- 146 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Özgürlüğün Sesi
- Ata, babalarımız daha önce bu yolu denediler ama hiç bir sonuca da varmadılar.
- ama ben yine söylüyorum, "güç birliktedir" bizler hepimiz elbir olmasak buradan kurtulmamız imkansızdır.
Onlar, uzun süreydi pislik içinde yaşamaktaydılar ve o iğrenç hayatlarından kurtulmak için sabahtan akşama can atıyorlardı ve gitgide nüfusuları arttıkça yaşam koşulları onları daha da zor duruma sürüklüyordu.
Hepsi aynı esaret içinde yaşamalarına rağmen haksızlıklar kendi aralarında bile hüküm sürüyordu.
Bazılarının sayıları az olsa bile, binbir düzenbazlıkla, veya zor yolu kullanmakla çıkış kapısına yakın bölgenin en yumuşak yerini ele geçirmekte başarılı olmuşlardı. Bundan dolayı Delikdibi Mahallesi’nde yaşayan ahali seslerini en yüksek seviyede herkesin kulağına ulaştırabiliyorlardı. Öte yandan kapı açıldığı an, çıkıp kaçma şansları daha da fazlaydı.
Ne yazık ki İncebağır mahellesinde yaşayanların durumu pek iyi sayılmazdı. Uzak bölgeye yerleştiklerinden dolayı ne kadar bağırıp çağırsaydılar yine onların sesini duyan kimse bulunmuyordu. Kapı açılsaydı bile oraya ulaşıp dışarı çıkmaları rüya gibi görünüyordu.
Kalınbağır mahallesindekilerin, İncebağır’lılara göre durumları fena değildi, arasıra onların sesini, sözünü dinleyen olurdu. Delikdibi sakinlerine boyun eyip kulluk ettiklerinde kapı açıldığında onların da çıkıp özgür kalmalarına izin verilirdi.
Kalınbağır’lı Zırtullah dedi:
- yani kimse yok mu şu fakire sorsun "neden hep fasulye, nohut yiyiyorsun? Her gün geçtikçe de bizim nüfusumuzu artırıyorsun."
Yanında oturan dostu, Çezikulu dedi:
- kanka! adam ne yapsın? böyle bir kötü devirde yoksul halkın parası anacak fasulye, nohuta yeter.
- daracık bu yerden ve bu bokun içinden kurtulmalıyız ama.
- ben yine söylüyorum, elbir olursak şu çıkış kapısını birlikte açabiliriz.
- moruk Çezikulu! ulan sen nasıl da bir inatçı keçimişsin.
Delikdibi’li birisi kafasını Kalınbağır Mahallesi’ne uzatıp dedi:
- arkadaşlar! Biz hepimiz aynıyız. Birliğimizi korumalıyız, yoksa ülke dağılır.
Zırtullah dedi:
- ulan ne birliği? senin osuruk dilinden benim dilim, kokum ve rengim farklı.
Çezikulu dedi:
- hayır canım. Biz hepimiz aynı soydanız, arkadaşın söyldiği gibi aramızda hiç bir fark yok.
Amele Muharrem ailesiyle birlikte yemek masasının etrafında oturmuş, haşlanmış yavan fasulyelerini yiyiyorlardı. Muharrem poposunu sol yandan biraz kaldırıp osurdu.
Çocuklar bunu duyunca kahkaha çekip güldüler.
Dış kapı açıldığı an, Delikdibi Mahallesi’nin iznini almış olan Çezikulu dışarı fırlayıp yüksek bir sesle özgürlüğüne kavuştu.
İnce ve kalın bağırsakta yaşayan diğer osuruklar, hasretle Çezikulu’nun özgürlüğünü seyrediyorlardı.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.