- 166 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
Veraset (Kalıtım) ve Çevre 2
Veraset sabit tutulup,çevre değişimi ile insanlarda yapılan deneyler olumlu netice vermemektedir. Çünkü tam eşit bir çevre sağlanması imkansızdır.İnsanlarda bulunan duygu, his v.b. özellik onların aynı kalıplarda olmasına engel teşkil etmektedir. Fakat aynı deneyler hayvanlar üzerinde yapıldığında daha olumlu neticeler alınmıştır.
Sizlere bu konularda yapılan araştırma ve deneyleri aktarmak istiyorum:
Mesela; bir yumurta ikizlerinin biri,bir aylık iken sebze ticareti yapan bir çiftçinin yanına evlatlık veriliyor.Üvey babası değişik şehirlere gidip bir çok iş değiştirince çocuk da bir çok okul değiştirmiştir.Diğer ikiz kardeş de 14 aylık iken bir doktora evlatlık verilmiştir.Daha iyi şartlarda ve okullarda okumuştur. İkisi de on yaşına gelince veraset bakımından aralarında çok benzerlik görülmüştür.Fakat kişilik vasıflarında önemli farklar gözlenmiştir.
Yapılan şahsiyet testlerinde aralarındaki bu fark 14 ila 24 arası olmuştur.Ama aynı çevrede yetişmiş 19 çift,bir yumurta ikizlerinde yapılan incelemede bedeni vasıflarda olan benzerlik, kişilik vasıflarında da gözlenmiş ve kişilik testleri fark puanı 5 olmuştur.
Bu da bize gösteriyor ki,ferdi farkların çoğu çevrenin değişiminden kaynaklanır.Çevre sabit tutulmaya çalışılarak yapılan deneylerde verasetten gelen özelliklerin pek değişmediğini göstermektedir.
Diğer bir araştırmada aynı yumurta ikizlerinde, birbirine benzer suçlar işlemeye meyyal oldukları,birbirine benzeyen psikolojik arızalar gösterdikleri saptanmıştır.
Bu hadise verasetin etkisinin ne denli olduğuna işaret etmektedir.Verasette insan anne ve babasından başlamak üzere geriye doğru bütün soyunun ve onlarda bulunmuş olan karakteristik özellikleri alabildiğini ifade etmektedir.Kalıtımda yarısı ana-babadan,dörtte biri büyük anne ve babalarından,sekizde biri büyük anne ve babalarının ana ve babalarından intikal ederek tesiri kuşaktan kuşağa geçer.
Zeki ana-babanın çocukları da ekseriya zeki olurlar. Çocuklar aynı zamanda bedeni olarak da ailelerine benzerler.Ancak bu aileye benzeme istidadı belli orandadır.Çünkü anne ve babanın sonradan elde ettiği kabiliyetler ve hünerler vardır ki, veraset yoluyla çocuklar bunları elde edemezler.
Bazen veraset çok kuvvetli bir şekilde nesilden nesile intikal eder. Mesela; geri zekalılık, delilik, suç işleme eğilimi v.b.gibi kişiye ait ve sosyal sakatlıklar nesiller boyu devam edebilir. Yani verasetten gelen bazı şeyler ne yapılırsa yapılsın değiştirilemeyebilir.Örneğin; Aptal çocuklar daha çok okula gitse de, zeki çocuklar, onları geride bırakır. Doğuştan geri zekalı olan bir çocuk ne kadar iyi terbiyeciler elinde yetiştirilirse yetiştirilsin,normal zeka seviyesine ulaşamaz.
Tabi ki insanların hayatında verasetin olduğu kadar çevrenin de büyük tesiri vardır.
Bireyin kendi iç yapısı ve kendisi de çevre kavramının içine girer.Bireyin solunum, dolaşım, sindirim gibi sistemleri ve iç organları, duygu, düşünce,anı ve yargıları,giysileri ve bireye ilişkin tüm durumlar,bireyin ne oranda etkileyebiliyorsa o oranda bireyin çevresini oluşturur.
Demek ki,dış dünyadan etkilendiğimiz her şey çevreyi oluşturuyor.Eğitim de dış dünyaya girdiğinden,çevre faktörünün içerisine girmektedir.
Psikolog Watson,eğer kendisine bir bebek gurubu verilseydi onlardan dilenciler,doktorlar,avukatlar ve hırsızlar yetiştirebileceğini kesin kesin psikolojik modeline uygun hale getirebileceğini söylüyordu.Bu plan çocuğun tamamen göreceği eğitime bağlı bulunduğunu farz edip insan organizmasının fertten ferde değişiklik göstereceğinin reddine dayanmaktadır.
Halbuki bazı özellikler ve nitelikler daha doğuşta tespit edilmiştir.Ana rahmindeki çocuğa müzik dinletip onun müzisyen olmasını beklemek hayalden öteye geçemez. Çocukta müzik kabiliyeti yoksa ve müzikle ilgili konulara engel teşkil eden bir hastalığı varsa ne kadar terbiye görmüş olsa da onun da müzisyen olması beklenemez.
İnsanların bazı özellikleri verasete bağlıysa da bir kısmı çevreye bağlıdır. Gözlerin rengi, kafanın genişliği,parmak izi şekilleri,buluğa erme yaşı kalıtımla olduğu halde,mizaç ve tutumlar gibi psikolojik unsurlar her halde çevrenin etkisindedir. Araştırmalar insan davranışlarının ahlaki cephesini ve seciyenin sağlamlığını kalıtımdan ziyade kendisinin yetişme tarzının tayin ettiğine işaret etmektedir.
Demek ki,insanların ahlaki yönünü teşkil eden mizaç,tutum ve davranışları çevreye yani eğitime bağlı olarak müspet değişiklik göstermektedir.
İngiltere’de dört gurup çocuk üzerinde -çingene çocukları,mavnalar üstünde yaşayan ailelerin çocukları,bedence özürlü çocuklar,geri halk tabakasının çocukları- Gordon inceleme yapmıştır.Ulaştığı neticede,okula devam ile zihni ve eğitsel yetenekler arasında bağlantı bulunduğu gözlenmiştir.
Bu tespit insanların hayatlarında doğuştan getirdikleri bazı özelliklerin eğitim yoluyla daha iyiye yönlenebileceği, kişilere başarıya ve mutluluğa götürecek iyi hasletlerin kazandırılabileceğinin bir nevi ispatıdır.
Ancak insanların eğitilip,eğitilememesinde verasetin ve çevrenin gerçek etkisi tespit edilememiştir. Yani hangi özelliklerin verasetten gelmekte,hangilerinin ise çevreye bağlı olduğu tam olarak bilinememektedir. Şu da var ki, bir kişi gerek kalıtımla,gerekse çevre faktörünün etkisiyle bir rahatsızlık geçirmişse,o kişi ne kadar eğitilse de belli bir takım özellikler ona kazandırılamaz. Mesela; felçli doğan bir çocuk asla sporcu yapılamaz. Geri zekalı olan bir çocuk ilim adamı yapılamaz.Fakat bu denli açık olarak görülen menfi bir faktör yoksa,verilen eğitimin kişiyi belli bir yere ulaştıracağı gerçeği de göz ardı edilmemelidir.
Veraset ve çevrenin kişiye tesir gücünü biraz da olsa aktarmaya çalıştık.Şimdi de huyun değişip,değişmeyeceği konusunda değişik görüşleri vermeye çalışalım.
Ahmet TULGANER
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.