- 1165 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
Sevgi, Saygı ve Hoşgörü 2
SAYGI, SEVGİ VE HOŞGÖRÜ-2
10.Kasım.2023 tarihinde Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi “Tarım ve Mühendislik Kulübü” çalışması olarak “değerlerimiz” dersi kapsamında 1. Sınıf öğrencilerine “Saygı, sevgi ve Hoşgörü” konuşma yapmış, konuşma sonrasında öğrencilerin güzel sorularını cevaplamıştık. O soruları tarihe not düşmesi açısından burada daha detaylı cevaplayalım, gelecek nesiller faydalansın istedim.
SORU- Duymadığınız için ne tür sorunlarka karşılaştınız? Karşılaştıysanız bu sorunlarla nasıl başa çıktınız ? ( Batuhan Çelik)
CEVAP- Çocukluğumdan bu yana, sevgi adı altında luabali hareketler yapan ve sözler söyleyenleri sevmem. Bunlar engelli olmayanlara da aynı söz ve hareketleri yapan seviyesiz insanlar. Bunlardan uzak olmaya, muhatap olmamaya çocukluktan bu yana dikkat ederim. Bu tür insanlar sevgi bahanesi ile bu tutumlarını özgüven ve samimiyet zannederek insanlara sataşan hasta insanlar olarak görürüm. Güzel söz ve davranışlar dururken, istemediğimizi bildikleri halde neden bu haraketleri yapar anlamam. İnsan güzel söz ve davranışları ile örnek olmalı.
“Duymadığından dolay yanlış anlıyorsun” diye önyargılı yaklaşandan “ engelli olduğundan mı araba çarptı?” diye soran sözde tahsilli insanlara da rastladım en yakınlarımdandı bazıları hatta.. Habuki engelli yazarın boş sözlere değil ,eserlerinin okunması ve anlaşılmasına ihtiyacı var. Sanki sağlam olana araba çarpmıyorda, sağlamlar en güzel en doğrusunu düşünüyor. Bu nasıl mantık anlayamam.
“İşitme engelli güzel yazamaz, yazdıysa okunmaya değer şeyler yazmamıştır” diye kitaplarımızı okumamakta inat edenlerden, imkanı olduğu halde alıp çevresine hediye etmeyerek bizleri üzenlere kadar her şey bizi olumsuz etkileyen şeyler. Ama artık alıştım ve bunlara gülüp geçiyorum. Çünkü uzun vadede bu tutumları kendilerine zarar. Bunun farkına varamayacak kadar da zavallılar. Çünkü bu tür davranışlarda bulunanlar ileriyi göremeyecek kadar kalbi körelmiş insanlar. Anlık alay etmeler ile zaman geçiren insanlar. Yapıcı olanlar ibret alarak engelliye yardıcı olmaya çalışırlar maddi ve manevi olarak. Bunun mükafatını da her iki alemde de görürler.Bunun yanında kitaplarımızı torunlarına miras bırakanlarda oluyor. Onlarda bizleri ve çocuklarımızı tebrik ediyorlar.
“Konuşmamızda “sevgi, saygı ve hoşgörüden” bahsettik. Onlar bizlere saygı ve sevgi göstermese de ben onlara saygı ve sevgi göstermeyi, onların yanlış tutumları ile muhatap olmamak için uzak kalmayı da öğrendim . Psikologlar da sadece engelli olanlara değil herkese, olumsuz davranış ve sözlerde bulunanlardan uzak kalmayı tavsiye ediyorlar zaten. Bizi destekleyen ve sevenler ile iletişim hem bizi hem de muhatabımızı mutlu eder.
Sizlere de Engelli insanları anlamak için onlarla tanıştığınızda“ size nasıl yardımcı olabilirim? “ diyerek nelerden hoşlandıklarını nelerden hoşlanmadıklarını anlayarak ona göre davranmanız onları mutlu eder. “Faydan olmuyorsa bari zararın olmasın” düsturü ile ulu orta ne engellilere ne de başka canlılara davranma hakkımız yok. Her canlı saygıyı da sevgiyi de hak ediyor. Bunun bilincinde olarak geleceğin büyük Ziraat Mühendisleri olarak dikkat ederseniz sizlere fayda sağlayacaktır bu tutum.
Bu güzel sorunuzdan dolayı size teşekkür ederim Batuhan.
SORU- Kitap okuma alışkanlığı kazanabilmemiz için önerileriniz neler? (Arif Furkan Döner)
CEVAP- Ailede kitap okuyan insan varsa kitap okuma alışkanlığı kazanması daha kolay olur çocuğun. Ben şahsen her gün gazete okunan bir evde okuma alışkanlığını kazandım. Yazmaya da öğretmenlerimizin tavsiyesii ile başladık. Lise de “oku” emrinin şuuruna erince bu hızlandı ve zamanla güzel bir alışkanlığa dönüştü.
Zaman zaman bizimle dostluk kuran, arkadaşlık kuranlara da okuma alışkanlığı kazandırdım. Bana gelip “okuma alışkanlığımızı seninle gençlikte kazanmıştım” diyen çok arkadaşım oluyor.
Yani kitap okuyan arkadaşınız olursa zamanla sizde o güzel alışkanlığı kazanıyorsunuz bu erken ya da geç olabilir. Ama zamanla okuma alışkanlığı ediniliyor okuyan insanların yanında. “Üzüm üzüme baka baka kararır” demişler. “saygı ve sevgiye ve hoşgörü” ye dayalı arkadaşlıklarda da kitap okuyan insan varsa zamanla öteki arkadaşlara da bu alışkanlık geçer. İyi ve kötü alışkanlıklar genelde arkadaş çevresinde edinilir ve kötü alışkanlıklar kolay, iyi alışkanlıklar ise zor elde edilir. Bu yüzden kitap okuma alışkanlığı hemen kazanılmaz. Kitap okunan evlere ziyaret , kitap okuyanlarla dostluk, “kitap okuma sevgisi edinme “ konulu konferanslar, tv proğramlarını dikkatle dinlemek insana kitap okuma alışkanlığı kazandırabilir.
Kitap okuma alışkanlığı edinmek hem boş konuşmann önüne geçer, hem öğrenmek amacı ile okunursa öğretir, hem mutlu eder. Tabii öğretmek amacınızda varsa ve öğrenen olursa öğretirsinizde. Bugün Buraya gelme amacımızda güzel davete icabet etmek, sizlere bilgimizi paylaşarak öğretmek de okuma sevgisinin sonucu değil mi? Kütüphanesi olan bir evde yaşamak, okulların kütüphanelerinden faydalanmak ve o kütüphane sorumluları ile arkadaş olmak da insanı geliştirir.
Bizlerde yanımzıa gelen, iletişim içinde öğrenmek amacı olan gençlere okuma alışkanlığı edindirmek içbn gayret sarf ediyoruz.
Bu güzel sorunuza tekrar teşekkür ederim Arif Furkan Kardeşim.
SORU- İnsanı insan yapan değerler, görüş ve bakış açıları hayata karşı Nasıl olmalıdır?( Cumali Can Tasa)
CEVAP- Bakış açımızı insanların faydasına, “insanların hayırlısı insanlara faydalı olandır” düsturu ile bakarsak o zaman hayatın lezzetini alırız. İnsanlar tavır ve sözlerimizden rahatsız oluyorsa uzak kalmalı ya da uyarmalıyız... Bizim de başkalarına fark etmeden zarar verdiğimizi anlarsak bu tutumu düzeltmek için gayret etmeliyiz. İnsanların neyi sevdiğini sevmediğini öğrenmek bize olumlu bakış açısı edinmemizi sağlar.
Bizimle konuşmak isteyenleri dinlemek, anlamak ve faydalı sohbet ise o insanlardan devamlı faydalanmaya bakmak, onlar hakkında bize zararalı tutumu olmadıkça olumsuz düşünmemek iletişimi devamlı ve faydalı olmak amacı ile yapmak bizi hem olumlu bakış açısına yöneltir hem de “insanlara faydalı olmak” sevincin yaşatır. İnsanlara faydalı olmak illa maddi olarak olmaz. İnsanlarla sohbet etmek, anlamaya çalışmak da bir nevi yardım etmektir. Ama gençler genelde yaşı ve tecrübeli insanlar ile sohbet etmeyi sevmez. Bu da gelişmelerine fayda sağlamaz. O yüzden iletişime bilgi ve tecrübeye önem vermeliyiz ki gelişme olsun. Bakış açımızı bu yönde de geliştirebiliriz.
Konferans konumuzdaki gibi “saygı , sevhi ve hoşgörü” duygularımızı zenginleştirerek en çok ihtiyacı olanlardan başlayarak çoğaltırsak bu duygularımızı bakış açımızda değişir ve gelişir aynı zamanda hayattan daha çok sevk almamıza ve mutlu olmamıza sebep olur. Yapılan araştırmalar gönüllü işlerde çalışanların daha mutlu olduğu ve hayat sürelerinn daha uzun olduğunu gösteriyor.Çevreme bakınca bunu görebiliyorum.
Her gün günlük gazete okuyanların hitabetinin daha etkili olduğu, genel kültürünün geniş olduğunu daha rahat görebiliyoruz. Gazete okumak adeta Üniversite birirmeye eşdeğer katkı sağlar insana.
Bu güzel sorunuza teşekkür ederim Cumali Can Tasa Kardeşim
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.