- 225 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
Eğitimde Cami ve Hatiplerin Rolü 2
Ayrıca nasihat eden kişilerin nasihatlerinin etkisiz olmasını istemiyorlarsa şu konuya da dikkat etmeleri gerekmektedir:
Bazı hatipler insanlara "Haset etme,hırs gösterme,inat etme" derler.Oysa bunlar insanın yaratılışında olan huylardır.Böyle demekle hatip, insanlara bir nevi yaratılışını değiştir veya yaratılışına ters hareket et demiş oluyor.Bu mümkün olmayacak bir şeyi talep etmektir.Oysa şu şekilde demiş olsa:"Ey insanlar çevremizde bir takım insanlar var çok başarılı,çalışkan,dürüst kişiler,şayet sizlerde bu tür özellikler tam kamil manasında yoksa kendinize şöyle demelisiniz:"İnat ediyorum,hırsla çalışacağım o kişi gibi mükemmel bir insan olacağım."diye telkin ve tavsiyede bulunup nasihat etse, hem nasihati netice verir,hem de yaratılışına uygun olur.
Ayrıca vaaz ve nasihat edenlerin sözlerinin tesirli olabilmesi için şunlara dikkat etmeleri gerekmektedir:
Verdikleri örnekler ve nasihatler zamana zemine uygun olmalıdır.Mesela,yakın çağa kadar insanların inançlarında bir problem olduğunda kendisine bir ayet,bir hadis okunup delil gösterildiğinde o insanlar ikna olurmuş.Fakat,bu çağda sadece bu metodun kullanılması yeterli olamamaktadır.Çünkü bazı insanlar Kur’an-ı Kerim’i ve Hadis-i Şerif’leri inkar etmektedirler. Bu açıdan bu tür insanların şüphe ettiği veya karşı çıktığı konularda onlara ayet,hadis okumak çözüm olmamaktadır."O halde ne yapalım ne hali varsa görsün" demek de doğru bir yol değildir.Yapılacak şey ise;dini ilimleri pozitif ilimlerle destekleyerek, ilim dünyasının keşiflerini ve rakamlarını konuşturarak,insanları ikna ederek davasını ispat etmelidir.
Ayrıca İslam’ın değerlerini anlatıp kıyaslarken abartmamalıdır.Çünkü bu hem inandırıcı olmaz,hem de yanlış bilgilendirme olur. Mesela; yoldaki bir dilenciye küçük bir yardımda bulunanın hac sevabı kadar faziletli olduğunu devamlı telkin etmek doğru değildir.Çünkü,böyle bir durumda,hac ibadeti gibi İslam’ın en büyük bir farz mükellefiyeti küçük bir yardıma eş tutulmuş oluyor.
Bazı hadislerde yapılan küçük yardımların büyük sevaba vesile olduğundan bahsedilmektedir. Fakat,bizim burada ifade etmek istediğimiz,özele has bu durumların genelleştirilmesindeki
yanlışlıktır.
Ayrıca nasihat edenlerin insanların anlayacağı gibi konuşması gerekmektedir.Yani Ata et, aslan’a ot verilmez, prensibinden hareketle insanların anlayışlarına uygun olarak hitap etmelidir. Ve hatibin ikna edici bir konuşma kabiliyetine sahip olması gerekir.
Dikkat edilmesi gereken bir diğer nokta da hatiplerin camiye gelen cemaati aşırı şekilde cehennemle korkutmaması gerekmektedir. Hatiplerin bazısı cemaati yapılmış olan küçük günahlardan dolayı çok korkutarak,yapılan hatanın karşılığının cehennem çukurları olduğunu ifade etmesi cemaatin şevk ve ümidini kırmaktadır.Biz yapılan küçük günahların önemsiz olduğunu söylemek istemiyoruz.Ancak abartılı korkutma insanları ümitsizliğe ittiğinden İnsanlar "Ben ölmüşüm,benim kurtuluşum yok,bu durumda cehenneme gideceğime göre artık ne yapsam fayda vermeyeceğine göre hiçbir şey yapmama gerek yok" düşüncesine kapılıp camiyi,namazı, her türlü dini uygulamayı terk ettiğinden bu sefer gerçekten cehenneme gitmeye namzet olmaktadır. Böyle bir durumda acaba hatibin hiç sorumluluğu yoktur denilebilir mi?
Ayrıca hatip dini bilgilerin ayrıntısına tam sahip olmalıdır.Peygamberimizin Aleyhissalatü Vessellem’in hadislerinin ifade ettiği manayı ve yorumunu çok iyi bilmelidir.Mesela;dünyanın öküz ile balığın üzerinde olduğunu ifade eden hadisi, aynen nakleder ve gerekli açıklamayı yapmazsa fayda yerine zarar vermiş olur.Çünkü bu modern çağda uzaydan dünyanın fotoğraflarının çekildiği ve dünyanın altında öküz ve balığın olmadığının görüldüğü bir ortamda kötü zihniyete sahip insanların din ile alay etmelerine fırsat verilmiş olur. Halbuki hadislerin ifade ettiği manayı bildiğinde ve bunları cemaate kısaca açıkladığında büyük hizmetlere vesile olabilir. Bizde hadisi sizlere bildirdiğimiz için çok kısa ifade etmeye çalışalım: Peygamber Efendimiz Aleyhisselâtü Vesselâm dünya öküz ile balığın üzerindedir derken, dünyada yaşayan insanların geçim kaynağına işaret etmişlerdir.Dünya kara ve denizden oluştuğundan,kara parçası öküz ile sürülerek toprağın ekilip biçilmesi yoluyla,denizler de ise balık olduğundan bunların avlanması neticesi hem karadan hem de denizden insanlar rızklarını temin etmektedirler.Ayrıca dünya çizgilerle bölünerek oluşan burçlardan öküz ve balık burcuna denk geldiğinden hadiste bu manalar kastedilmektedir.
Eğitimle ilgili bütün bu sıralamaya çalıştığımız noktalar tam anlamıyla yapılmaya çalışılırsa her fertte temin edilmiş olan huzur bütün topluma mal edilmiş olur. Fert ise beden ve ruhtan müteşekkil olduğuna göre,ruhen ve bedenen gerekli gıdayı aldığı zaman huzurlu, ahiret hayatı için çalıştığı zaman mutlu olacaktır. Ferdin fena ve huzursuz olmasından toplumda zarar görür. Onun hile, yalan, kin, haset, kibir, rüşvet, sahtekarlık vs. gibi kötü alışkanlıklara müptela olması,kişiyi huzursuz kıldığı gibi,toplumu da rahatsız eder.İslam,bu tür kötülüklerle mücadeleyi emreder. Toplumun huzura, refaha ve en önemlisi insanca bir hayata ihtiyacı olduğuna, dünyayı ve toplumu huzurlu veya huzursuz kılan başlıca faktör de insan olduğuna göre,iyi insan yetiştirmekle mesele büyük ölçüde halledilmiş olur.
Ahmet TULGANER
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.