- 177 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
Ölum Ve Tefekkür
Tefekkür kelime manası itibariyle; düşünce, düşünme ve düşünüş manasına gelir.
Kur’an’ın bir çok yerinde; "Düşünmez misiniz", "tefekkür etmez misin" ve benzeri sorularla insanları tefekküre sevk eder.
Bizlerde kendimize ve nefsimize sorular sormalı, kalp, akıl ve vicdanımız ile tefekkür etmeliyiz.
"Dünyaya başı boş" olarak gelmediğimizi ve "Her nefis" gibi bizlerde günü geldiğinde ölümü tadacağımızın idrakine varmaliyiz.
Uğruna bedeller ödediğimiz malımızı, dostlarımızı, akrabamızı, ehlimizi bırakacak veamelimizle baş başa kalacağımızı bilmeliyiz.
Bediüzzaman:
"Madem ölüm öldürülmüyor ve kabir kapısı kapanmıyor; elbette bu ecel celladının elinden ve kabir haps-i münferidinden kurtulmak çaresi varsa, insanın en büyük ve herşeyin fevkinde bir endişesi, bir mes’elesidir. Evet çaresi var ve Risale-i Nur Kur’anın sırrıyla o çareyi iki kerre iki dört eder derecesinde kat’î isbat etmiş. Kısacık hülâsası şudur ki:
Ölüm ya i’dam-ı ebedîdir; hem o insanı, hem bütün ahbabını ve akaribini asacak bir darağacıdır. Veyahut başka bir bâki âleme gitmek ve iman vesikasıyla saadet sarayına girmek için bir terhis tezkeresidir.
Ve kabir ise, ya karanlıklı bir haps-i münferid ve dipsiz bir kuyudur veyahut bu zindan-ı dünyadan bâki ve nurani bir ziyafetgâh ve bağistana açılan bir kapıdır.
(Asa-yı Musa - 13)
Bizler ölümden korkmak yerine "i’dam-i ebediden kurtulmanın çarelerini aramalıyız.
Rıza-ı ilahı dusturumuz olmalı ki kabrimiz "zindan-ı dünyadan bâki ve nurani bir ziyafetgah ve bağistana açılan bir kapı" olanıdır.
Ölenleri gördüğümüz de "niçin öldü", "hastalığı ne idi", "nasıl öldü" ve benzeri sorular yerine "ölen ben olsaydım" ve "Allah rızası için hangi amelim var" muhasebesini yapmalıyız.
Manevî hastalıklarımızı Kur’an’ın rehberliğinde tedavi etme yoluna gidilmeli, günahlarımız için de tövbe ve istiğfar etmeliyiz.
Aklın kabul ettiği ölüm gerçeğini kalbin de teslim olması için tefekkür etmeliyiz .
Allah’ın rahmetinin bol olduguna inandığımız gibi Allah’ın gazabını da unutmamalıyız.
Cenneti sevdiğimiz gibi Cehennem azabını da aklımızdan çıkarmalıyız.
Her an "Af olma" umudu ve "Af olmama" korkusu içinde olmalıyız.
Amellerimizde "Rıza-ı ilahı" aslı gayemiz olmalı ve Allah’ın gazabından yine Allah’ın Rahmetine sığınmalıyız.
Selam ve dua ile.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.