- 544 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
EDEP YA HU
EDEP YA HU
Peygamber davasını çöllerle kaplı bir coğrafyada tebliğ etti. Yaşadığı sıkıntıları biliyoruz. Sahabesinin çekmediği çile kalmamıştı. Ama bizler bambaşka bir coğrafyada dünyaya geldik.
Bizler insan çölüne düştük. Menfaatperest, kapitalist, kendi menfaatinden başka hiç birşey düşünmeyen, insanı kolayca harcayan, insan vefasızdır. Ve dünyayı çöle çevirmiştir.
Göz bakar da acaba görür mü canı,
Kulak işitir mi? ruhun sesini,
İnsan fırtınası sardı her yanı,
Sevmedim dünyanın hengamesini.
Kaktüsler büyüdü kalbin yolunda,
Harcadım ömrümü insan çölünde.
Terazi bozulmuş kefesi kanlı,
Sevmedim dünyanın hengamesini.
Adalet sarayı tutuşup yanmış.
Hicap mahkemelik doğruluk zanlı,
Gül bilmeyen akıl küle inanmış
Sevmedim dünyanın hengamesini.
Sanki mülteciyiz yaban elinde
Harcadım ömrümü insan çölünde.
Göz görmüyor, her yeri duman almış
Sevmedim dünyanın hengamesini.(Alıntı)
Tasavvuf demek Allah’a giden yol demektir. Allah’a gidilen yola edepsiz gidilmez, İlimle gidilmiyor, o yola. Önce edep lazım Şeytandan alim yoktu. Ama edebi olmayınca kovuldu. Şeytan oldu. Tasavvuf dediğimizde biliriz ki; Allah’a giden yoldur. Allah’a giden yolda en önemli haslet edeptir.
Çok bilmeler, şunlar bunlar laf kalabalığı bir işe yaramaz. Edep yoksa, o yolda giderken seni götürecek önderlere ihtiyaç vardır. O önderlerin tek dikkat ettikleri unsur ise edeptir. Allah’ın veli kulları bizi melekut aleminin merdivenlerinden huzuru rahmana götürecekler. Miraca çıkarken peygamberimiz hiç konuşmadı, hiç sağa sola bakmadı, bak denince baktı konuş denince konuştu. ’’Gözü ne kaydı, ne haddi aştı’’ ayeti mucibince hareket etti.
Allah’a giden yolda ancak edeple gidilebilir. Tasavvuf denilince başı edep, ortası edep, sonu da edep denmiştir. Edep bunun için lazımdır. Ondan sonraki hasletler, güzellikler edebin üstüne gelince güzeldir. ilim edebin üstüne gelince güzel, takva öyle, haya öyle, hep edeple güzel bunlar. Tasavvuf bunun için bize illa edep der.
Nakşibendi tasavvufunda edep; Yola revan olurken zahir ve batın edebi gözetmesi gerekir. Seyri sülük esnasındaki sohbetler, virdler, hatmeler ve diğer zikirler zahiri edepten sayılmıştır. Nasıl ki Resulü Ekrem miraca çıkarken konuşmamış gözü başka tarafa kaymamışsa ihvanda zahirinde kulağı gözü başka yana kaymadan ve konuşmadan sünneti seniyeyi gözeterek yürümelidir. Yani zahiri edep korunmalıdır. Kalbin gaflet ve kötülüklerden temizlenmesi, nefsin terbiye ve tezkiyesi, ruhun ilahi huzurda sukut etmesi, huzura yükselmesi, batını edebe girer. Edep her şeyin anahtarıdır
‘’Söz veya harekât olarak takdire değer kabul edilen davranış tarzlarını uygulamak’’, ‘’ nefsin eğitimi ve huy güzellikleri’’, anlamındaki edep ‘’dilin ve nefsin edeplendirilmesi ’’Şeklinde anlam kazanır. Kişi dilini edeplendirmeden, yani eğitilmeden önce nefsini edeplendirmesi gerekir. Nefsin edeplendirilmesinin de iffet, hilm, sabır ,vakar, merhamet gibi erdemlerle mümkün olduğu bilinmektedir. Ahlakın temelini sosyal ,vicdani veya dini sebeplerin oluşturduğu, unutulmamalıdır. Her birey bireysel anlamda kendi bireysel ahlakını oluşturmalı ki toplumsal ahlak gerçekleşsin. Kalıcı güzelliğin ve iyiliğin ancak ve öncelikle bireysel edep ve ahlak ile gerçekleşeceği bilinmelidir. Bireysel edep ve ahlak oluşursa toplumda da ahlak ve edepte güzel olur. Bir gün Eskişehir’den Kütahya’ya giderken YABACI BABA türbesine uğradım. Kapısında aynen şöyle yazıyordu. ’’EDEP YAHU’’
=====================================AR===========================
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.