- 186 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ANLAMA-ANLATMA
Dil, sözü taşıyan sistemdir. Söz, bu sistem içinde, yüklendiği anlamı taşır. Her söz içinde, en az bir cümle vardır. Cümle; yargısı olan, tamamlanmış sözdür. Her cümle kendisinden ibaret görünse de, bir anlatımın sadece parçasıdır. Anlatımın bütünü, bu parçaların anlam ve gramer ilişkisi desteğinde ilerleyen kendi bağlamında tamamlanmış yargıyı verir. Anlatım bütününden çıkarılan yargı, anlatımın varlık gerekçesi olan, onun ana duygusu veya düşüncesidir.
Anlama faaliyeti iki yönlü işler. Buna iletişim adı verilir. Birlikte ve karşılıklı etkinliği olmayan hiçbir faaliyet ortaklık anlamı taşımaz. Bu en çok iletişim için gereklidir. Çünkü iletişimin birden fazla koşulu vardır: Dil, taraflar, ortam gibi… Öncelikle seçili dil, iletişime katılan tarafların bildiği bir dil olmalıdır. Dil ortaklığı olmadan, diğer koşulların değeri kalmaz.
Sözün muhatabı da, en az anlatıcının doğru anlatması kadar doğru anlamadan sorumludur. Şu halde anlatma ve anlama doğru işliyorsa iletişim kurulur. Zaten iletişim etkinliğinin amacı, bu faaliyete katılanların birlikte ve karşılıklı anlatma-anlama sonucu bir anlamda buluşmalarıdır. Buna anlaşma adı verilir. Ancak her iletişim, bütün koşullar yerine gelse bile, bir anlaşma ile neticelenmez. İletişim çabası vardır; fakat bu sonuç, iletişimin gerçekleşmediğini değil, iletişimin uzlaşmaya dönüşmediğini gösterir. İletişim etkinliğinden beklenenin tersine “anlaşamama” niye ortaya çıkar? Bu sorunun yanıtı kısaca şudur: İletişim alanında anlatma koşulları ne kadar önemli ise, anlaşamama sebepleri de o kadar önemlidir. Çünkü anlaşma için sadece ‘doğru’ anlatım yetmez. Anlatım aynı zamanda ‘etkili’ olmak zorundadır.
Peki, etkili anlatım, içinde neleri barındırır? Sayalım:
a) Açıklık ( Dili doğru kullanarak, anlatımı anlaşılır kılmaktır.)
b) Yalınlık ( Sözün meramını en uygun ve kolay anlaşılır cümle seçimine taşıtmaktır.)
c) Akıcılık ( Sesçe ezgili tercihler ve bağlarla cümleleri akıcı bir düzende kurmaktır.)
d) Özgünlük ( Anlatımda söz söyleme kimliğini öne çıkarmaktır.)
e) Tutarlılık ( Parça-bütün bağlarını doğru kurarak, sözün meramını çelişkilerden arındırmaktır.)
“Anlatma ve anlama faaliyeti, öncelikle dil kullanımını gerektirir.” demiştik. Şimdi dilin kullanılma alanlarını belirleyelim:
1. Sözlü anlatım 2. Yazılı anlatım
SÖZLÜ ANLATIM TÜRLERİ:
1. Konferans
2. Sempozyum
3. Açık oturum
4. Forum
5. Mülakat
6. Söylev (Nutuk)
YAZILI ANLATIM TÜRLERİ:
A) Sanatsal-Kurmaca Anlatı Türleri:
1. Masal
2. Şiir
3. Öykü
4. Roman
5. Piyes (Tiyatro)
6. Gezi yazıları (Seyahatname)
7. Anı (Hatırat)
8. Günlük
9. Söyleşi (Sohbet)
10. Deneme
B) Bilimsel-Doğrudan Anlatı Türleri:
1. Makale
2. Fıkra
3. Eleştiri
4. İnceleme
5. Mektup ( Özel mektuplar ve İş mektupları)
-Konu, konu maddesi, bakış açısı
-Açıklama, betimleme, öyküleme, tartışma (Anlatım biçimleri)
-Anlatı yöntemleri (Düşünceyi geliştirme yolları):
1. Tanımlama
2. Betimleme (Tasvir)
3. Örnekleme
4. Karşılaştırma
5. İlgi kurma
6) Kanıtlama
7) Tanık gösterme
Anlatım Çeşitleri:
A) Anlatıcı konumuna göre:
1. Doğrudan anlatım
2. Dolaylı anlatım
B) Anlatıcı kişisine göre:
1. Ben-biz kişisi ağzından
2. Başkası / ötekiler ağzından
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.