- 270 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
DEĞİŞİMİN KENDİSİ DAHİL HER ŞEY DEĞİŞİR
Hiç dikkat ettiniz mi? Her yeni güne farklı uyanıyoruz. Kimi zaman çok enerjik kimi zaman düşük bir mod ile. Bazen oldukça aktif bir gün geçiriyoruz bazen ise monoton rutine bağlıyoruz hayatı. İnsan bu ya, yokluğa da varlığa da en hızlı ayak uyduran ve en çabuk adapte olan bir canlı. Ne de kolay kabulleniyoruz değişilikleri farkında olmadan. Hislerimiz, duygu ve düşüncelerimiz, giyim tarzımız ve dahi hayat görüşümüz, zevklerimiz...
Kararlarımız değişiyor meselâ. Sonra sevdiğimiz bir şeyi sevmiyor, sevmediğimizi sevebiliyoruz da. Belki irade dışıdır fakat yine de yaşantımıza ansızın sızan, kendi iç dünyamızda bilinçaltı huzur ve mutluluğumuz adına "peki" diyerek beynimizi kodladığımız unsurlar aslında bu değişiklikler.
Değişim bir değer olarak gerçekte var olan fakat hayatımıza girmesine izin vermediğimiz sürece faydasını göremeyeceğimiz, sürekli ve kaçınılmaz realitesiyle, hayatın değişmez bir kuralıdır.
Her şey zamanla değişir diye bir söz vardır ya. Gerçekten de değişimin kendisi dahil her şey zamanla değişir. Bu dünya da hiçbir şey, hiçbir zaman aynı kalmaz. Dün yaptıklarımız bugün yine yapılmaya devam ediyorsa şayet, dün işe yarayan bugün işe yarayacağı anlamına gelmez.
İnsan bir kalıba sokmamalı kendini. Bir çivinin duvara sabitlendiği gibi aynı çizgide kalmamalı. Yeni fırsatlar, yeni oluşumlar ve hatta yeni yeni heyecanlar için değişimi denemeli, değişmeli...
Zirâ değişim, insanları gelişime götürecek ve insan geliştikçe kendini tanıyacak, kendini tanıyan insan bilinçlenecek ve sefahetten uzaklaşacaktır. Buna bağlı olarak ortaya çıkan neticeler, gelişimle meydana çıkan her olguda değişimle hayat bulanlar olacaktır.
Mahlûkat içinde en büyük makamda olup bütün eşya ona hizmet etmekle birlikte en âlâ değişim denilince aklımıza ilk gelen insandır.
Aslında her şey biziz ve her birimiz kendi hayatımızın kahramanı, hikâyemizin baş rol oyuncularıyız.
Dürüstlük, cesaret, azim ve kararlılık, istikrar ve tutarlılık vs. aklınıza gelen tüm yaşam değerlerininin, değişimle bi-ilgisi ve güçlü bağları vardır. Kezâ; zekanın tanımına bakacak olursak değişimi yine orada da göreceğiz.
Toplum, sosyal münasebetler ve sosyal teşkilatlar ağı olduğuna göre ne kadar karmaşık olursa olsun bu ağların kurucusu insanlardır. Buna mukabil toplumsal değişim insandan başlar.
İnsan; önce kendinden başlamalı değişime. Önce kendi olumsuzluklarımızı olumlamalı ya da toplum dengesini etkileyecek davranışları nötürlemeliyiz.
İnsan toplum dışında varolamaz paralelinde toplum da insansız olamaz. Ne toplumun ne o toplumun bireyi olan insanın önceliği vardır fakat topluma iradî müdahalede bulunacak yegâne varlık yine insandır.
Çünkü insan tek başına bir dünyadır, bu nedenle insan değişirse dünya zaten değişecektir.
Ve ayrıca, bir ülkenin gelişip kalkınması ancak o ülke vatandaşlarının değişimlere açık olması ile mümkündür. Üretmek ve helâl dairede gerek maddî gerekse manevî cihetiyle müsbet kazançlar sağlamak hem kendi gelişimimiz hem de bizden sonra gelecek nesillerin gelişimi adına önemlidir. Hangi meslek veya işi yaparsak yapalım, hangi statü veya konumda olursak olalım değişimlere müsaade ederek yapmalı ve her çağın kendine münhasır yeniliklerine ayak uydurarak “Her değişim daima başka değişimlere yol açar.” düsturunca bizde bir tuğla koymalıyız gelişim duvarını yükseltmek için.
Çok büyük bir hedef değil aslında bu. Hayatı kaçırmayı nasıl ki yerinde saymak ile özdeşleştirebilirsek hayatı yakalamayı da değişime her daim açık olmak ile mümkün kilabiliriz...
Toplumsal değişimin benzer şartlara sahip olan toplumlarda farklı tezahür etmesi, iradî tercihlerin farklılığındandır. Bunu söylerken fizikî ve sosyal çevre şartlarının insan iradesini sınırladığını, etkilediğini de gözardı etmemek gerek. Fakat bu şartlar insanın iradesini elinden almaz.
Ve insan; önce kendisini yavaşlatan toksit maddelerden kurtulmalı ki daha hızlı ilerleyebilsin.
Eğer değmiyorsa geride bıraktıklarınız için üzülmeyin. Bir şeyleri değiştirmek için ilk önce değişmek zorundayızdır çünkü ve sessiz kalmayarak başlamalı, kendimizi göstermeli ve bu değişimin evrensel doğa için aynı derecede gerekli olduğunu görmeliyiz.
Birşeyler size fazla geliyorsa ağırlıgını yere bırakın ve devam edin. Bu âlem bir gemi ve bu gemi zaten ilerliyor. Siz sırtınızdaki yük dolu çantanızı bırakın güverteye. O gemi sizi de götürür, yükünüzü de.
En nihayet ötelerden bir hadis dokunur ruhumuza "iki günü eşit olan ziyandadır." ve büzülür ruhumuz bir tesbih böceği gibi.
Ve yeniden seyre koyuluruz bu âlemi. Zerreden kürreye, atomdan karıncaya, ilk yaratılıştan kıyamete varıncaya kadar tüm mahlukâtın değişim evresini.
Hasılı; dünyayı değiştirmek için fikirler üretin ve bunu sevgi, muhabbet, aşk ile hayata geçirin. Olgunlaştırın her değişimi. Çünkü sevgi güçtür, muhabbet şifâdır ve aşk değişimin sihridir.
Kalbî muhabbet ile...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.