BİR KERE KALKAN BAYRAK ASLA BİR DAHA İNMEZ
CAN AZERBAYCANLARDA SIZI VE EZAN DİNMEZ!
...devam edecek.....
Yazım hatalarımı düzelterek emek veren Sayın Ahmet Turanoğlu Beyefendi’ye teşekkür ediyorum.......
YORUMLAR
Sevgili Pusat
Görüşmek üzere.....
Ağabeyin...
Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır...
Toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır.
*********
Vatanın sınırı her ne kadar misak-ı milli de olsa gönül yurdunun sınırı ÖTÜKEN'den başlar Viyana'ya uzanır.
Ümit PUSAT kardeşimiz de bunu mühür gibi beynimize ve yüreğimize kazır.Allah yar ve yardımcınız olsun
Can Azerbaycanların can yoldaşları...Sitemize hoş geldin sefa geldin.Orta Asya'nın istiklal kokan rüzgarlarıyla yüreğimize soğuk sular serptin.
Gaspıralı üstadımızın "Dilde,fikirde,işte birlik!" düsturunu hatırlatarak unutkan hafızalarımızı canlandırdın.Kalemin ve yüreğin daha nice güzel esintileri bize sunsun