- 118 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
Dua Ve Temasıyla Meydana Gelen Mucizeler 3
15- Mü’minlerin annesi, Ümmü Seleme’nin kızı Zeyneb’e, küçükken Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm yüzüne abdest suyu serpmiş ve onu onurlandırmış. O suyun temasından sonra, Zeyneb’in hüsün ve cemâli çok değişmiş, güzeller güzeli olmuş.
Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmın dikkat edilirse sözü, eli, parmakları, duası kısacası her hareketi ve fiili peygamberliğini tasdik eden bir mucizedir ve harikalıklarla doludur.
Allah’ın Resulü Aleyhissalâtü Vesselâmın duası ile gerçekleşen mucizelerden bazılarını nakletmeye çalıştık. Bu öyle bir taleptir ki, Cenab-ı Hak onun duasıyla olmazları oldurmuştur. Madem peygamberler bizlere mucizeleriyle örnektir. Acaba bizler de halis dualar edersek Cenab-ı Hak kabul buyurur mu? Nedir duadaki bu büyük sır? Konumuzun başında da ifade ettiğimiz gibi Allahu Teâlâ Hazretleri Kur’an-ı Kerim’de “Eğer duanız olmasa ne ehemmiyetiniz var?” (Furkan Süresi,77.) buyurarak duanın ne büyük bir hazine olduğunu bizlere müjdelemiştir. Ayrıca yine “Bana dua edin, size cevap vereyim” (Mü’min Süresi,60.) buyurarak dua ile isteklerimizi bildirmemizi, bizim hayrımıza onlara cevap vereceğini ifade buyurmuştur.
Yukarıdaki ayetlerin onayı anlamında kâinatın ve içinde yaşayan sakinlerinin yaratılışındaki bir sebebin de dua neticesi olduğu unutulmamalıdır. Bu duayı da yapan Kâinatın Efendisi Aleyhissalâtü Vesselâmdan başkası değildir. Gelecekte yapacağı bu duayı Cenab-ı Hak bütün mevcudatı kuşatan sonsuz ilmiyle daha yapılmadan bilip, onun duasını kabul etmiştir. Bu muazzam hadise gerçek anlamda düşünüldüğünde Peygamber Efendimiz Aleyhissa-lâtü Vesselâmın duasındaki sır ve onun Cenab-ı Hak’kın yanındaki değer ve makamı daha iyi anlaşılmaktadır. Bu açıdan, Peygamber Efendimiz Aleyhissalâtü Vesselâmın duasıyla ulaşmış olduğu bu yüce makamı anlamak için, bütün insanların akıllarını bir yere toplamak mümkün olsaydı, yinede bu makamı anlamak mümkün olmazdı.
İnsanları hayvanlardan ayıran bazı özellikler vardır. Hayvanlar kendilerine lazım olan her şeyi öğrenip de dünyaya gelmektedir. Oysa insanlar yıllarca kendine lazım olanları öğrenmekle vakit geçirir. Bu insanlar için bir eksiklik gibi görünse de gerçekte değildir. Çünkü insan tekemmül ve gelişmeye açık olarak yaratılmıştır. Bu bakımdan istidat ve kabiliyetlerine hayvanlar gibi sınırlama getirilmemiştir. İnsanoğlu gayret ederek ilim ve dua vasıtasıyla kendini yetiştirecektir. Yetişmesi için de ilim şarttır. İlim vasıtasıyla kâinatı ve ondaki sırrı okumanın yolu ise Allah’ı tanımak ve bilmektir. Bunun da yolu Allah’a gerçek manada inanıp, iman etmek ve teslim olmaktır.
Böylece gerçek anlamda Cenab-ı Hak’ka tam teslim olan kul aciz olduğunu, her şeye güç yetiremediğinin bilincinde olup, teslim olur. İman ile böyle bir teslimiyete ulaşan insan da duasıyla her şeyi Yüce Yaratıcısından ister.
Diğer taraftan Allah’a karşı tam anlamıyla kul olmanın göstergesi ise duadır. Duada insanın kendisini güçsüz, aciz hissetmesi, her şeye gücü yetenden bunları istemesi söz konusudur.
İşte duada böylesine gizli, hikmetli sırlar vardır ki, en aciz kaldığı durumlarda veya Allah’ın habibi olan Resulü Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmı maddi manada güçlü gibi görünen inanmayan insanların karşısında onu çaresiz bırakmamış, imdadına yetişmiş ve mucizelerle onu takviye etmiştir. Madem mucizelerde biz insanlara bir işaret var, o halde bizler de Peygamber Efendimiz Aleyhissalâtü Vesselâm gibi halis bir kul olup, hayat akışımızdan hiçbir problem yokken de çaresiz kaldığımız durumlarda da sadece ve sadece Cenab-ı Hak’ka el açıp, yalnız O’ndan istemeliyiz. Ve hiçbir zaman imanın hem nur hem kuvvet olduğunu ve imanın insanı insan ettiğini; belki de sultan ettiğini ve hakiki imanı elde eden kişinin kâinata meydan okuyabileceğini unutmamalıyız.
Şimdi de Peygamber Efendimiz Aleyhissalâtü Vesselâmın çok mecbur kaldığı durumlarda bedduasıyla meydana gelen hadiselerden örnekler verelim.
Ahmet TULGANER
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.