- 342 Okunma
- 4 Yorum
- 3 Beğeni
Dünyayı Okuma
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Dünyayı Okuma
Sorunlarla boğuşan bu günün dünyasında, Müslümanların özellikle biz Türklerin söyleyecek sözümüzün olduğunu, olması gerektiğini hep söyleyedururuz. Doğrudur da. İmparatorluk mirasçısı olan bizlerin bir seçimi değil bu, bir mecburiyeti olsa gerek. Ama maalesef ki aktivitemiz hareketten ve cephede bulunmaktan ziyade daha çok masa başında ve pasiflikle paslanıyoruz olmalı. Bunun gibi serdedilen düşünceler, hep söylenegelen ifadeler olsa da tekrarlamaya, kulaklara pelesenk etmeye, haykırmaya ve sonunda harekete geçmeye vesile olacaktır.
Ülkemizin ve vicdan sahibi her ülkenin kendine göre inisiyatif alacağı veya alabileceği, kıvamı geldiği bir zamanda yapabilecekleri olmalıdır. Başka bir boyutta çok çekingen, özgüvensiz olunması ne kadar kötüyse cahil cesaretini taşımakta o nispeten kötüdür. Son yıllarda ağız dolusu hiç hapşırmayan, hiç kusmayan kimi ülkeler, saman altından neler yürütüyorlar görmüyor değiliz. Dünya da hâkim güç, kendisinden olandan dahi bir şeylerini almadan hiçbir zaman bir şeyler vermemektedir. Müslüman ülkelerindeki her türden olumsuzluklara, kaybedişlere rağmen, dört yüz milyon Müslümanla çevrelenen İsrail’in geleceği hiçte parlak gözükmüyor. Dünyaya hâkim olan gücün, bizden dediği ve desteklediği güçlere (Ukrayna, İsrail, Yunanistan vs.) zarar veriyor ve tabi ki bunların karşısındaki halklara da. Bu ülkeler ki kaybetmiyor gözükseler bile on yıllar boyu hiç kazanamayacakları da muhakkaktır. Ukrayna, İsrail, Yunanistan eğer karşı muhataplarıyla anlaşma, geçinme yoluna gitseler kendileri için daha yaşanılabilir bir dünya olacağını görmüş olacaklardır.
Yaşanılan sıkıntıları ve savaşları anlatma da şiirin gücüne hep inanmışımdır. Filistin Üzerine yazdığım “Alçaktan Uçuş” şiirimi buraya taşımak istiyorum izninizle. “Serçe mütevazılığında, güvercin edasında/ sınır tanımayan kaç kuş geçti üzerimizden/ sokaklarına çocukların haram olduğu günde/ hangi yaraya pansuman hangi sızıya çare bulundu/ sınır tanımayan yeryüzü doktorlarından öte// Dün ebabillerin taş fırlatması şahidimizken/ ne çok medet umar olduk bu günlerimizden/ karıncanın su taşımasından, kelebeklerin ömründen/ saflarımızı sıklaştırmaya başladık neyse/ duvarlarda -defol İsrail- yazılarından sonra// Asırlık uykularımızdan uyanmışken/ sığınaklara yol, sokaklarda acıya direngeç olduk/ çocuk olduk genç olduk büyüdük her birimiz/ ve Selahaddinler serpildi duvar kenarlarında/ güvercinlerin sokaklarımıza konduğu günde// Ağlasınlar duvarlarında, Matza doyurmuyor karınlarını/ umutları diriltip harekete geçtiğimiz ilkbaharda/ güneşin yatık açısı gölgelerini büyüttü çocuklarımızın/ küfürsüz duvar yazılarının yanı başında/ güvercinlerin sokaklarımıza konduğu zamanda// Mekke’nin fetih sabahı güneşiyle uyandık/ burçlarına özgür güvercinler konsun Aksanın/ adına ebabil de, Selahaddin de, sapan de, taş de/ yeter ki Çin Seddi misali uzun olsun firavun korkuları/ siyonist’e alçaktan uçuşlarımızı göster artık Allah’ım”
Her din, her fikriyat ve her menfaat gurubu için güdülen bir dava olmaktadır bu dünya da. Ama her güdülen dava daha çok insancıl normlarda olmalıdır. Eğer yoksa karşısında aşamayacağı bir güç bulmalıdır. İnsanlığın, vicdanın tabiatına uygun durmalıdır. Eninde sonunda açılan yaraların derinliği kadar da insanlığın çığlığı gürleşmeye başlayacaktır. Biz Müslümanlar inisiyatif almaktan daha çok geri duruyoruz ne yazık ki. Ölmek için yaşadığımız bu dünya da insan yüzümüzü daha çok yanımızda tutarak harekete geçmeliyiz. İnsanlığımızla, kimliğimizle erklerimizle, çabalarımızla beraber dualarımızı da yanımızda tutarak…
İlkay Coşkun
22.10.2023
Kültür Ajanda Dergisi
Sayı 121, Aralık 2023
YORUMLAR
Dünya sahnesinde, dertlerin gölgesi altında dans eden bu çağın perdesinde, Müslümanların özellikle biz Türklerin, dünyanın oyununu yeniden yazma vaktinin geldiğini bir kez daha haykırmamız gerektiği bir gerçek. İşte buradayız, tarihin derinliklerinden gelen bir mirasın taşıyıcıları, bir kaderin yazgıları. Gözlerimizdeki ışık, bu dünya için bir umut, kalplerimizdeki atışlar, adaletin ritmi.
Göğsümüzde imparatorluğun yankıları, seçimin ötesinde bir mecburiyetin sesi. İmparatorlukların çocukları olarak, tarihin yükünü sırtlamak, sadece bir görev değil, aynı zamanda bir ahlaki sorumluluktur. İşte bu nedenle, masa başında pasifliğe boyun eğmeyi reddediyoruz. Zihinlerimizi ve yüreklerimizi silah olarak kullanarak, bu sükûnetin sesini yükseltiyoruz. Çünkü sessizlik, zulme ve haksızlığa karşı işlenen bir suçtur.
Karanlık bir dünyanın içindeyiz, ancak bu karanlık içinde kaybolmayacağız. Birlikte yıldızlar gibi parlayacağız, umut dolu bir geleceği inşa etmek için. İnsanlığın hâkim güce meydan okuma ve insanlık değerlerini koruma zamanı geldi. Cesaretsizliğin ve korkunun gölgesinden çıkarak, cahil cesaretimizle yol alacağız.
Bu dünya, her din, her düşünce ve her menfaate hizmet eden bir sahnedir. Ancak bu sahne, insanlık normlarına ve değerlerine hizmet etmelidir. Eğer değilse, karşısında aşılamayacak bir güç bulmalıdır. İnsanlık, vicdan ve insanlık değerleri etrafında birleşmelidir. Açılan yaraların derinliği kadar da insanlığın sesi yükselecektir. Müslümanlar olarak inisiyatif almaktan daha fazla geri duramayız. Bu dünyada yaşamak için, insanlığın yüzünü yanında tutarak, harekete geçmeliyiz. İnsanlığımızla, kimliğimizle, azmimizle, ve dualarımızla birlikte.
Elhamdülillah
İlkay Coşkun
Hocam şiirde çok harika çalışma ise muhteşem kutluyorum umarım sizinde dileğiniz gibi özgür kuşlar ve insanlık kazansın
İlkay Coşkun
Bir yıl / on yıl / yüz yıl
Pirinç / ağaç / insan
Dünyayı okuyup, geleceği görüp, insan yetiştiremeyen milletler;
Fikir üretemeyen, başkalarına bağımlı yaşayan, tehlikeyi sezemeyen, asalak yaşamayı seçen, üretmekten çok tüketmeyi şeçen insanlar...
Yapmak yerine yıkmayı seçen liderler.
Sevgi'yi, merhameti, vicdanı, barışı unutan;
Kini, nefreti, iki yüzlüğü, savaşı körükleyen sahte insan hakları savunucuları ve
"Bana dokunmayan yılan bin yaşasın"
uykusunda olan toplumlar yüzünden,
yaşanıyor tüm vahşetler...
Hangi dünya ülkesi var ki;
"Yurtta sulh cihanda sulh" ilkesine sahip, tehlikeyi okuyan, ileri görüşlü ve savaş esirlerine bile misafir muamalesi yapan bir dünya lideri, fikir babası, erdemli, dahi bir insan yetiştirmiştir.
....
Yazınızı ve şiirinizi okuduğumda, ilk aklıma gelenler ile yorumlamak istedim değeri yazar.
Herkesin, üzerinde düşünmesi gereken
çok güzel tespitleriniz var.
Tek dileğimiz;
Bu yangının, bu vahşetin büyümemesi, suçsuz insanların yerinden yurdundan edilmeyip, çocukların sivillerin yaşam haklarının ellerinden alınmamasıdır.
Allah, mazlumların yar ve yardımcısı olsun.
Güç, zalimden yana oldukça; vahşetin, savaşların sonu gelmeyecektir.
Barış ve tüm insanların huzur içinde yaşadığı, mazlumların korunup, kollanacağı bir dünya özlemiyle
Yürekten tebrik ediyorum sizi
Kalb-i selamlarımla...
İlkay Coşkun
Hakikatler bir çığ gibi yazıyı devleştirip güne taşımış koca yürekli yazar tarafından.Ama üzülerek görüyorum ki zahmet edip küçücük yürekler okumamış henüz.Oysa işe okuyarak başlayanlar başarılı adım atarlar.Üstadı selamlıyorum.Sağlıcakla.Saygıyla.