- 630 Okunma
- 5 Yorum
- 4 Beğeni
Cumhuriyeti Böyle Kurduk 8 / 101. Pare
Mart 1921 İnönü Ovası.
Bozkır ayazı insanın iflahını kesiyor.
Ethem Çavuş’un sırtı üşüyor, avuçları ise kızgın mermi kovanlarına çıplak elle dokunduğundan alev alev yanıyor.
On sekiz saattir aralıksız top atışında. 75 mm’lik topu durmaksızın dolduruyor, her seferinde besmele çekip keşif kolundan bildirilen menzillere kıyamet yağdırıyor.
Sandıktaki sondan üçüncü mermiyi aldığında bir an duraksadı. Merminin üzerine bir çaput sarılı. Çaputu söktü. Eline kalem gibi demir bir çubuk geldi. Mermi kovanının üzerinde de sanki bir yazı vardı.
Yazı falan okuyacak zaman değildi.
Mermiyi topa sürüp ateşledi. Demir çubuğu cebine, boş kovanını ise sandığa değil yere bıraktı.
Birkaç dakika sonra soğumuş olan kovanı kaybolmasın diye yerden alıp koynuna koydu.
Akşam vakti çarpışma durulmuş, mevzileri ileri, düşman hatlarına doğru ilerletme emri gelmişti.
Batarya komutanı, Ethem Çavuşa istirahat verdi. İlk iş olarak boş kovanı çıkarıp üzerindeki yazıyı okudu.
Kovanın üzerinde, “Karahisarlı Seyfi Çavuş. 4.Alay 2.Tabur 8.Batarya 26 Rebiyülahir 1339 İnönü” yazıyor.
Birinci İnönü savaşının en kızgın günlerinde yazılmış. Mermiyle gelen demir çubuk, İmalat-ı Harbiye atölyelerinde çalışanların bir mesaj istediğini gösteriyor.
Savaşta boşalan kovanlar Ankara’daki atölyelere yollanır, orada tekrar doldurulup cepheye dönerdi.
Gece iyice çökünce savaş sakinleşti.
Ethem Çavuş, cebindeki demir çubuğu çıkarıp bir köşeye oturdu. Ucu sivriltilmiş çubuk, bakır ustalarının “kalem” dedikleri, metal üzerine desen oymaya yarayan keskin bir aletti.
Eline yumruk büyüklüğünde bir taş alarak hafif tıklamalarla kendi mesajını kovana kazıdı.
“Aksekili Ethem Çavuş 8.Alay 3. Tabur 1. Batarya 20 Recep 1339 İnönü”
Beş gün sonra Ankara Atölye’de sandığı açan kalfa,
“Kâmil Usta! Müjdemi İsterim! Senin yavru cepheden döndü!”
Hepsi sandığın başına koştu. Kâmil Usta yüksek sesle Ethem Çavuşun notunu okudu. Atölyede bayram havası esti.
Kâmil Usta kovanın ağzının eğilen yerlerini düzeltip özenle kapsülünü yeniledi. İçine barutunu doldurduktan sonra yeni bir çekirdeği kovanın ağzına oturttu.
Mermi hazır olunca, Ethem Çavuşun kovanın içinde geri yolladığı çelik kalemi yeni bir çaputla merminin üzerine sardı. Kundaklanmış mermiyi şefkatle tutarak yeni doldurulan bir sandığa yatırdı. Kundaktaki çocuğunu yatırır gibi.
“Selametle git aslanım. Allah muvaffak etsin. Çok bekletme bizi” dedi.
Kovan, Birinci İnönü savaşında üzerindeki ilk notla Kâmil Ustanın eline geçtiğinde bu fikir doğmuştu.
Karahisarlı Seyfi Çavuşun başlattığı bu geleneği sürdürüyorlardı.
Bir buçuk yıl içinde kovan sekiz kere daha atölyeye uğradı. Üzerindeki mesaj sayısı da sekizdi.
Mesaj yazanların hepsi farklı kişiler.
Türk ordusunun İzmir’e girdiği gün yurtta bayram havası eserken kovan yeniden geldi Ankara’ya.
Kovanın içinde, çelik kalemin yanı sıra bir mektup, bir tane de bakır künye.
Kovanın üzerine kazınmış dokuzuncu not, “Karahisarlı Seyfi Çavuş 4. Alay 2. Tabur 8. Batarya 12 Muharrem 1341 Banaz” yazıyor.
Mektubu açıp okudular.
Kısaca, “Seyfi Çavuş şehit düştü, ailesi de Yunanlılar tarafından katledildiği için sizi ailesi kabul edip künyesini size gönderiyoruz, Yüzbaşı Muhsin Talât 14 Muharrem 1341 Salihli.” yazmıştı.
Mektup bittiğinde herkes ağlıyordu.
Kâmil Usta yutkunarak tezgâhının başına oturdu. Kovanı yeniledi ama bu sefer, minik iki perçinle Seyfi Çavuşun künyesini kovanın dibine çaktı.
Yine her zamanki merasimle mermiyi kundaklayıp sandığa yatırdı.
Oysa o mermi bir daha düşman mevzilerine gönderilmeyecekti.
Savaşın bitmesinin ardından Ankara’da mühimmat sayımı yapılırken Teğmen Hamdi Vâsıf, Kâmil ustanın hazırlayıp kundakladığı mermiyi buldu. Bunun sandıkta kalıp unutulup gitmesine gönlü razı olmadı.
Mermiyi ayrı bir yere koydu.Hamdi Vâsıf Ankara kalesine çıkan dik sokakları koşarak tırmanıyordu.-----
TBMM 23 Nisan 1920’de açılmıştı.
O günden sonra tüm kararlar meclis tarafından alındı.
1 Kasım 1922’de meclisin aldığı bir kararla saltanat kaldırıldı.
O tarihten sonra ülke, meclis hükûmeti tarafından yönetilmekteydi. Bu hükûmet sisteminde her bakan meclis tarafından seçiliyordu.
25 Ekim 1923’te hükümetin istifasıyla bir bunalım ortaya çıktı. Bu olay Mustafa Kemal Paşaya, cumhuriyeti ilân etmek için beklediği fırsatı verdi. 28 Ekim 1923 akşamına kadar hükümetin kurulamaması üzerine, Mustafa Kemal Paşa, Çankaya Köşkü’nde arkadaşlarına "Efendiler, yarın Cumhuriyet ilân edeceğiz" diyerek fikrini açıkladı. O gece 1921 Anayasası’nın bazı maddelerini değiştiren kanun tasarısını hazırladı. "Türkiye Devleti’nin hükümet şekli cumhuriyettir." hükmünün yer aldığı tasarı üzerinde TBMM’de yapılan konuşmalardan sonra cumhuriyetin ilânı kabul edildi. "Yaşasın cumhuriyet!" sesleri arasında alkışlarla cumhuriyet ilân edildi (29 Ekim 1923).
Bundan sonra cumhurbaşkanlığı seçimine geçildi. Yapılan gizli oylamada 158 milletvekilinin tamamının oyunu alan Gazi Mustafa Kemal Paşa, TBMM tarafından yeni Türk devletinin ilk cumhurbaşkanı seçildi.
-----
Kan ter içinde kalmıştı. Yarım saat önce 20:30 sıralarında meclisten, cumhuriyetin ilan edildiği duyurulmuştu.
101 pare top atışıyla cumhuriyet kutlanıyordu.
Seyfi Çavuş’un mermisi bu şöleni kaçırmamalıydı.
Yetmiş, belki de sekseninci atışta topçuların yanına ulaştı.
Yüzbaşı Muhsin Talat’ın yanına giderek selamı çaktı.
Tekmilden sonra durumu arzetti.
Teğmen, üniformasının içinden mermiyi çıkarıp yüzbaşıya uzattı.
“Yüzbirinci pareyi en çok bu mermi hak ediyor komutanım. Müsaadenizle bu şerefi ondan esirgemeyelim!”
Yüzbaşı Muhsin Talat gözlerine inanamadı.
Sevinç gözyaşlarını tutamadı. O kadar heyecanlandı ki neredeyse genç teğmenin ellerini öpecek!
Mermiyi alıp çekirdeğini dikkatlice yerinden çıkardı.
Kovanın tepesine bir bez parçası tepip iyice sıkıştırdı. Subay şapkasını çıkarıp surun üzerine koydu. Mermiyi şapkanın içine yatırdı. Toplar atışlara devam ediyordu. 82, 83, …97, 98, 99…
Atışları sayan çavuş “Yüzüncüyü attık komutanım” deyince, Muhsin Talat, kovanı topun yatağına kendi elleriyle sürerek ateş emrini verdi.
Subayların kılıçlarını çekerek selamladığı o son top sesi bambaşka çıkmış Ankara’nın her duvarından yankıyıp dört yıllık istiklâl savaşının tüm hikâyesini anlatmıştı sanki.
Rütbe ve mevkilerine bakmaksızın oradaki tüm askerler kucaklaşıp ağlaştı.
Yüzbaşı saygıyla kovanı yerden aldı.
Avuçlarının ve dudaklarının yanmasına aldırmadı bile…
-
Türkiye için, Türklük için, Cumhuriyet için emeği geçen herkesten Allah razı olsun. Mekanları cennet olsun.
.
Suat Zobu
----------------
Lütfen her gün bir yazı bir şiirle 100. Yılımızı kutlayalım.
TÜRKİYE CUMHURİYETİMİZİN 100. YILI KUTLU OLSUN. NİCE YÜZYILLARA İNŞALLAH.
----------------------------------------
YORUMLAR
Saygıdeğer üstâdım,
Böyle bir yazı dizisini başlatarak Cumhuriyetimizin 100. Yılı için öncülük etmenizden dolayı sizinle gurur duyuyorum ve ne kadar teşekkür etsek azdır, sağolun, varolun.
Bu vatanı bizlere emanet eden başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları olmak üzere bu uğurda canlarını veren şehitlerimizi, yazınızda kahramanlığını anlattığınız Ethem Çavuş’u ve daha nicelerini rahmet minnet ve şükranla anıyorum, mekânları Firdevs cenneti olsun inşallah.
Duyarlı yüreğine ve kalemine sağlık diliyorum.
Sonsuz selam, sevgi ve saygılarımla.
🇹🇷 CUMHURİYETİMİZİN 💯 'üncü YILI KUTLU OLSUN 🇹🇷
🇹🇷 NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE 🇹🇷
Mermi kovanında da 8 mesaj kazılıydı.
Senin 8 yazında mermi gibiydi.
Yüreklerimize kazındı.
"yüzüncüyü attık komutanım" demiş ya çavuş.
Sendeki o koca yürek CUMHURİYET in 100. yılını 8 baş yapıtla bırakmaz.
Bu kutlu gün için kim bilir daha ne sürprizler vardır sende .
Kalemine yüreğine sağlık KOCA USTA...