- 835 Okunma
- 2 Yorum
- 3 Beğeni
AZ MÜSAADE BAYLAR BAYANLAR...
‘’Saklı bir sevdadır bulduk sığındık
Bu büyülü bir aşk çünkü yasak
Gizli bir mutluluk ki ne söylesem az
Bin yılda yaşasak hiç yaşamasak
Varımız yoğumuz aşkımız artık
Hayatım ona tutsak
Adı Şehnaz…’’(Alıntı)
Irak olduğum düşlerim vardı bir zamanlar nutku tutulan aşkın kim bilir kaçıncı dalyası…
Hükmeden sevda renklerin bahtı yalnızlığın soluk seması.
Evet, gizimdi sevda ve dizlerimde yatırdım ben aşkı.
Solan dünün sararan göğün ve yalnızlığın muskası.
İbraz ettiğimdi ilham ihtimamla yazdığım dizelerim ve diz dize dizelerimle dilemması gerçeklerin ne de olsa ben erkenci bir kuştum.
Sevdalı semazen.
Şehla gözleri sevginin.
Adını andığım değil adlandıramadığım illet bir hüzün.
Göğün tapusu bendeydi aşkın da huzmesi.
Yalnızlığın sarkacında devindim ve mentollü şiirler diktim dikeli cüsseme kızgın cübbeme vurgun.
Yanık bir yemek gibi yaktığım kalbim ve ukdesi mısralarda saklı bilinmezin bilindik sitemi.
Hazan mahsulü bir şiir değildi hem ne de olsa sıcağında yazın buzlar erittim eriteli buzdağı bilinenden de büyük büyülü sevginin amblemi.
İsyanımdı yiten ve sessizliğimle süründüğüm gezegen.
Ablukaya alınmış şiirlerim neye namzetse artık yazmadığım kadar yakardığım ilham perim çoktan engellemişti içimden geçeni ama…
Ama yılmadım.
Ama yıkılmadım.
Ve işte yıktım putları ve tabuları:
Karameldi gün kanıksanası hüzün.
Kaybolduğum firari gezegen bir ardıç kuşu gibi sektiğim kaldırımlarda adım çıkmıştı ne de olsa:
Kaldırım Serçesi kimliğim ve ufacık yüreğimde sakladığım devasa evren.
Hüzün ve mevsim.
Hazanla yüklü nice nesrim ve şiirim nasıl da zimmetli bana.
Bakaya kalandı gün bekası yarına mazide gömülü şüheda sevgim.
Ah, sevgili.
Yandığım çok mu belli?
Aşüfte bir hüzün değil bu göle maya çaldığım.
Anlık bir sevda değil asla varsın olsun gönlüm yasta.
Ucube imgeler izbelerde seken.
Ucu bucağı olmayan yüreğim meftun bir teselli.
Ne gül’ üm artık ne de yıldız.
Mahlası yorgun kaldırımlarda unutulmuş ve işte dımdızlak kaldım yokluğunda yakardığımdan da çok yandığımda.
Sıcak.
Çok sıcak.
Eriyorum.
Ergen bir aşk gibi ansızın sızıyorum sızımla hemhal bir şiir daha damıtıyorum ıssızlığı noksan ve tayin ediyorum sözcüklerimi.
Hali hazırda hapiste.
Hali hazırda volta attığım boş sayfada.
Ikına sıkına değil irdelenesi aşk ikliminde sekiyorum.
Sarkıyorum da pervazından ömrümün ve dikitler dikiyorum sarkıtlarda teselli buluyorum.
Manen dolu dolu.
Madden ceplerim bozuklukla dolu.
Yanlışa her düştüğümde kendimden çalıyorum.
Kendimden her çaldığımda yeniden âşık oluyorum.
Bir lahza ki sığınağım.
Devasa bir cennet ki kalemin son durağı.
Sondan başa saydığım hüzün ataklarımda soyduğum soyulduğum somut bir varlıktan öte soyutlandığım.
Tekbir getiren duygular.
Teveccüh yüklü ufuk.
Tasfiye edemediğimse ruhumda tutuklu aşkın gizemi.
Bir renk.
Çalakalem yaşamak.
Çala sevmek.
Çakrası kayıp çıtası yüksek bir aşk endamlı haşmetli efsunlu engebeli.
Tünediğim mi türediğim mi?
Tükendiğim aslında tüneğimde saklı bir yaşam aslında bir metrekareye sığan bedenim.
Geçkin kuşlar.
Geçkin yalancı aşklar.
Basmakalıp sevdalar.
Hür değil hüzünlüyüm hüznümle hayat buluyor kalemim ve direndiğim kadar diretiyorum diklemesine sapladığım pergeli bu sefer kalbime batırıyorum.
Umarsızım artık.
Umduğumda değil umurunda olmadığım insanlarsa adeta yüreğime bir kilit vurmuşçasına…
Soytarı bir benlik:
Evlere şenlik.
Ruhumda kat izi sevdanın.
Rengi solmuş bir kere güneşin.
Cebbar bulutlar.
Cefa yüklü dünya.
Cenderede kalem boyumu aşan bir acı bu ve çaresizce yaşadığımı belli etmesem de yazamadığım kadar da çaresizim.
Issızlıkta yeşeren gözlerim.
Yaşaran ırmaklar.
Yaş aldığım kadar yas aldığım.
Yanaşma değil uzaklaştığım bir boyut.
Nail olansa umut.
Naklen yaptığım yayın ruhumun açtığı o devasa parantez:
Kalemse bir ayraç.
Nutku tutulduğu kadar büyük oynuyor hayallerim ve hiç olmadığım kadar tutuklusuyum aşkın aslında ne insan ne tanrı cüssemde yanıp tutuşan kanatlarım.
Göç mevsiminde öcümü alıyorum hayattan ve sustuğum kadar susuyorum aslında sudan sebeplerle soluyorum.
Adağım adandığım ve ruhuma çaputlar b/ağladığım.
Aşkın da fiyaskosu ne de olsa çalıntı ya da kiralık aşklardan gına gelmişken Erosa bir de tekledi mi kalem…
Az müsaade bana:
Kendimi bulup geleceğim yeniden.
Ne bilgiç ne kibirli ne de sıradan.
Kendimi bulduğumda da dinecek kavgam.
Az müsaade, baylar bayanlar…
YORUMLAR
Duşundurucu yazı dizenizi beğeniyle okudum Gülüm hocam kalemin kavi ilhamın bol olsun sevgiler
Gülüm Çamlısoy
Kocaman sevgimle
Değerlerin kutsallığında ve üstüne ant içtiği Kutsal Kitabın da izi değil miydi yüreğinin ve vicdanının eşleştiği?
Yol yakınken ölüme.
Yoldan çıkanlara da aldırış etmeden.
Yüreğine sapladığı pergelle kendi etrafında bir daire çizen elbet sevginin eşkâli iken varlığı semazen duygularında koştuğu kadar Rabbine ve katık ettiği sevginin her zerresine sadık ve yaralı yüreği ile menzilden de çıkmamaya yemin etmişti mademki bir kere…
Bir kereliğine de olsa…
Sadece bir kere.
Niyetini bilse de Rabbi.
Niyazından asla vazgeçmedi ta ki gideceği kabrine ulaşmasına uzun zaman olsa da kıssadan hisse kimine göre kısasa kısas gel gör ki:
Aşka namzet hüzne ve özleme riayet eden evren ve şafakla iç içe varlığına ihanet etmeden önündeki engelleri de görmezden gelen kâh vefası kâh vicdanı kâh sabrıyla mademki katık etmişti bir kere sevgi ve umudu inancına varsın olsun yalnızlığın esaretinde essin rüzgârın sesi de hızı da varsın öfkesine yenik düşsün nice insan…