- 119 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
Nefsi Terbiye İçin Ne Yapmalıyım ? 2
Allah’u Teala öylesine merhamet ve kerem sahibidir ki, bize lütfettiği sayısız nimetlerin, duygu ve organların sahibi, sanki bizmişiz gibi onları bizden satın almak istiyor ve bizlere Cennet gibi bir fiyat takdir ediyor.Ve bizlere diyor ki:
Elinizde olan emanetimi bana satınız. Sizin için muhafaza edeyim. Boş yere zayi olmasın. Hem, sonra size daha güzel bir şekilde iade edeceğim. Hem,de ücretleri birden bine yükselecek. Bütün o karı size vereceğim.
Hem,düşünmeli o emanet kendi malımız mıdır? Sanki öyleymiş gibi büyük bir fiyat da bize verilecek.
Ne kadar karlı bir ticaret değil mi? Hiç dünya şartlarında böyle bir alış-veriş olabilir mi? Bir kişi bir şirket kuracak, fabrika yaptıracak, bütün aletlerini almış,her türlü masrafı ona ait olacak, çalıştıracak ve karını bize verecek,böyle bir şey kesinlikle olmaz.Fakat Cenab-ı Hak bize ait olmayan emanet olarak verdiği organ ve duygularımızı dünyada kullanılırken nefis hesabına değil Allah hesabına, yani O’nun emrettiği şekilde davrandığımızda,bütün karı bize veriyor.Hak etmediğimiz halde bize Cennet gibi bir mükafat teklif ediyor.Hem dikkat edilirse dünyaya ait her türlü tasarruf,tedbir Allah’a ait. Bütün nimetler ayağımızın altına serilmiş ve rızkımızı temin etme noktasında bizim kafa yormamıza, düşünmemize gerek kalmadan hepsini kerem sahibi Allah ayarlamıştır.Bizlerden tek istediği, ihlaslı tam bir kul olarak hareket etmemizdir.
Şayet Allah namına hareket edilmezse, Cehennemde cezalandırılmamızın yanında,dünyada da huzurlu ve mutlu yaşamamızın imkanı bulunmamaktadır. Mesela,içki içerek, kumar oynayarak kısacası Allah’ın yasakladığı şeyleri yaparak, manevi hayatımızı mahvetmekle kalmaz bedenimize, ailemize,çevremize de zarar veririz. Görüldüğü gibi zarar içinde zarar çekilerek Cennet gibi bir fiyattan da mahrum kalınmış olur.
Nefsinin dizginini elinde tutan insan gerçeği anlar, Allah’ın bizlere yaptığı teklife " Evet, Rabbim ben emanetini Sana satıp,rahatı tercih ediyorum."der, teşekkür eder, huzuru bulur. Dizginlerini nefsine kaptıran Allah’ı tanımak istemeyen insan,bu teklif karşısında "Hayır ben mülkümü satmam, kendimden başka mülk sahibi tanımam, keyfimi rahatımı bozmam."der. Böylece kendi eliyle Cehenneme gitme fermanını imzalar. Halbuki insanın sevmede aşırı gittiği her şey geçicidir. Mal, mülk, para, makam,şöhret,güzellik, gençlik hepsi geçicidir.Yanına günahlardan başka bir şey kalmaz. Aynı zamanda emaneti tanımadığı için ahirette emanete hıyanet cezası görür.
Emaneti gerçek sahibine vermediğinden, gemiye bindiği halde yükünü sırtında taşıyan insan misali,hayatın ağır yükü altında ezilmeye mahkum olur.Halbuki insana verilen akıl, kalp, göz,dil gibi hediyeler,Cennet kapılarını açarak birer anahtardır. Fakat yerinde kullanılmazsa o anahtar Cehennem çukurlarına açılan kapıların anahtarı olur. Tercih insana bırakılmıştır.
Dikkatlerimizi çeken bir başka noktayı da burada belirtmeden geçmek istemiyorum. İnsanların Cennet ve Cehennem’e gitme imtihanının da Cenab-ı Allah açıkça taraftır.Bu öyle bir taraflık ki,insanın saadeti, kurtuluşu yönünde, Cennet’e girmesi yönünde taraflıktır. Acaba bu kanaate nasıl ulaşıyoruz: Cenab-ı Hak Kur’an-ı Kerim’de insanlara sadece "Emirlerim şunlar, yaparsanız Cennet’e girersiniz.Yasaklarım şunlar yaparsanız Cehennem’e gidersiniz. " demekle yetinmiyor. Cennet’i kazanma noktasında bütün güzellikleri insana öğretip,emretmektedir. Cennet’in güzelliklerinden bahsederek,oraya gitmeye teşvik ediyor. Ayrıca insanları şiddetli bir şekilde Cehennem’le, azapla korkutuyor ki, Cehennem’e değil, Cennet’e gitsin.Bu açıkça taraf olmak değil midir?Ne mutlu bizlere,her açıdan bizleri düşünen dünya ve ahiret de mutlu olmamızı isteyen merhamet sahibi bir Yaratıcımız var. Ne yazık inanmayanlara böyle bir güzellikten kendilerini mahrum bırakıyorlar.
Bir diğer nokta da verilen emanetlerin Allah namına harcanması aslında zannedildiği kadar zor bir şey değildir.Sadece zevk noktasında nefse birazcık ağır gelir.Yoksa dünyanın nimetlerinden Müslümanlar da istifade eder.
Helal dairesi geniştir, keyfe kafi gelir. Harama girmeye hiç lüzum yoktur. Allah’ın farzları hem kolay hem hafiftir. Ayrıca Allah’a kul olmak şereftir. Bu açıdan bizler yaptığımız işlerde sadece Allah namına,hesabına hareket etmeliyiz. Kusur etse tövbe etmeli, O’na yalvarmalı. Allah’ın istediği kamil manada temiz bir nefise sahip olmak için elimizden gelen gayreti göstermeliyiz.
Cenab-ı Hak bizleri nefsinin elinde oyuncak olan,nefsinin kötülüklerine uyan kimselerden eylemesin.Amin.
Ahmet TULGANER
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.